İman ve Küfür Muvazeneleri - page 48

“At şunu. sağlamsın. neyin var? Alkış zamanıdır. Hâ,
şu beş nişanlı kâğıt nedir?”
“Bir bilet. Bir tayınat senedi.”
“Yırt bunları. Şu güzel bahar mevsiminde yolculuk bi-
zim nemize lâzım” der. Her bir desise ile onu iknaa çalı-
şır. Hatta o bîçare ona biraz meyleder.
evet, insan aldanır. Ben de öyle bir dessasa aldandım.
Birden sağ cihetinden, ra’d gibi bir ses gelir. der:
“sakın aldanma! Ve o dessasa de ki: ‘eğer arkamda-
ki aslanı öldürüp, önümdeki darağacını kaldırıp, sağ ve
solumdaki yaraları defedip peşimdeki yolculuğu menede-
cek bir çare sende varsa, bulursan; haydi yap, göster,
görelim. sonra de, “gel keyfedelim.” Yoksa sus, hey
sersem!’ tâ, Hızır gibi bu zat-ı semavî, dediğini desin.”
İşte ey gençliğinde gülmüş, şimdi güldüğüne ağlayan
nefsim! Bil:
o bîçare asker ise, sensin ve insandır.
Ve o aslan ise eceldir.
Ve o darağacı ise, ölüm ve zeval ve firaktır ki; gece
gündüzün dönmesinde her dost veda eder, kaybolur.
Ve o iki yara ise; birisi, müz’iç ve hadsiz bir acz-i be-
şerî, diğeri elîm, nihayetsiz bir fakr-ı insanîdir.
Ve o nefiy ve yolculuk ise, âlem-i ervahtan, rahm-ı ma-
derden, sabavetten, ihtiyarlıktan, dünyadan, kabirden,
berzahtan, haşirden, sırattan geçer bir uzun sefer-i imti-
handır.
acz-i beşerî:
insanlığa ait güçsüz-
lük, zaaf.
âlem-i ervah:
ruhlar âlemi.
alkış zamanı:
neşe, sevinç, eğlen-
ce zamanı.
berzah:
ölümden sonra, kıyame-
te kadar yaşanacak âlem,
bîçare:
çaresiz, zavallı.
cihet:
yön, taraf;
çare:
çıkış yolu, tedbir.
darağacı:
idama mahkûm
olanların asıldıkları sehpa.
defetme:
uzaklaştırma, itme,
kovma.
desise:
hile, oyun.
dessas:
aldatıcı, kandırıcı.
ecel:
ölüm.
elîm:
acı veren, üzüntü veren.
fakr-ı insanî:
insanın yapısın-
da ve yaratılışında olan yok-
sulluk.
firak:
ayrılık, ayrılma.
hadsiz:
sınırsız, sonsuz.
haşir:
insanların öldükten son-
ra tekrar diriltilip bir yerde
toplanmaları.
Hızır:
Hz. Hızır.
ikna:
inandırmak.
kabir:
mezar.
menetmek:
başından savmak,
engellemek.
meyil:
yönelme, eğilim.
müz’iç:
rahatsız eden, sıkıntı
veren.
nefis:
kendi.
nefiy:
sürgün.
nişanlı:
işaretli.
peş:
ön.
ra’d:
gök gürültüsü.
rahm-ı mader:
ana rahmi.
sabavet:
çocukluk.
sefer-i imtihan:
imtihan yol-
culuğu.
senet:
evrak, vesika.
sersem:
dengesiz, ölçüsüz.
sırat:
Cennete gidebilmek için
herkesin üzerinden geçmek
zorunda olduğu ve Cehennem
üzerine kurulmuş olan köprü.
tayınat:
erzak, yiyecek.
zat-ı semavî:
yüce zat, yük-
sek zat.
zeval:
sona erme, yok olma.
Y
edinCi
S
öz
| 48 |
iMan ve küfür Muvazeneleri
1...,38,39,40,41,42,43,44,45,46,47 49,50,51,52,53,54,55,56,57,58,...412
Powered by FlippingBook