Emirdağ Lâhikası - page 133

Œ
38
œ
Aziz,Sıddık,MübarekKardeşlerim!
sizin mübarek ramazanınızı ve leyle-i kadrinizi ve
bayramınızı bütün ruh u canımızla tebrik ve tes’id ediyo-
ruz. Cenab-ı erhamürrahimîn, emsal-i kesiresiyle sizleri
müşerref eylesin. Âmin.
Bu ramazan-ı şerifte gerçi bir tesmim neticesinde ziya-
de sıkıntı ve ıztırap çektimse de, Cenabı Hakka hadsiz
şükür olsun ki, sabır ve tahammül ihsan eyledi. Ve has-
talığın ehemmiyetli sevabı da ıztırabın verdiği gaflet nok-
talarını izale eyledi. dualarınız berekâtıyla bu defa da o
tesmimden tam kurtuldum. Fakat verdiği zafiyet ve sar-
sıntı, ara sıra sıkıntı verir.
size yazmıştım ki: nasıl Hizb-i nuriye risale-i nur’un
ve
Ayetü’l-Kübra
’nın bir hülâsasıdır; öyle de, on dakika
zarfında
Hizb-iNuriye’
nin bir hülâsası, bu ramazan-ı şe-
rifin feyzinden ve ramazanda telif edilen ve yeni intişar
eden ramazaniye risalesi olan
Ayetü’l-Kübra’
nın otuz üç
mertebe-i vücup ve vücut ve tevhid otuz üç elsine-i külli-
ye ile tezahür ettiği gibi, ruh ve hayal ve kalb o noktadan
öyle bir inbisat ve inkişaf etti ki, herbir mertebenin söy-
lediği
(1)
*G s
’p
G n
¬'
dp
G n
şahadetini dediğim vakit, o küllî lisan
benim oluyor gibi azametli bir tevhid hissettiğimden,
Ayetü’l-Kübra
, güneş gibi iman nurlarını ruhlara telkin
edebilir. Şeksiz şüphesiz kanaat ettim ve gördüm ve
Emirdağ Lâhikası – ı | 133 |
küllî:
bütüne ait olan, umumî, ge-
nel.
lâ ilâhe illallah:
Allah’tan başka
ilah yoktur.
Leyle-i kadir:
Kadir Gecesi, Kur’ân-
ı Kerîm’in dünya semasına nazil
olduğu gece, ramazanın 27. ge-
cesi.
lisan:
dil.
mertebe:
derece, basamak.
mübarek:
feyizli, bereketli, kutlu.
müşerref:
şerefli, yüce.
nur:
aydınlık, parıltı, ışık.
ramazan:
Kamerî ayların doku-
zuncusu ve üç ayların sonuncusu,
oruç ayı.
ramazan-ı şerif:
mübarek, şerefli
ramazan ayı.
risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
adı.
ruh:
dirilik kaynağı, hayatın temeli
ve sebebi olan manevî varlık.
sabır:
dayanma, katlanma, zorluk-
lara dayanma gücü.
sıddık:
çok doğru, dürüst, hakkı
ve hakikati tereddütsüz kabulle-
nen.
şahadet:
şahit olma, şahitlik, ta-
nıklık.
şek:
şüphe, zan, tereddüt.
şükür:
teşekkür.
tahammül:
zora dayanma, sab-
retme, sabır gösterme.
telif:
eser yazma.
telkin:
fikir aşılama, zihinde yer
ettirme.
tesmim:
zehirlenme.
tevhid:
Allah’ın bir olduğuna
inanma, birleme.
tezahür:
görünme, belirme, or-
taya çıkma.
vücut:
var olma, varlık.
zaafiyet:
zayıflık, güçsüzlük, der-
mansızlık.
zarfında:
süresince.
ziyade:
fazlasıyla.
amin:
Yâ Rabbi! Öyle olsun,
kabul eyle!” anlamında dua-
nın sonunda söylenir.
azamet:
büyük, ulu, yüce.
aziz:
izzetli, muhterem, say-
gın.
berekât:
bolluklar, bereketler.
Cenab-ı Erhamürrâhimîn:
ina-
yet ve rahmet, yardım ve lütuf
sahiplerinin en merhametlisi
olan, şeref ve azamet sahibi
olan yüce Allah (c.c.).
defa:
kere, kez, yol.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ehemmiyetli:
önemli.
emsal-i kesîre:
pek çok ben-
zerler, birçok misiller.
feyz:
bolluk, bereket; ilim, ir-
fan, manevî gıda.
gaflet:
dikkatsizlik, endişesiz-
lik, Allah’tan uzaklaşıp nefsin
arzularına dalmak.
gerçi:
her ne kadar...
hadsiz:
sınırsız, sonsuz.
hülâsa:
kısaca, özet.
ıztırap:
kuvvetli acı, aşırı elem,
azap.
ihsan:
bağışlama, ikram etme,
lütuf.
iman:
inanç, itikat.
inbisat:
yayılma, genişleme.
inkişaf:
ortaya çıkma, gelişme.
intişar:
yayınlanma, neşrolma.
izale:
yok etme, ortadan kal-
dırma.
kanaat:
inanma.
1.
Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur.
1...,123,124,125,126,127,128,129,130,131,132 134,135,136,137,138,139,140,141,142,143,...1032
Powered by FlippingBook