"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gayret

Rifat OKYAY
18 Mart 2020, Çarşamba
İnsan toplum hayatındaki, içtimaî hayattaki birlikte yaşama, beraberce hayatını sürdürmeye muhtaçtır. Belkide böyle olmaya mahkûmdur. Öyle ki bir kimsenin hususî olarak, özel olarak bir şeyler yapmaya kalkışması toplum hayatında sırıtır ve yine o toplumda yalnızlığa, alâkasızlığa, ilgisizliğe mahkûm edilerek adeta o şahıslar, nötr hale getirilir.

Evet, içinde yaşadığımız terakki ve teâli etmiş fikirlerin ve tecrübelerin dünyası ve toplum hayatı bizlere şu dersi veriyor ki; medenî bir insanım diyen, faziletli ve erdemli olmaya adayım diyen bir insan muhakkak/kat’î bir surette arasında yaşadığı, hayatını devam ettirdiği insanları dinlemeye, görüşmeye, konuşmaya, kendisinin dışındaki fikirleri tartmaya, ölçmeye, biçmeye yani özet olarak mülâhazaya mecburdur. Ve ancak bu şekilde hayatın sosyal ve her türlü içtimaî kısımlarını; üzüntüsüz, kedersiz, elemsiz, acısız ve istikamette, doğru bir şekilde devam ettirebilirler.

Bu içtimaîyatta esas mesele insanları toplum yapacak; bir ve beraber Yaratıcının hükümlerine, emir ve yasaklarına, isteklerine doğru bir şekilde sadakte, buyur  dedirtebilecek bir unsurun  olmasıdır. Bu unsur öyle olmalı ki toplum hayatında hem Yaratıcıya amade olabilmeyi hem de hemcinslerine, birlikte yaşadığı insanlara bir uyum, geçimi kendi aralarında yapabilmeyi sağlayabilsinler. Bu unsur ise ancak ve ancak din unsuru olabilir ve bu din unsurunun en önemli umdesi, esası ise yine ancak ve ancak imandır. Tek, bir Yaratıcının varlığı ve hükümleri altına girebilmektir.

Dinini imanlı bir şekilde toplum hayatında yaşayabilen insan, hem kendisinin, içtimaîyatı/sosyal hayatı, hem de toplum sosyal hayatında en önemli şeyi halletmiş demektir.

İmanlı kişinin himmeti/gayreti ise ancak dinini hakikî manada, tahkikî mertebelerde yaşayabilmesiyle belli olacaktır. Çünkü bir adam dine hizmet ettim, ediyorum, edeceğim diyorsa bunun kıstası, kıyası, ölçüsü ve değerlendirmesi; onun iştigal ettiği, yaptığı, yapmaya çalıştığı işlerle, fiillerle nispet edilir, takdir veya tekdir edilir.

Bir insanın en küçük maksadı dinî bakış açısından dünya olmalıdır. En büyük bakış açısı ise dünya bakış açısı noktasından din olmalıdır, iman olmalıdır, İslâmiyeti hakkıyla ve büyük bir gayretle/himmetle yaşayabilmek olmalıdır.

Demek ki en büyük gayemiz, insan olmaya aday imanlı birer insan olarak; dine hizmette ki gayretimizdir/himmetimizdir. Gayretimiz dünyanın her şeyini geride bırakarak, dini, imanı İslâmiyeti parlatmada, neşir ve ilânatta, yaşamada öyle olmalıdır ki; herkes hayretle takdir edebilmelidir.

Okunma Sayısı: 1005
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı