"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sonu olmayan yollarda yorulmak

Rifat OKYAY
26 Ağustos 2020, Çarşamba 00:02
Usûlüne göre olmayınca eleştiri, tenkit, hakaret kabul ediliyor.

Doğrudur, ama illâ ki tenkidin, eleştirinin ne olduğu ne olmadığı bilinmelidir. Evvelâ üzerinde konuşulan meselenin ve fiillerin olayların hakkıyla değerlendirilmesini yapabilecek kadar malûmat sahibi olmalı, bilgi ve delil sahibi olmalıdır. En sonraya da doz ayarlaması kalıyor. Konuya, muhataba, yer ve zamana göre de bu dikkatli ve ölçülü bir şekilde yapılabilir.

Artık moda olmuş birisi birisini veya herhangi bir nesneyi övdüğü zaman ölçü hiç yok. O zaman ne oluyor demek ki övgünün de ne olduğu hakkıyla bilinmiyor. Gönül almak, yaranmak, gösteriş ve riya için değil de hakikaten bir şahıs hakkında dosdoğru ve hak ettiği şekilde gerekenleri onu takdir ve tebrik babından söyleyebilmek övgü oluyor. Veya herhangi bir konu başka birilerine anlatılacak, aktarılacaksa; konuyu abartmadan, aslı ve esasıyla ve beğeninizi de arkasına koyarak anlatabilmek, aktarabilmek de övgü oluyor her halde. 

Yani her halükârda övgü; şartların gerektirdiği kadar, ama dalkavukluk ve riyaya girecek kadar ölçüyü aşmayarak yapılabilmelidir.

Toplum almış başını gidiyor!.. Kimsenin kendi düşüncesi, fikri, görüşü, teklifi ortalıkta gözükmüyor… Annem bunu demişti, babam şunu demişti, öğretmenim bunu öğretmişti, arkadaşım bunu tavsiye etmişti, filanı şöyle, filanı böyle görmüştüm ve benim aklım ve söyleyeceklerim liderimin, önderimin cebinde!.. Eh! Ne yapalım kolay gelsin demekten başka çare kalmıyor. Yahu gelen biraz da kendinizin söyleyeceği, konuşacağı bir şeyler olsun. Biraz da kendiniz olsun ve kendinizi adam yerine koyun.

Herkesin yapması gereken işler, görevler, vazifeler var. Ama bunları hakkıyla, tam olarak ve yerli yerinde yapmayı denemiyor ve devam ettirmiyor. Birilerine kapıkulu ol!.. Bazılarının sözünden çıkma!.. Bağlılığın, inkiyad ve itaatin tam olsun!.. Gerisini sorma ve korkma!.. Bence Allah’tan korkan ve yapacağı işlerin bütün mesuliyetlerini O’na karşı verebileceğini düşünebilen hür kafalar ve sahipleri bu memlekete çok çok daha fazla lâzım ve elzem!..

Baba evlâdına bakıyor, evlâd babasına… Söz açılıyor, önü-ortası-sonu para para ve konuşma sen çok kazanmışsın, ben çok kazanmışım… Senin ticaretin daha iyi, benim ticaretim daha iyi ile devam edip gidiyor. Başarılı olmak, bir iş yapmak, gerçekten kazanmak ve başarı sadece ve sadece para değildir. Neredeyse beşikteki bebeler bile döviz kurlarını ve borsayı konuşacak hale geliyor.

Adam zannetsinler, diye bir söz vardı. Bu günlerde bu söze çok ihtiyaç var. Herkes mevkiyi, makamı, zenginliği, aldığı yeni yeni ve pahalı eşyalarını göstermeyi, başkalarına üstünlük taslayarak, böbürlenerek konuşmayı, gezmeyi, yemeği velhasıl gösterişi itibar olarak kabul etmiş ve öyle zannediyor. Hiç kimse kendisini zorla adam zannettiremez. 

Herkesin takdir edebileceği adamlık ise ahlâk ister, iman ister, itikad ister ve insanlık, insaniyet ister.

Kimselere efelenmeden, medeni, mütevazı, vatanperver ve dindar bir vatan evlâdı olmak bizleri bekliyor. Neden kendimizi sonu ve sonucu hiç iyi olmayan yollarda koşarak yoruyoruz ki!..

Okunma Sayısı: 1280
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı