"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şükür içinde halis bir tevhid var

Risale-i Nur'dan
26 Mayıs 2019, Pazar 00:18
Şükür içinde sâfî bir iman var, halis bir tevhid bulunur.

Çünkü bir elmayı yiyen ve “Elhamdülillâh” diyen adam, o şükür ile ilân eder ki: “O elma doğrudan doğruya dest-i kudretin yadigârı ve doğrudan doğruya hazine-i rahmetin hediyesidir” demesi ile ve itikad etmesi ile her şeyi, cüz’î olsun küllî olsun, O’nun dest-i kudretine teslim ediyor. Ve her şeyde rahmetin cilvesini bilir. Hakikî bir imanı ve halis bir tevhidi, şükür ile beyan ediyor.

İnsan-ı gafil, küfran-ı nimet ile ne derece hasarete düştüğünü, çok cihetlerden yalnız bir vechini söyleyeceğiz. 

Şöyle ki: Lezzetli bir nimeti insan yese, eğer şükür etse, o yediği nimet, o şükür vasıtasıyla bir nur olur, uhrevî bir meyve-i Cennet olur. Verdiği lezzet ile, Cenab-ı Hakk’ın iltifat-ı rahmetinin eseri olduğunu düşünmekle büyük ve daimî bir lezzet ve zevk veriyor. Bu gibi manevî lübleri ve hulâsaları ve manevî maddeleri ulvî makamlara gönderip, maddî ve tüflî (posa) ve kışrî, yani vazifesini bitiren ve lüzumsuz kalan maddeleri füzûlât olup aslına, yani anâsıra inkılâb etmeye gidiyor. Eğer şükür etmezse, o muvakkat lezzet, zeval ile, bir elem ve teessüf bırakır ve kendisi dahi kazurat olur. Elmas mahiyetindeki nimet, kömüre kalbolur. Şükür ile, zâil rızıklar, daimî lezzetler, bâkî meyveler verir. Şükürsüz nimet, en güzel bir suretten çirkin bir surete döner. Çünkü o gafile göre rızkın akıbeti, muvakkat bir lezzetten sonra füzûlâttır.

Evet, rızkın aşka lâyık bir sureti var. O da şükür ile o suret görünür. Yoksa ehl-i gaflet ve dalâletin rızka aşkları bir hayvanlıktır. 

Daha buna göre kıyas et ki ehl-i dalâlet ve gaflet ne derece hasaret ediyorlar.

Enva-ı zîhayat içinde en ziyade rızkın envaına muhtaç, insandır. Cenab-ı Hak insanı bütün esmasına câmi’ bir âyine ve bütün rahmetinin hazinelerinin müddeharatını tartacak, tanıyacak cihazata malik bir mu’cize-i kudret ve bütün esmasının cilvelerinin vaziyetlerinin inceliklerini mizana çekecek aletleri hâvî bir halife-i arz suretinde halk etmiştir. Onun için hadsiz bir ihtiyaç verip, maddî ve manevî rızkın hadsiz envaına muhtaç etmiştir. İnsanı, bu camiiyete göre en âlâ bir mevki olan ahsen-i takvime çıkarmak vasıtası, şükürdür. Şükür olmazsa, esfel-i safilîne düşer, bir zulm-ü azîmi irtikâb eder.

Elhâsıl, en âlâ ve en yüksek tarik olan tarik-ı ubudiyet ve mahbubiyetin dört esasından en büyük esası şükürdür ki o dört esas şöyle tabir edilmiş:

“Der tarik-ı aczmendî lâzım âmed çâr çîz:

Acz-i mutlak, fakr-ı mutlak, şevk-i mutlak, şükr-ü mutlak ey azîz!”

Allahümme’c’alnâ mine’ş-şâkirîne bi-rahmetike yâ Erhame’r-Râhimîn. [Ey her şeye lâyıkıyla merhamet eden, merhametliliğin en yüce mertebesinde olan Allah’ım! Rahmetinle bizi şükredenlerden eyle.]

Mektubat, Yirmi Sekizinci Mektub, s. 426

LÛ­GAT­ÇE:

acz-i mutlak: Allah’ın sonsuz kudreti karşısında sonsuz acizliğini bilmek.

ahsen-i takvim: En güzel biçimde yaratılış.

anâsır: Unsurlar.

câmi’: Toplayan, kapsamlı.

çâr çîz: Dört şey.

dest-i kudret: Kudret eli, Allah’ın ezelî gücünün eli.

enva: Çeşitler, türler.

enva-ı zîhayat: Canlı türleri.

esfel-i safilîn: Aşağıların en aşağısı.

fakr-ı mutlak: Allah’ın sonsuz zenginliği karşısında sonsuz yoksulluğunu bilmek.

halk etmek: Yaratmak.

hasaret: Zarar.

hâvî: İçine alan, içinde bulunduran.

irtikâb etmek: İşlemek, yapmak.

kalbolmak: Dönüşmek.

kışrî: Kabukla ilgili, öze ve esasa ait olmayan.

küfran-ı nimet: Cenab-ı Hakk’ın ihsan ettiği nimetlere karşı şükürsüzlük.

lâzım âmed: Lâzım gelir.

lüb: Öz.

mu’cize-i kudret: Cenab-ı Hakk’ın kudretinin mu’cizesi.

müddeharat: Depolanmış şeyler.

tarik-ı aczmendî: Cenab-ı Hakk’a karşı acz ve fakrını hissetme ve bunu bildirme yolu.

tarik-ı ubudiyet ve mahbubiyet: Allah’a kulluk ederek O’nun sevgisini kazanma yolu.

tevhid: Allah’ın bir olduğunu söyleyip inanma.

uhrevî: Ahirete ait.

zâil: Sona eren.

zulm-ü azîm: Büyük zulüm.

Okunma Sayısı: 1732
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı