Hac maddî bir ağırlığı ve zorluğu olan ibadet olarak tarife ve tasvir edilmesine rağmen; eğer niyetler sağlam ve hedefler hacca kilitlenmiş olursa kesinlikle öyle değildir. Nice dünya zenginleri var ki, Hacc-ı Şerifi hayallerinden bile geçmemiştir ve nasip de olmamıştır. Nice insanlar var ki, dünya adına görünüşte fakir ve imkânsız oldukları halde duâ edip, arzu ettikleri an da hacdadırlar… Ve nice hasta, engelli ve fizikîgüce sahip olmayanlar Allah’ın izin, ikram ve inayetiyle Hac yapmaya muvaffak ve muktedir olmuşlardır.

Hac samimiyettir… Halis bir niyet, istek, arzu ve gayretle, çalışmayla Allah’ın rızasını tahsil ederek/kazanarak kudsî bir ibadeti yapabilmektedir. Haccın en önemli mükâfatı, semeresi “günahsız olmayı” değil; Allah’ın rızasını ve isteğini yerine getirebilmeyi, kazanabilmeyi esas maksat yapmak mebrur bir Hac için hakikaten asıl hedef olmalıdır…

Unutulmamalıdır ki vurdum duymaz, inançsız; isyanında ve küfründe inat eden itaatsiz ve kulluk yapmaya/ubudiyeti yerine getirmeye karşı olanlara şeytan pek yanaşmaz ve onlarla uğraşmaz… Şeytanın hedefinde daima Rabbinin rızasını kazanabilmek için bütün ibadetleri yerine getirebilme gayretleri içerisinde olan mü’minler vardır… Ve Hac ibadetini yapma gayreti içerisinde olanlara şeytan bir iki yerden değil, insanın altı yönünden birden hücum ederek onun bu kudsî ibadetini arızalandırmak, noksan ve eksik bırakmak gayreti ve çalışması içinde olur… 

Mü’min ve muvahhid, Müslüman gerektiğinde bu mücadeleden muvaffak/ başarılı olarak çıkabilmek için Hac’la alâkalı, Haccın manası ve yapılışı ve yerine getirilişiyle alâkalı olarak bilgi ve malûmatla donanımlı olmalıdır…

Demek ki plânlı, programlı, halis niyetle ve samimiyetle Hacc-ı Şerifin manalarının izah edildiği, anlatıldığı ve öğretildiği bilgilere ulaşmak ve de etmek bir Hacı ve Hacı adayı için en birinci gaye ve hedef olmalıdır… 

Bütün mü’minlere Hacca gitmeyi ve Haccın manalarını bilerek, yaşayarak bu kudsî ibadeti yerine getirebilmeyi niyaz ediyorum. 

Allah kabul etsin.