Yeryüzünü insanların meskeni haline getiren Rabbimiz, bütün kıt’aları tenezzüh edilmekle doyulmayacak mekanlar halinde yaratmış...
Özellikle ülkemiz… Her bölgesi ayrı bir güzelliktedir…
Ben, ülkemin Hakkari dışındaki bütün illerini görüp gezdim... Bu tenezzühe; Nur talebelerinin hasbî hallerini de katarsanız, dünyadaki cennetin doyulmaz esintilerini fark edersiniz...
Karadeniz’de celâlî ve cemalî meşreplileri, Doğu’da şivesi ile hasbî Nur fedailerini kucakladığınızda Üstad’ın hizmetini hissedersiniz…
Ege’de efe yapılı nice Nur fedaisini karşılarsınız… Marmara’da; Nur’a hayatını vakfetmiş, Üstad’ın yetiştirdiği ağabeylerin kabirlerini ziyaret ederseniz Eyüp Sultan Kabristanında.
İşte size Anadolu…
“İnşaallah hiçbir kuvvet Anadolu’nun sinesinden onu çıkaramaz.” Duasına mazhar olan Anadolu…
Ülkemin dışında; Suudi Arabistan, Bosna, Suriye gibi ülkeleri gezip gördüm...
Eskiler, “Köre nedir, körene? Görenedir görene” demişler.
“Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.” sözünde bunun akislerini görürüz..
İman ile, Risale-i Nur’un gözlüğü ile bakanlar; bu güzellikleri fark edeceklerdir. Özellikle, İstanbul’u tasvir eden üstadımızın “dünya cenneti” tabirini hatırlayacaklardır.
“Kâinat kapıları zahiren açık görünürken, hakikaten kapalıdır.” sözünü okuduğumuzda bu güzellikleri idrak edemeyen insanların, bu bakar-körlerden farkı yoktur..
Bu bakımdan ülkemiz her cihetten nezihtir.