Salgın endişesiyle geçen günlerden sonra, iklimimize adeta nisan yağmurları ile girdi Ramazan mevsimi.
Bunun ile beraber, hayatımızı alt-üst eden zam fırtınaları moralimizi bozdu. Fakat, bu günler oruçlu Ramazan günleridir.
“Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin/ Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten” diyen Namık Kemal’in azmini hatırlattı bizlere...
Zam yağmuru bir musibettir. Musibetin, “cinayetin neticesi” olduğunu da iyi biliyoruz. Ve, aynı zamanda “mükafatın mukaddimesi” olduğunu da hatırlayarak.
Baskıların “din adına” yapıldığı günümüzde Ramazan ayının –bütün olumsuzluklara rağmen– manevi huzuru sadece ülkemizi değil; bütün İslam alemini sarıp sarmalamış durumdadır. Zekâtların ihmal edildiği, namazların aksatıldığı dünyada ehl-i imanın başına gelecek felaketlerden Allah’a sığınıyoruz.
Ramazan ayı biriken sıkıntıların izalesine vesile olsun inşallah. Risale-i Nurları anlama ve idrak etme bahtiyarlığını önce bize, sonra ehl-i imana ve alem-i insaniyete nasip etsin Mevlam. Nur talebelerine ittihadı ve azami ihlası esirgemesin Rabbimiz. Şükürsüzlüğün ve israfın ne denli birer musibet olduğunu idrak etmeliyiz.
“Ben kendi elemlerime tahammül ettim; fakat ehl-i İslam’ın eleminden gelen teellümat beni ezdi. Alem-i İslam’a indirilen darbelerin en evvel kalbime indiğini hissediyorum” diyen Üstadımın hassasiyetini bizlere de ihsan etmesini Rabbimizden niyaz ediyoruz.
Kendi şahsi işlerimizden daha fazla, hizmetin gereklerini yerine getirmek vazifemiz olmalı.
“Sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir, onları da razı eder” hakikatini hiçbir zaman unutmamak gerekiyor.
Sen safa geldin Ramazan, baş göz üstüne geldin.
Üzerimizdeki bu ülfet ve ünsiyet tozlarını ve bulutlarını kaldır, bu rahmetini esirgeme bizden... Ramazan ayınız mübarek olsun.