Ben iyiyim, okulların açılmasına çok az bir zaman kaldığı için mümkün olan her dakikamı evde geçirmeye çalışıyorum. Yani bir nevi ev ve uyku depoluyorum da denilebilir. Hiçbir şekilde evden çıkmamak için çok iyi direniyorum. Bakkala bile gitmemeye çalışıyorum, anında erkek kardeşimi yollayıveriyorum. Arkadaşlarım dışarı çağırıyor meselâ, hemen diyorum ki “Ya evde mi otursak, mis gibi ev yemeği yeriz bir de film açarız keyif ederiz” ve çıkmıyorum. Böyle hep evde durmanın iyi yanları olduğu gibi kötü yanları da var tabiî ki. Meselâ sürekli evde olduğum için bu evi misafire açık bir hale getirmiş oluyorum. Beni evde görenler “Aaa biz de size gelecektik” diyebilirler. Biz Türkler misafiri çok severiz bilirsiniz, ama misafir gelmemesini misafirden daha çok severiz bu da bir gerçek. Ve Türkler hakkında bir başka gerçek de şu ki, pazarlık yapmayı ve beleşe bir şeyler almayı misafirden de, misafirin gelmemesinden de çok severiz. 

Helikopter alana, araba bedava

Elimizde değil, marketlerde bile “Fişi almasam indirim olur mu” diye çaresizce bir çabaya giriyoruz. Madem buna bu parayı vereceğim bari şansımı deniyim diyip en umutsuz anlarda bile pazarlığa tutuşuyoruz. Meselâ ben de Prag’da bir hediyelik eşya dükkânında sırf Türk radyosu çaldıklarını duyduğum için aldığım anahtarlıklara indirim yaptırmıştım. Şimdi düşününce aşırı mantıksız geldi. Resmen adamlara “Bak nakit ödüyorum, ayrıca bu çalan radyo Türk radyosu, ben de Türk’üm bana bir indirim yaparsınız artık?” demiştim ve onlar da bunu kabul etmişti. Türkiye’de bile herhangi bir şeyi satın alırken pazarlık yapmaktan çok çekinip hemen ücretini ödeyip oradan ayrıldığım düşünülürse, bu yurt dışına çıkınca bir anda kurban pazarlığına tutuşan enişteler gibi satıcılarla çekişiyor olmam çok garip kaçtı sayın okur. Ama galiba bu da bizim bir başka huyumuz. Hatta etrafımıza öyle bir enerji yayıyoruz ki bu konuda, Rusya Devlet Başkanı bile bizimle pazarlığa tutuşuyor. 8 Milyona bir helikopter ve yanında arabası da bedava. 

Kargo ücreti 5 lira zaten

Valla ben olsam hayatta kaçırmazdım. Sonuçta araba bedavaya geliyor. Ben geçen gün internetten alış veriş yaptım. 25 liralık daha alış veriş yaparsam kargo bedavaya geleceğinden alacağım şeyin yanına başka şeyler de ekleyecektim ki ablam beni durdurdu. “Saçmalama kargo ücreti 5 lira zaten” dedi. Yahu burda önemli olan 5 liraymış 25 liraya değil ki. Önemli olan kargonun “bedavaya” gelmesi. Yani ben şahsen böyle beleşçilik fırsatlarının hiç kaçırılmaması taraftarıyım. Uh be, bu hafta da etliye sütlüye dokunmadan, efendim iyileştirme adı altında yapılarak vatandaşın belini büken zamlarmış, medyaya zincir vuran sansürmüş, basın hürriyetiymiş, artan şiddet olayları ve buna sebebiyet veren faktörlermiş, orman yangınlarıymış gibi meselelere hiç girmeden yazımızı yazdık, işin içinden çıkıyoruz çok şükür. Zor bir şeyi başarıyorum, bunu kabul edersiniz. Ve bence bir dondurmayı da hak ettim. Hani nerede Putin, bana bir dondurma ısmarlasın artık...