"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dünya, nur-u imanla manevî bir Cennet gibi olur

Risale-i Nur'dan
16 Ağustos 2022, Salı
REMİZ

Arkadaş!

Dünyanın üç vechi vardır:

• Birisi, ahirete bakar; çünkü onun mezraasıdır.

• İkincisi, Esma-i Hüsnaya bakar; çünkü onların mektep ve tezgâhlarıdır.

• Üçüncüsü, kasden ve bizzat kendi kendine bakar. Bu vecihle insanların hevesatına, keyiflerine ve bu fânî hayatın tekâlifine medar olur.

Nur-u imanla dünyanın evvelki iki vechine bakmak, manevî bir Cennet gibi olur. Üçüncü vecih ise dünyanın fenâ yüzüdür ki, zâtî ve ehemmiyetli bir kıymeti yoktur.

REMİZ

Arkadaş!

İnsanın vücudu, bedeni, emvâl-i mîriyeden, bir neferin elinde bulunan bir hayvan gibidir. O nefer, o hayvanı beslemeye ve hizmetinde mükellef olduğu gibi, insan da o vücudu beslemeye mükelleftir.

Aziz kardeşlerim, burada bana bu sözü söylettiren, nefsimle olan bir münakaşamdır. 

Şöyle ki: Mehasiniyle mağrur olan nefsime dedim ki:

“Sen bir şeye mâlik değilsin. Nedir bu gururun?”

Dedi ki:

“Madem mâlik değilim, ben de hizmetini görmem.”

Dedim ki:

“Yahu bu sineğe bak! Gayet küçücük, zarif elleriyle kanatlarını, gözlerini siler, süpürür, her işini görür. Sen de lâakal onun kadar, vücuduna hizmet etmelisin” diye ikna ettim.

Takdis ederiz o Zatı ki, bu sineğe nezafeti ilhamen öğretir, bana da üstad yapar; ben de onun ile nefsimi ikna ve ilzam ederim.

REMİZ

İnsanı dalâletlere sürükleyen cihetlerden biri de şudur ki:

İsm-i Zâhir ile ism-i Bâtın’ın hükümleri ayrı ayrı oluyor; bunları birbirine karıştırıp mercilerini kaybetmek mahzurludur.

Kezalik, kudretin levazımı ile hikmetin levazımı bir değildir; birisine ait levazımatı ötekisinden talep etmek hatadır.

Ve keza, daire-i esbabın iktizası ile daire-i itikad ve tevhidin iktizası bir değildir; onu bundan istememeli.

Ve keza, kudretin taallûkatı ayrı, vücudun cilveleri veya sair sıfâtın tecelliyatı ayrıdır; birbirine iltibas edilmemeli. Meselâ, dünyada vücudun tedricîdir, berzahî âyinelerde ânî ve def’îdir. Çünkü icad ile tecellî arasında fark vardır.

Mesnevî-i Nuriye, s. 92-94

LÛ­GAT­ÇE:

daire-i esbab: Sebepler dairesi.

daire-i itikad ve tevhid: İnanç ve tevhid dairesi.

emvâl-i mîriye: Mirî malları, devlete ait olan mallar.

ilzam: Susturma, cevap veremez hâle getirme.

ism-i Bâtın: Cenab-ı Hakk’ın her şeyin iç yüzünü bilen ve her şeyin gerçek yönünü var eden manasındaki ismi.

ism-i Zâhir: Cenab-ı Hakk’ın varlığının eserleriyle ve delilleriyle aşikâr ve görünür olduğunu ifade eden ismi.

lâakal: En azından, hiç olmazsa.

mehasin: Güzellikler, iyilikler.

mezraa: Tarla, ekilecek yer.

nezafet: Temizlik.

Okunma Sayısı: 1482
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cenk Çalık

    16.8.2022 16:50:46

    "Yahu bu sineğe bak! Gayet küçücük, zarif elleriyle kanatlarını, gözlerini siler, süpürür, her işini görür. Sen de lâakal onun kadar, vücuduna hizmet etmelisin” diye ikna ettim. Takdis ederiz o Zatı ki, bu sineğe nezafeti ilhamen öğretir, bana da üstad yapar; ben de onun ile nefsimi ikna ve ilzam ederim." Kur'an atomdan galaksilere kadar ibret almayı emreden ayetlerin ne kadar hikmetli olduğunu bu izahlardan da anlıyoruz. Temizlik ve abdest konularında sineklerden ders alabilir ve enemize uymadan onu üstad kabul edebiliriz vesselam...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı