“Evet, İstanbul siyaseti, İspanyol hastalığı gibi bir hastalıktır; fikri hezeyanlaştırır…” Sünûhât
Hezeyan, psikiyatride kısaca, gerçeklikle bağdaşmayan “inançlar” ve “halüsinasyon” olarak adlandırdığımız, görme, işitme gibi duyu organlarının hepsi ile ilgili olarak ortaya çıkabilen “yanlış algılamalar”dır.
Tarihî olarak, bu İspanyol hastalığından kurtulup hayatta kalanlarda, virüs enfeksiyonu sonrasında oluşan bir “depresyon” hâli görülüyordu.
Konunun uzmanları ise, “hezeyanların” depresyonun “en belirgin” semptomlarından birisi olduğunu ifade etmektedirler.
***
“Fikrî Hezeyan”ı ise kısaca, insan zihnine âit aklî melekelerde ve “mantıksal tutarlılıkta” bir bozulum, bir dağılma hâlini ifade eden, “fikre âit bir saçmalama” diye tarif edebiliriz.
Buna tarihteki en eski “uç” örneklerinden birisi olarak, Roma İmparatoru Caligula’nın kendisini “tanrı” ilan edip, kendisine ibadet edilmesini istemesi gösterilebilir. Atını kendisine “senatör” olarak tayin ettiği de iddialar arasındadır..
Ya da günümüzde, meselâ mesbûk ABD Başkanı Trump’un, deri altına “dezenfektan” enjekte etmenin Covid 19’u “öldürebileceğini” iddia etmesi gibi..
Biraz daha bize yakın örneklere, biraz daha yakından eğer bakacak olursak..
Meselâ, yakın bir zaman önce, “atanmış” önemli bir bakanımızın, belki de çok önemli bir açıklama olarak, havuz medyası tabir edilen bir televizyon kanalında, matematikteki bildiğimiz bütün şu hesaplama yöntemlerini altüst edecek bir devrim niteliğinde, tamamen en yeni, hem de “dâhiyane” bir buluş sayılabilecek, epeyce garip şöyle bir hesaplama yöntemiyle, Avrupa’daki akaryakıt fiyatlarıyla bizdekileri kıyaslayıp, en ucuz yakıtı, aslında bizim tükettiğimizi, ton olarak gâyet vurgulu, hem de kendinden emin bir eda ile, kendisini dinleyen şu sâkit milyonlara, adeta “müjde verircesine” ilan etmesi elbette yine buna örnek gösterilebilir..
En çok örnek gösterilen Avrupa ülkesi ise şu bizim bildiğimiz Almanya. Almanya’da benzinin litre fiyatı 7 Mart 2022 itibariyle en yüksek düzeyi olan 2.01 Euro. Bakanımızın “devrim” niteliğindeki hesap yöntemi ise şöyle cereyan ediyor: Hemen bu rakamı 16 küsur TL’den Türk Lirası’na çeviriyorsunuz ve bugün itibariyle yaklaşık 33 TL’ye tekabül ediyor. Hemen akabinde ise yapmanız gereken, bizim kullandığımız 20 küsur TL olan benzin litre fiyatımızı Euro’ya çevirip, 1,25 Euro gibi bir rakam elde ediyorsunuz.. İşte, alın size bütün Avrupa’da Arnavutluk’un bile gerisinde “en ucuz” benzin, en ucuz akaryakıt tüketimi..
Ben, “Hesap Uzmanı” değilim. Matematiğim de –zannediyorum- Sayın Bakanımız kadar iyi değildir.. Amma ilgili bakanımızın, edebiyatımızdaki şu “tecâhül-i ârif” sanatına yakınlığı, yoksa “yatkınlığı”mı sebebiyle, hesaptan “özellikle kaçırdığı” şöyle bir “önemli” nokta var ki: Almanya’da günümüz Asgarî Ücret 1621 Euro’dur. Şöylece bir fark ve ayrıntı ile ki, bu ülkede asgari ücretle çalışanların nüfusa oranı sadece % 6 civarındadır. Bizim Asgarî Ücretimiz ise elân 4253 TL’dir; ve sadece 265 Euro’ya denk gelmektedir.. Üstelik, bizim nüfusumuzun % 42’sini oluşturan şu sessiz milyonlarımız, maalesef ki bu düşük “Asgarî Ücret”le geçinmektedir..
“Satın Alma Gücü”ne şöylece bir bakacak olursak, meselâ Almanya’nın Asgarî Ücreti olan 1621 Euro ile Almanya’da asgarî ücretle geçinen, çalışan bir işçi, tam “810 Litre” benzin alabiliyorken, ekonomisinin “uçuşa” geçtiği, yetkili sorumlularca iddia olunan, benim bu güzel memleketimde, bizdeki Asgarî Ücret’in karşılığı olan 4253 TL ile bizdeki bir asgarî ücretli sadece ve sadece “210 Litre” benzin satın alabilir…
Temel Gıda Ürünleri ve diğer Zarurî İhtiyaçları da artık varın siz hesaplayın…
“Hezeyan” neydi, özellikle “Fikrî Hezeyan”; gerçekten ben unuttum…