Evet, Yirmi bir Şubat sadece yayın hayatına başlayan bir gazetenin neşir gününü hatırlatmıyor. Yeni Asya Gazetesi bu tarihte çıkmaya başlamıştı derken, şunların da iyi hatırlanması ve bilinmesi gerekiyor.
Efkâr-ı âleme iman, Kur’ân hakikatlerinin ve varlığını ve neşriyatını duyuracak bir gazete lâzımdı;
Zulme uğrayan, ağlattırılan yüreklere derman verecek bir neşir organı lâzımdı;
Geniş anlamda şahs-ı manevî kamuoyunu oluşturacak bir duâ silsilesinin duyurulacak sesleri lâzımdı;
Susan ve istemeyi özleyen dillere kadim ve baki kaynaklı duâlar lâzımdı;
Hâlık-ı Kâinata çevrilecek, ellerin, dillerin boş çevrilmeyeceğini gösterecek ayineler, sayfalar lâzımdı;
Ehl-i dalâlet karşısında bunalan imanlı gönüllere inayet ve yardım lâzımdı;
Sefahat ve küfür karşısında darmadağınık olmuş, yerle bir edilmiş fikirlere, düşüncelere büyük ve sarsılmaz bir sığınak lâzımdı;
Ahiret adına, bu dünyanın ahirzaman hayatında dertler giriftar olmuş ruhlara devalar lâzımdı;
Dirayetini, sabrını kaybetmiş mü’minlere sabır taşı olacak haykıran bir ses lâzımdı;
Her ne hallere düçar olurlarsa olsunlar, şükürlerini ulaştıracak, yazacak bir sayfacık bile olsa lâzımdı;
Ne olursa olsun hatalardan, günahlardan af dileyecek ve düşmeden dik duracak bir ortadirek ilânatı lâzımdı;
Kuruluş ve çıkış amacının birinci gayesi olan kalpleri aydınlatma ve nurlandırma lâzımdı;
İnleyen, sızlayan, nâlân edenlerin acılarını İslâmî, imanî ilâçlarla tedavi edecek eczane misal yayınlar lâzımdı;
Allah, peygamber, Kur’ân ve İslâmiyet sevgisini Nurlar’la kalplere dolduracak neşriyat lâzımdı;
Helâli, haramı, dünyalığı, ahiretliği bilen ve öyle de yaşamaya çalışacak fertlerin yetişmesi için Nurlu talim ve terbiye lâzımdı;
Cenab-ı Hakk’ın rızasını bütün yukarıdaki “lâzımdı” cümleleriyle tahsil etmeye, elde etmeye bir alem, bir bayraktar ve bir rehber: HAKİKATIN GÜR SESİ; YENİ ASYA GAZETESİYDİ!..