"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“En büyük” yangınımız...

Orhan Ali YILMAZ
07 Ağustos 2021, Cumartesi
Malûm, yangınlarımız var, alevleri göklere yükseliyor..

Antalya’nın Manavgat ilçesinde başlayıp adeta bütün ülke sathına yayılan ve binlerce, on binlerce dekar ya da hektar alanı içine alan ve bütün ülkeyi kuşatan gayet büyükçe bir yangından bahsediyoruz..

Yangın söndürme ile ilgili yöntemlerimiz aşağı yukarı belli tabiî ki..

Uluslar arası standartlar da aşağı yukarı sanki belli gibi..

Ama, imkânlarımıza gelince o kadar net, rahat ve de açık konuşamıyoruz..

Yangınlara müdahale edebilecek gerekli donanımda uçaklarımızın olmayışı, yabancı ülkelerden, meselâ Rusya gibi, yüksek fiyatlarla Yangın Müdahale Uçak/ları kiralamak zorunda kalışımız gibi...

Birilerinin, epey bir haklı sayılabilecek şu yöndeki ciddî itirazları, hem de feryatları: 

Bu tür yangınları önleme konusunda gerekli altyapının, hem de herhangi bir “ön hazırlığın” olmayışı, 

Gerekli bir A Planı’nın eksikliği ile birlikte 

İkinci bir B Plânı’ndan hiç söz edilmemesi, 

Kısacası, yangınlara epey bir “hazırlıksız” yakalandığımız konusu...

Diğer “İkinci bir Yangınımız” da olduğu gibi...

Kısaca “Mutfak Yangını” da deniyor buna...

“Eee.. Ama.. Ama mutfakta hiç yangın olmadan da hiç aş pişmez ki!?..” dediğinizi sanki duyar gibiyim...

Ama bu yangın o yangın değil, 

Ya da o yangın bu yangın değil..

Sadece “isim benzerliği” Ya da sizlerin şu “cinas” sanatına bayağı yatkın ya da düşkün olduğunuz,

Hem de, gayet şakacı, “espri-türel” bir şahsiyet olduğunuz iyicene anlaşılıyor...

Üçüncü, Asıl En Büyük Şu Yangınımız...

Bir feryadı duyuyoruz, ta en derinden, en derinlerden, en amîk...

En yüksek bir teessüf, hem de en “rakîk” bir şefkatle...

“Karşımda müthiş bir yangın var..

Alevleri göklere yükseliyor. 

İçinde evlâdım yanıyor.. İmanım tutuşmuş yanıyor..

O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum.. 

Yolda, biri, beni kösteklemek istemiş de, ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var!.. 

O ‘müthiş yangın karşısında’ bu küçük hâdise bir ‘kıymet’ ifade eder mi?.. 

Dar düşünceler.. dar görüşler!..”

Asrın başında, İnsanlık Tarihi’nin kaydettiği en büyük iki yangınını yaşamış, ve birisini bizzat görmüş birisinden geliyor aslında bu rikkatli feryadımız...

Birisinde, yaklaşık 30 milyon, diğerinde ise 55 milyon insanın mahvolduğu o iki en büyük yangınımız...

İnsanlığın kaydettiği dünya çapındaki o en büyük yangınımız..

Ama, o bunlara ehemmiyet vermiyor, başta asıl, en büyük bir yangına dikkatleri çekiyor, herkesin -hocalar başta olmak üzere- camiyi/cemaati bırakıp, “Bugün Alman ne yaptı, Rusya nasıl karşılık verdi, İngiliz’in tavrı ya da tepkisi buna nasıl oldu?...”  şeklindeki hayat/memat meselesi addedilen, şu müthiş sorularına cevap bulabilmek için, pür dikkat “radyo dinlemeye” gittiği o yıllarda...

Kendisine, herkese muhalif olaraktan, neden böyle davrandığı sorulduğunda ise, şöylece, bazılarınca, belki de “biraz uzunca” sayılabilecek bir cevapta bulunuyordu:

“Evet, bu Cihan Harbi’nden daha büyük bir hâdise ve bu zemin yüzündeki hâkimiyet-i âmme dâvâsından daha ehemmiyetli bir dâvâ, herkesin ve bilhassa Müslümanların başına öyle bir hâdise ve öyle bir dâvâ açılmış ki; her adam, eğer Alman ve İngiliz kadar kuvveti ve serveti olsa ve aklı da varsa; o tek dâvâyı kazanmak için bilâ-tereddüt sarf edecek.. 

İşte o dâvâ ise, yüz bin meşâhir-i insaniyenin ve hadsiz nev-i beşerin yıldızları ve mürşidlerinin müttefikan, kâinat sahibinin ve mutasarrıfının binler vaad ve ahidlerine istinaden haber verdikleri ve bir kısmı gözleriyle gördükleri şu ki; herkesin iman mukabilinde bu zemin yüzü kadar bağlar ve kasırlar ile müzeyyen ve bâki ve daimî bir tarla ve mülkü kazanmak veya kaybetmek dâvâsı başına açılmış.. 

Eğer iman vesikasını sağlam elde etmezse kaybedecek... 

Ve bu asırda, maddiyyunluk taunuyla çoklar o dâvâsını kaybediyor... 

Hattâ bir ehl-i keşif ve tahkik, bir yerde kırk vefiyattan, yalnız birkaç tanesi kazandığını sekerâtta müşahede etmiş; ötekiler kaybetmişler... 

Acaba, bu kaybettiği dâvânın yerini, bütün dünya saltanatı o adama verilse doldurabilir mi?...”

Okunma Sayısı: 1724
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı