"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kâinatın merkezine mukaddes yolculuk

Nejat EREN
30 Temmuz 2019, Salı
Değerli gönül dostları, mânevi bir atmosfer ve havanın gölgesine girdik.

“Mübarek Hac mevsimi” başladı ve devam ediyor. Arefe ve Kurban Bayramı günleri ile kâinatta ve İslâm Coğrafyasında büyük bir coşku ile tekbir sesleri başlayacak ve artarak devam  edecek.

Milyonlarca Mü’min hasreti söndürecek seyahatlerin en güzeli ve muhteşemiyle Kâinatın mânevi merkezine akın akın nur haleleriyle kavuşmanın heyecan ve huzurunu yaşıyor. Asaletin, makamın, zenginliğin, rengin, ırkın, fiziki güzelliğin, öfkenin, kinin, şehvetin, gadabın, kuvvetin, şamatanın, cerbezenin, dünyeviliğin değil; tam anlamıyla; mânevî asâletin, sabrın, ihlâsın, samimiyetin, teslimiyetin, tevekkülün, nezaketin, kırmadan, nefsi kırmanın, sakinliğin, uyumluluğun, gerçek abd ve Yaratana kul  olmanın hakkal yakîn olarak yaşandığı mübarek belde ve mekândır Kâbe!

Kâbe, kâinatın asâlet noktası, mü’min kalplerin müşterek attığı eşsiz bir mihrap!

Bütün müştemilâtıyla; dostlara açık bir haremlik, başkalara açık bir selâmlık, Safâ–Merve; hasret ve çaresizliğe açılan saadet ve umut yolu! “Hacer’ül Esved”, Cennetten bir örnek ve onu Dünya mekânında kudsîleştiren dudakların sahibi Kâinatın efendisinin iltifatına mazhar “kara taş!”, Makam–ı İbrâhim, ruh ve kalpleri arş-ı alâya yükselten nurlu bir merdiven! Zemzem kuyusu yanık gönül ve ruhlardaki mânevi harareti söndüren berrak sâkî! Sucu!

İnsanlık ve inanç sahipleri için inşa edilen ilk bina ve mabed! Maddi temeli, yeryüzünde manevî harcı ve muhtevası, gayb âlemlerinde plânlanmış olan mukaddes Mesken Allah evi Kâbe!

Nebiler nebisinin ceddi Hz. İbrahim (as) tarafından gerçekleştirilen mukaddes inşaat! İlk insan ve ilk peygamber Hz. Adem (as) ve eşi, Havva Annemizin unutulmaz hatıra ve çilelerinin belgesi ve nişanı olan Kâbe!

Meleklerin Hazret–i Âdem’e; “Sen, var edilmeden evvel bizler defaatla Kâbe’yi tavaf ettik” dedikleri mânevi âlemlerin kudsi sembolü Kâbe!

Arzın merkezinden “Sidretü’l–Münteha”ya kadar ins, cin ve meleğin her an çevresinde döndüğü “amûd–i nûrâni; (nurdan sütun) yeryüzünde mücessem bir nur halesi olan Kâbe!

Milyarlarca ruh ve bedenin görmeye can attığı; vuslatı, hasreti, maddi kirleri temizleyen Kâbe!

Her yıl ehli imânın, dünyânın dört bir yanından, farklı bineklerle hasretle, koşarak kavuştuğu mübarek mabed, Kâbe!

Onu görme ve tavaf etme uğruna her türlü dünyevî, endişe ve telaşlardan sıyrılarak, meleklere benzeyen; sade, temiz ve beyaz elbiselerle tarifi imkânsız bir imrendiriciliğe ulaşılan menzildir Kâbe!

Ulvî ve manevî bir ruh ve beden hazzıyla doyum noktasını aşan kutlu yolculuğun hedefi olan Kâbe!

Vakarlı, derin sükûneti, heybetli endamı, asırları, tüm zaman ve mekânı kucaklayan o muhteşem duruşuyla, samimiyet ve ihlâsın abidesi Kâbe!

Uzun mesafeleri, dayanılması zor şartları, yakıcı sıcağı, katlanması zor izdiham ve çileleri; seferiyle öteleyen ve bedenlere ve mekânlara huzur getiren kudsi mekân Kâbe!

Sıkıntıların, gerilimlerin, hüzünlerin, streslerin, kâbusların, kırgınlık, küskünlük, kabalık ve nezaketsizliğin toprağa terk edildiği mekân Kâbe!

Enbiyânın (as) ocağı, ziyâretgâhı, gösterdiği hedef, evliyâ ve asfiyânın otağı, Allah dostlarının kavuşma ve buluşma meclislerinin aydınlık ikliminin merkezi Kâbe!

Her türlü güzellik, temizlik, ruh coşkusu, beden enerjisi, kalb huşuu, ruhun uçtuğu mekân Kâbe!

Kalpleri yumuşatan, ruhları ferahlatan, gönülleri kuşatan, seziş, duyuş ve kabiliyetlerin kaynağı Kâbe!

Kucaklayıcı yüzü, nurlu çehresi, serinlikle akseden gölgesi, arşa uzanan kudsî mânası, nur saçan atmosferi, her ruh ve bedene huzur veren, kabiliyetli zihinlere mânaları nakşeden mübârek Beytullah Kâbe!

İbadetlerin, mânası, hazzı, edasını unutulmaz tohumlar olarak kalplere nakş ve zerkeden mabed Kâbe!

Seyreden herkese, ruh ve mâna rabıta ve sezgisiyle mânevî şifa kaynağı Kâbe!

Yer ve göktekilerin dilleriyle, arzın gülü, andelib-i zişanı, bülbülü Kâbe!

Yanmış gönüllerin sığınağı, kâinat varlıklarının zikir halkasının serzâkiri Kâbe!

Rahmet timsali Arafat Dağı, şeytanı tard eden Minası’yla günah kirlerinden sıyrılmanın nişanesi Kâbe!

Uhrevî tekbirlerin arşı çınlattığı, sabrın pamuklaştığı, ruhun “melekût âlemleriyle” irtibatlaştığı insan muhayyilesinin, geniş ufuklara yelken açtığı, ötelerin hülyalı mavilikleri içinde kendinden geçtiği mabed Kâbe!

Gidenlerin bu duygularla sağ salim hanelerine avdet edip dönmelerini, gitmeyen ve sırasını bekleyenlerin en kısa zamanda bu mutluluğa kavuşmaları niyaz ve temennisiyle.

Okunma Sayısı: 1660
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İ Seyda

    30.7.2019 22:47:14

    Ya Rabbi, Kalpleri yumuşatan, ruhları ferahlatan, gönülleri kuşatan, seziş, duyuş ve kabiliyetlerin kaynağı Kâbe hürmetine kalplerimize ve ruhlarimiza ferec ver.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı