Emirdağ Lâhikası - page 172

Ben, onlarla ve o yerleriyle çok alâkadarım, unutmuyo-
rum. onlara binler selâm ediyorum.
kozca hatibi Hasan Şükrü’nün mektubu beni mem-
nun eyledi; selâm ederim.
Masumlar, ümmîler, hemşîreler ve kaleme çalışanlar
başta olarak, umum kardeşlerime birer birer selâm ve
dua ediyoruz.
(1)
»/
bÉn
Ñr
dGn
ƒo
g»/
bÉn
Ñr
dn
G
Kardeşiniz
SaidNursî
ì®í
Œ
55
œ
Mahkeme tarafından bana iade edilen, daha elime
geçmeden postadan müsadere edilen “Mübarekler He-
yeti”nin pehlivanı küçük Ali’nin bir mektubunu gördüm
ki; her iki sene bir defa bütün risale-i nur’u yazmaya ka-
rar vermiş, yapmış. Bu kahramanlığı ile benim, risale-i
nur’un birinci şakirti olan büyük Mustafa’da hakikî bir
Abdurrahman’ı ve arkasında çok Abdurrahman’ları gö-
receğim diye keşfiyatımı tam tasdik etmiş ve o mübarek
Mustafa’nın vazifesini tam yapmış. Ve Hafız Mustafa
dahi, Hafız Ali zamanında tam bir muavini ve vefatından
sonra tam bir vârisi olduğunu hapiste gösterdi. demek
mübarek heyet-i âlisinde, on sekiz sene evvel ümit
ettiğim hizmet-i nuriyeyi tam yapmışlar ve yapıyorlar.
alâkadar:
ilgili, ilişkili, münasebetli,
bağlı.
defa:
kere, kez, yol.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
evvel:
önce.
hakikî:
gerçek.
hatip:
camide hutbe okuyan
kimse.
hemşire:
kız kardeş, bacı.
heyet-i âlî:
üst kurul.
hizmet-i Nuriye:
Nur hizmeti,
Risâle-i Nur için çalışma.
iade:
geri verme.
keşfiyat:
keşifler, Allah’ın il-
ham etmesiyle gösterilen
gaypla ilgili sırlar.
masum:
küçük çocuk.
muavin:
yardımcı.
mübarek:
feyizli, bereketli.
müsadere:
toplatma, elden
alma.
risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
selâm:
barış, rahatlık, selamet
ve esenlik dileme.
şakirt:
talebe, öğrenci.
tasdik:
doğrulama, onaylama.
umum:
bütün.
ümmî:
okuma yazması olma-
yan, okumamış.
vâris:
mirasçı.
vefat:
ölen, ölüm, ölü.
1.
Bâkî olan ancak Allah’tır
| 172 | Emirdağ Lâhikası – ı
1...,162,163,164,165,166,167,168,169,170,171 173,174,175,176,177,178,179,180,181,182,...1032
Powered by FlippingBook