Bedelli askerlikle ilgili daha önce emsali görülmemiş kampanyalar hamdolsun bizim iktidarımızda gerçekleşti. Defalarca söyledik; düşünmüyoruz dedik, haksızlık olur dedik de size dinletemedik. Parası da bize tatlı geldiği için çıkardık bir kaç kere.
Her seferinde fiyatı biraz daha düşürdük ki sürümden kazanalım, sizin de işinize gelsin. Ne deniyor ekonomide bu modele, “kazan-kazan”, İngilizcesi de “win-win” Ben de ekonomistim, biliyorsunuz. Yeri geldi mi size de ekonomi öğretiyorum. Burada bu kadar harcamalar yapılacak ki, bu bedel ta nerelerdeydi biliyorsunuz. Düşürdük, düşürdük, şu anda geldiği yer 5 bin avro. Bu şimdi o günün kuru üzerinden değerlendirilecek. Ücretler orada TL olarak neye tekabül ediyor, o parayı ödeyecek. Bir şöyle olsun, bir böyle olsun böyle bir durum söz konusu olmayacak.
Bazıları diyor ki her şeyi TL ile ölçüp fiyatlandırırken, döviz üzerinden borçlanmak, kira sözleşmesi yapmak yasaklanırken bu neden avro cinsinden hesaplanıyor? Öncelikle ordumuz bizi dış düşmanlara karşı koruyor, değil mi? Düşmanlarımız TL mi kullanıyor? Avro durmadan değer kazanıyor, sen TL ile hazırlanırsan karşılık veremezsin. Mütekabiliyet prensibi bunu gerektirir. Düşmanın silâhı ile silâhlanmak lâzımdır. İkincisi, enflasyondur, kur artışıdır derken sabit TL ile verilen fiyat bir iki sene sonra kuşa döner. Kanunu her sene her sene yeniden ayarlamayalım, ayarını baştan yapalım, her güne uysun.