* En büyük peygamber olan Hz. Muhammed’in [(asm)] en büyük mu’cizelerinden biri olan Asr-ı Saadet de bütün peygamberlerin bütün mu’cizeleri gibi bir idealdir ve bir hedeftir; geçilemez, ama yaklaşılabilir! (Ahmet Battal)
* Said Nursî, Batı medeniyetini tanımlarken ilginç ifadeler de kullanmaktadır. Meselâ “medeniyet-i hazıra.” Bu kavramı kullanmakla Batı medeniyetinin kalıcı olamayacağına vurgu yapmaktadır. (Ahmet Küçük)
* Bütün hadiseler İslâm’ın yeryüzündeki tarihini oluşturmaktadır. Çünkü din İslâm’dır. Gerisi ikincildir, yani mânâ-i harfîdir. Mânâ-i ismi İslâm’dır... (Caner Kutlu)
* (...)Said Nursî “teşebbüs-i şahsî”nin Kur’ân’dan ilhamen çıktığını ifade etmektedir. (...) “Devletçilik”in ilke olarak benimsendiği bir zamanda Nursî’nin böylesi vizyoner bir çıkışta bulunması mânidardır. (H. İbrahim Şengün)
* Bediüzzaman’ın tefekkürü ve sözlüğü tamamiyle Kur’ân’dan ve onun zenginliğindendir. Zâten ömrünün yarıya yakın bölümünde yanında Kur’ân’dan başka bir kitap bulundurmamıştır... (Hüseyin Kurt)
* Hz. Muhammed’in (asm) bir sıfatı “ümmî”dir; ancak bu, “onun Rabbinden başka muallimi olmadığı” anlamındadır. O, insandan değil, doğrudan Allah’tan dersini almıştır... (Mahmut Kaplan)
* [Cenab-ı Hak] “öfke, şehvet ve aklî” melekeleri ve bunlara uygun harika organları “donanım” olarak, “ta’lim-i esma” hakikatini de “yazılım” olarak insana ihsan ve ikram ederek onu “yeryüzünün halifesi” olarak konumlandırmıştır. (Mehmet Pekel)
* DAEŞ’in [IŞİD] “ifsat komiteleri”nin projesi olduğu, birileri tarafından kullanıldığı (...), kısa zamanda Irak ve Suriye’de geniş topraklara, “petrol geliri, silâh” vb. imkânlara sâhip olduktan hemen sonra çok küçültülmesinden anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, DAEŞ’in (IŞİD) hormonlu bir hücre gibi birden büyü(tül)düğü ve hemen ardından da küçül(tül)düğü görülmüştür... (Muhammet Örtlek)
* Müslümanlar ne yapacaklarını Kur’ân-ı Kerîm’den, nasıl yapacaklarını da Resûl-i Ekrem’den (asm) öğrenmişler ve ona yaraşır bir hayat sürmek için canla başla gayret etmişlerdir. (Sebahattin Aslan)
* Peygamberlerin getirdiği “ahlâk, adalet, diğergâmlık” vb. çok sayıda değer ölçüleri, fert ve toplum olarak sadece “akıl ve fennî keşif” ile elde edilemeyecek yüce değerlerdir. (Veysel Kasar)
***
Not: Yukarıdaki tesbitler, “Köprü” dergisinin “Yeniden Asr-ı Saadet’e doğru” konulu Yaz 2021 tarihli sayısından derlenmiştir.