"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şeytan, yüz derece şeytaniyette ileri gitse...

Risale-i Nur'dan
10 Aralık 2020, Perşembe
Hâşâ, yüz bin defa hâşâ, Kur’ân beşer kelâmı farz edildiği vakit, nasıl bir yıldız böceği bin sene tekellüfsüz hakikî bir yıldız olarak rasat ehline görünsün?

(Dünden devam)

Ve saniyen: Bir beşer kendi başına böyle yapması ve muvaffak olması hiçbir cihetle mümkün değildir, belki yüz derece muhaldir. Çünkü birbirine yakın zatlar birbirini taklid edebilirler, bir cinsten olanlar birbirinin suretine girebilirler, mertebece birbirine yakın olanlar, birbirinin makamlarını taklid edebilirler. Muvakkaten, insanları iğfal ederler; fakat daimî iğfal edemezler. Çünkü ehl-i dikkat nazarında alâküllihâl, etvar ve ahvâli içindeki tasannuatlar ve tekellüfatlar sahtekârlığını gösterecek; hilesi devam etmeyecek. Eğer, sahtekârlıkla taklide çalışan, ötekinden gayet uzaksa, meselâ âdi bir adam, İbni Sina gibi bir dâhîyi ilimde taklid etmek istese ve bir çoban bir padişahın vaziyetini takınsa, elbette hiç kimseyi aldatamayacak; belki kendi maskara olacak. Her bir hâli bağıracak ki, “Bu sahtekârdır!” 

İşte –hâşâ, yüz bin defa hâşâ– Kur’ân beşer kelâmı farz edildiği vakit, nasıl bir yıldız böceği bin sene tekellüfsüz hakikî bir yıldız olarak rasat ehline görünsün? Hem bir sinek, bir sene tamamen tavus suretini tasannusuz, temaşa ehline göstersin? Hem sahtekâr, âmî bir nefer, namdar, âlî bir müşirin tavrını takınsın, makamında otursun, çok zaman öyle kalsın, hilesini ihsas etmesin? Hem müfteri, yalancı, itikadsız bir adam, müddet-i ömründe daima en sâdık, en emin, en mutekid bir zatın keyfiyetini ve vaziyetini en müdakkik nazarlara karşı telâşsız göstersin, dâhîlerin nazarında tasannuu saklansın? Bu ise, yüz derece muhaldir; ona hiçbir zîakıl mümkün diyemez. Öyle de; farz etmek dahi, bedihî bir muhali vaki farz etmek gibi bir hezeyandır.

Aynen öyle de, Kur’ân’ı kelâm-ı beşer farz etmek, lâzım gelir ki: Âlem-i İslâmın semasında bilmüşahede pek parlak ve daima envâr-ı hakaikı neşreden bir yıldız-ı hakikat, belki bir şems-i kemâlât telâkki edilen Kitab-ı Mübin’in mahiyeti, hâşâ, bir yıldız böceği hükmünde tasannucu bir beşerin hurafatlı bir düzmesi olsun ve en yakınında olanlar ve dikkatle ona bakanlar, farkında bulunmasın ve onu daima âlî ve menba-ı hakaik bir yıldız bilsin. Bu ise, yüz derece muhal olmakla beraber, sen ey Şeytan, yüz derece şeytaniyette ileri gitsen, buna imkân verdiremezsin, bozulmamış hiçbir aklı kandıramazsın. Yalnız manen pek uzaktan baktırmakla aldatıyorsun; yıldızı, yıldız böceği gibi küçük gösteriyorsun.

 Sözler, s. 214

(Devamı var)

LÛ­GAT­ÇE:

alâküllihâl: İster istemez.

bedihî: Açık, apaçık, belli.

envâr-ı hakaik: Hakikat nurları.

etvar: Hâl ve hareketler, işler.

hezeyan: Saçmalama.

iğfal: Aldatma.

ihsas: Hissettirme.

kelâm-ı beşer: İnsan sözü.

menba-ı hakaik: Hakikatler kaynağı.

muhal: İmkânsız.

muvakkaten: Geçici olarak.

müdakkik: İnceleyen.

şeytaniyet: Şeytanlık.

tasannuat: Yapmacık hareketler.

tekellüfat: Zoraki davranışlar.

zîakıl: Akıl sahibi.

Okunma Sayısı: 2908
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Sezai MUMCU

    10.12.2020 22:28:18

    Iblis'in ben Allah'tan korkarim diye bir sözü vardir. Bunda samimiyet ciddiyet yok. Korksan EMRE itaat edip Hz. Adem'e secde ederdin. Korksan Cehenneme girmek icin tüm mahlukattan daha canhirasane Cehennem icin gayret etmezdin. Samimi degilsin ve bunda da YALAN söylüyorsun.

  • Cenk çalık

    10.12.2020 11:54:33

    Anahtar cümle "Çünkü birbirine yakın zatlar birbirini taklid edebilirler, bir cinsten olanlar birbirinin suretine girebilirler, mertebece birbirine yakın olanlar, birbirinin makamlarını taklid edebilirler" Bu cümle neden Kur'anın beşer kelamı olamayacağını ve taklit edilemiyeceğini izah ediyor. İbni Sina, yıldız böceği, tavus kuşu misalleri mevzuyu daha anlaşılır kılıyor. Uzaktan bakmakla yakından bakma arasındaki fark bazen küçüğün nasıl da büyük gözükebildiğini gösteriyor vesselâm...

  • Sezgin ÖZER

    10.12.2020 00:07:14

    Bu ispata yorum olmaz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı