Kimilerine göre “İstanbul, Türkiye’dir.” Arka bahçeleri çok sevenler içinse gerçekten “arka bahçe”dir: “Resmî cemaatler” ve bin yılın icadı şovmen “TV hoca”larıyla...
Arterlerde emniyet şeridinde, üstelik çakarlı son model SUV’larıyla klâsik veya modern şeyhlere; şehir merkezlerinde veya ormanlarda “topuz”larıyla Malkoçoğlu bıyıklı-bodyguard görünümlü mafyalara illâ ki rastlamışsınızdır. Hiç olmazsa TV’de görmüşsünüzdür...
Bu pek havalı kişileri “bir besleyen” var elbette.
Cevabınız “İstanbul”sa tam üstüne bastınız!
“Rant ve şantiye cenneti” bu büyük şehrin “ranti/şantiyeciler”i biliyorsunuz bilhassa son yıllarda acayip palazlandılar. Eskisiyle yenisiyle İstanbul’un kaldırımları, deprem toplanma alanları, sahilleri vs. parsellene parsellene bu büyük şehirde neredeyse boş alan bırakılmadı. Allah muhafaza muhtemel “büyük deprem”de mezarlıklardan başka kaçacak yer kalmamış gibi görünüyor—elbette oraya yetişilirse...
E, tabiî bu “İstanbul pastası”nda milyon TL’ler, milyon USD’ler, milyon Euro’lar gibi büyük rakamlar uçuşuyor. Bakış açısına göre helâl veya haram, ama “tatlı paralar” bunlar.
İşte, İstanbul’un bu özellikleri onu birilerinin “sevda”sı(!) hâline getirmiş bulunuyor. Ne pahasına olursa olsun, ister memleket elden gitsin, ister hazine tamtakır olsun yeter ki İstanbul elden gitmesin.
Bu “iptal-yenileme” tezgâhı elbette bir “gasp”tır, sandıkta alamadığını kumpasla almaktır! Daha doğrusu, “1 Kasım” (2015) filminin yeniden gösterimidir.
TAM ORTASINDAYIZ
Bakalım ikinci rauntta “Millet” ne diyecek? Göz göre göre haksızlığa göz mü yumacak, yoksa emaneti yine ehline mi teslim edecek?.. 23 Haziran’a az kaldı.
Ha, bu arada son zamanlarda bize de bir hâller oldu! “Hissetme uzmanı” kişiler çıktı.
Tabiî ki böyle şeyleri hissetmek normal olabilir. Ama bunu delillendirmek de lâzım her hâlde. Herkes “his uzmanı” değil çünkü!
İşte bizim “delil”imiz: Artık “Millet” uyandı. Bu sefer ve belki bundan böyle de “atını,” yani kazandı(rdı)ğı sandığını çaldırmayacak. Ve inşallah demokrasimizi ejderhalardan kurtaracak...
Ma’lûmunuz, “cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi” referandumunda (16 Nisan 2017) “mühürsüz zarf ve oy pusulaları” skandal karar “geçerli” addedilmiş ve “atı alan Üsküdar’ı geçmişti.” 31 Mart’ta (2019) benzer bir taktik uygulanıyordu ki muhalefet meşhur “at-Üsküdar” taktiğini bozdu.
Ve ihtar: Berekete kasteden kumpasçılar boş durmuyor; aman dikkat!