Eskişehir-Sivrihisar’dan yol alındığı zaman Emirdağ ilçesine hemen ulaşılabiliyor. Emirdağ ilçesi “Emirdağ Lâhikası”na ismini vermiş, Üstad’ın “Üçüncü Said” diye tabir ettiği hayat safhasının yaşandığı bir beldedir.

Bu ilçeden yol alırken “Çalışkanlar hanedanı” diye tabir edilen bahtiyar ailenin vefat eden fertlerini rahmet ve minnet ile anıp, özellikle Üstad’a sekiz yaşından hayatının son safhasına kadar büyük fedakârlıklar ile hizmet eden Ceylan Çalışkan ağabeyin kabrine fatihalar gönderdik...

Kafilemiz, on beş kişi idi... Bolvadin ilçesine akşam vakitlerine yakın ulaştık.

Bizi Hüseyin kardeşimiz bir mesire yerinde karşıladı. Bu mekandan ayrıldıktan sonra, akşam dersinde Sultandağı ilçesinden dersimize iştirak edenlerle muhabbet tazeledik.

Sabah, ilk hedefimiz Barla’daki Çam Dağı’na ulaşmak oldu. Günün ilk saatlerinde; yolda merhum Hilmi Doğan ağabeyin kaleme aldığı, Erkan Mutlu’nun seslendirdiği “Çam Dağı’ndan esen yeller” şiirini dinleyerek Çam Dağı’na çıktık.

Her ziyaretimizde ayrı bir duygular içinde olduğumuz bu Çam Dağı yine asude halleri yaşamamıza vesile oldu. Çam Dağı’nın yanına yapılan seyir ve tenezzüh mekanının yüksek tepesinde; Üstadımızın İhtiyarlar Risalesi’nin, Çam Dağı’nda telif ettiği bölümlerini okuduk ve o anları yaşadık adeta…

Oradan; Üstadımızın ve bütün Nur talebelerinin ruhlarına Yasinler ve dualar okuyarak Çam Dağı’ndan ayrılarak Barla’nın merkezine hareket ettik.

Yeni Asya tesislerinde bizi, yazarımız ve tesislerin idarecisi Ahmet Demirdöğmez karşıladı..

Biraz dinlendikten sonra, önce Barla kabristanında ebede uğurlanan Nur talebelerinin ve Bulgaristan yolunda trafik kazasın da vefat edip bu kabristana misafir edilen Bayram Yüksel ve Ali Uçar ağabeylerin kabirlerini ziyaret ettik. Barla’da uzun yıllar imamlık ve Kur’ân muallimliği yapan, risalelerin ilk telifi zamanında birinci elden Nurları yazan Şamlı Hafız Tevfik ağabeyin vazife yaptığı camiyi ziyaret ettik.

Buradan; Üstad’ı sekiz sene misafir eden, önünde muhteşem çınar ağacının bulunduğu, halen Nur dershanesi vazifesini gören evi ziyaret edip, yanındaki camide namazlarımızı kıldık. Cennet Bahçesi’nde 28. Söz’de geçen cennet bahsinin yazıldığını anarak, Sıddık Süleyman ağabeyi rahmetle andık.

Akşam tesislerimize geldiğimizde Pazar günü Ege bölge toplantısına katılmak üzere gelen ağabeylerimizle ve kardeşlerimizle beraber olup hasret giderdik.

Isparta’da ders günü olması nedeniyle; davete uyarak Cumartesi dersine iştirak edip, uzun zamandır göremediğimiz Ispartalı ağabeylerimizle ve kardeşlerimiz ile buluşup sonrasında Barla’ya döndük. 

Hanım ziyaretçilerinin bazıları bu Nur menzillerini ilk defa ziyaret etiklerinden çok istifade etiklerini dile getiriyorlardı. Pazar sabahı, ilk ziyaret yerimiz İslamköy oldu. Burası Denizli hapsinde Üstad’ın bedeline vefat eden Hafız Ali ağabeyin köyü, hem de uzun yıllar başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yapan Süleyman Demirel’in köyü…

Ardından, Süleyman Demirel Demokrasi ve Kalkınma Müzesi’ni, camiyle beraber Demirel ailesinin ecdat yadigarı evlerini de gezdik.

Müzenin karşısında bir bacımıza: “Hafız Ali ağabeyin evini bize bir tarif etseniz?” dediğimizde kardeşimiz: “Sizler Nur şakirtlerisiniz; ben size orayı göstereyim, biz orada dersler yapıyoruz.” diyerek büyük bir heyecan içinde bizi oraya götürdü; buranın bir kısmı hanımlar dershanesi olarak hizmet veriyor.

Sonrasında Isparta merkezdeki, Üstad’ın eşyalarının bir odada sergilendiği evi ziyaret ettik.

Dönüşümüz Konya yolu ile olacaktı. Konya’ya gelip de Mevlânâ Hazretlerini (ks) ziyaret etmemek olmazdı... Konya’da da çeşitli yerleri ziyaret edip, ahbaplarla görüştük. Sabah ise, Kırıkkale yoluna çıkarak öğle üzeri Çorum’a ulaştık..

Yolculuk esnasında, dört günlük seyahatimizle alâkalı yolcularımızın intibalarını dinledik. Hepsinin çok duygulandığını, bu yolculukları tekrarlamak istediklerini müşahede ettik.