Bulaşık ellerin ulaşmadığı her şey ve her yer temiz ve düzenlidir.
Dünyanın çevresinin düzensizliği, iklim şartlarının olumsuzluğu, canlı ve cansız varlıklara verilen zararlar, bereketin ortadan kalkması, rızıklardaki noksanlık, zalimlerin satranç oyunları…
Bunlar insanlığın bulaşık ellerinin dokunduğu şeylerdir. Eğer bir gün, gayretullaha dokunup, kâinatın harabına vesile olacak olaylar olursa, yine insanın bulaşık ellerinin işlediği hatalar yüzünden olacaktır.
Bunu dile getiren Bediüzzaman: ”1506’ya kadar Risale-i Nur’un galibane mukabelede bulunacağını, ondan sonra 30-40 yıl perde altında mukabelede bulunacağını, ondan sonra kıyametin kâfirlerin başına kopacağını” ifade etmektedir.
Ama, bunun şartının ”Beşer bütün bütün yoldan çıkmazsa, maddî ve manevî bir felâket başlarına gelmezse” şartını koymaktadır. “Küresel ısınma” dünyanın başına belâ olmaya başladı. Bir derecelik ısınma bile, dünyalıları telâşlandırıyor. Bu yüzden dengeler bozulmaya başlıyor. Dünya milletleri, bundan birkaç yıl önce önemli bir toplantı yapıp buna çareler getirmeye başladılar.
Toksit gazların asgariye indirilmesi, tabiî enerjiye yönlendirilmesi, fabrikaların, dünyaya verdiği zararlar gibi menfi zararlar ele alınıp, tedbirler alınması gerekiyor. Bunlar, hep bulaşık ellerin meydana getirdiği zararlardır.
Dengenin bu şekil de bozulması, bir çok olumsuz olaylara sebep olmaktadır. Son günlerde, dünya yüzeyinde yaşanan sel, tsunami, kasırga ve buna benzer olaylar, hep bulaşık ellerin eseridir. Yoksa, Kâinatta mükemmel bir denge vardır.
Bir zamanlar, bir yerleşim yerinde sinekleri tamamen imha eden Amerika, sonradan o bölgeye tekrar sinek ithal etmek mecburiyetinde kalmıştır. Dengenin bozulması insan hayatına olumsuz neticeler getirmektedir.
Bir canlının haksız yere mahvedilmesi, ormanların yerine yerleşim mekânları yapılması, toprağın betonlarla işgal edilmesi, derelerin yerleşim yerleri haline getirilmesi, bulaşık ellerin eseridir.
Daha sonra sel felâketi ile bu bulaşık işleri bertaraf etmektedir. Ecdadımız bu maksatla, yerleşim yerlerini, dağ ve ova eteklerine kurmuşlardır. İnsanın eli daha nice bulaşık işlere elini atmıştır. Haksızlığın ve hukukun devlet eli ile zedelenmesini de buna ekleyebiliriz. Çünkü, Hazreti Ömer’in (ra) meşhur ifadesi: “Adalet mülkün temelidir.” hükmünü hayatımızda bir kanun haline getirmemizdir.
İbadetlerimizin aksatılması, haksızlığa göz yumulması, faizin yaşama biçimi haline getirilmesi, miras hakkının ihlâl edilmesi, ”deniz içindeki balıkların dahi rızıklarında noksanlığa sebep olduğunu” hadisi şeriften öğreniyoruz.
Bulaşık eller, ellerini yıkaması, hatta gusül abdesti alması lâzımdır. Yoksa musîbetler sel gibi üzerimize akmaya devam edecektir.