"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hürriyete teslim olmak

Rifat OKYAY
05 Mayıs 2019, Pazar
Hür bir zeminde, insanlar hürriyetin nimetlerine kavuştu, huzur ve rahat var derken; bakıyorsun ortalıkta zulüm ve zalimlik kol geziyor.

Hürriyet; emniyet ve asayişi adaletle sağlayarak hürriyete inananlara huzuru, refahı ve mutluluğu getirme yolu yordamı değil mi? Eğer bu getirmemede bir terslik ve aksama insanlar üzerinde görülüyorsa demek ki ya uygulamada, ya da uygulayıcılarda bir terslik, bir eksiklik ve aksaklık var demektir.

Hürriyet ilimle ve ihsanla gelirse hürriyet olur… Allah’a kulluğun şuuruna varamayan adam nefsinin ve şeytanın esiridir, nerede hürriyete sahip çıkacak.

İlim insanı gerçek manada her türlü insanî değere sahip kılar. İlimlerin başında da iman ilmi gelir, marifetullah… İman ilmini bilmeyen, elde etmeyen ve bilip de hayatında tatbik etmeyen adam hayat-ı içtimaiye, toplum hayatında, sosyal hayatta ve bir diğer hayatta sınıfta kalmış, iflâs etmiş ve cahil demektir.

Cahillerin en iyi bildikleri ve yaptıkları iş ise zulüm etmektir, zalimliktir… Ve üstüne üstlük cehaletlerinden dolayı kendilerini de mazur göstermeleridir.

İnsan esir olmalı, teslim olmalı, ama neye diyeceksiniz? İnsanı insan edecek ve belki de kâinata sultan edecek bir hakikatı uzmaya bir hedef-i ulyaya… Eğer teslim olunacak ve emrinde hareket edilecek bir hakikat varsa imandır… İman ilmidir… Ve imanın gerektirdiği ubudiyettir… İmanlı, Kur’ân’lı, ubudiyetli ilimli, irfanlı hürriyettir.

İşte Bediüzzaman’ın imanın bir şubesi dediği hürriyet budur. “İnsanlar, hür oldular, ama yine Abdullah’tırlar” cümlesinin açılımları bunlardır.

İşine geldiğinde hakikat-ı hürriyet, işine gelmediğinde delik ve yamalı hürriyet. Bir de savunuculuk yapmak, hürriyeti inkâr ve üstüne örtü çekmektir…

Eğer hürriyet hakikatı iyi anlaşılıp uygulanmazsa meydanı sahte hürriyetfüruşlar ve ehliyetsiz vekiller ve din adına fetva veren kendini bilmezler istilâ ederler ve cehaletin elindeki esir olmuş hürriyeti hakikatsiz bir şekilde sahip çıkıp, savunarak insanlara dikte ederek yutturmaya çalışırlar.

Evvelâ imanı hürriyet, sonra nefsi hürriyet, sonra ailevî hürriyet, sonra içtimaî-sosyal hürriyet ve en son vatanî ve milletle alâkalı hürriyet sıralama olarak şarttır. Basamak atlayanın basamağın çarkları altında ezilme ve parçalanma ihtimali her zaman mevcuttur.

Allah’ın kulu olarak, başkalarının hürriyetlerinin başladığı yerde, kendinizin hürriyetine  de sahip çıkıp yaşayarak savunabilmeliyiz. Hürriyetin teslimiyetini hiçbir hürriyete mahal bırakmadan yaşayabilmeli ve göstermeliyiz.

Okunma Sayısı: 1216
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı