ataBEY:
          
        
        
          5000 yıllık tarihî bir geçmişe sahip olan Atabey, Hitit, Iyon, Selefkos, Roma, Bizans, Sel-
        
        
          çuklu ve Osmanlı dönemlerinin önemli bir yerleşim merkezi olma özelliğini korumuş ve o dönemlere
        
        
          ait izleri günümüze kadar taşıyabilmiştir. Atabey’in Nurlarla ilgisi Üstad Bediüzzaman’ın takdir ve ilti-
        
        
          fatını kazanan ve Nur Kahramanları dediğimiz vefakâr, fedakâr Nur Talebelerinin bir çoğunun bu bel-
        
        
          deden olmasıdır. Bir kısmının isimleri şöyle: Sabri Arseven (İskele memuru, Hulûsi-i sâni veya santral
        
        
          Sabri lâkaplarıyla da anılır.), Tahirî Mutlu Ağabey, Hafız Ali, İslâmköylü Abdullah, Küçük Ali, Lütfü, Ab-
        
        
          dullah Çavuş, Mesut, Zühtü ve daha inceleri. Allah hepsine rahmet eylesin.
        
        
          
            aVRuPa:
          
        
        
          Beş kıt’anın yüzölçümü bakımından en küçüğü. Ancak fikir, kültür, siyaset ve medeni-
        
        
          yet mefhumları açısından en önde gelenidir. Özellikle yeni Türkiye Cumhuriyetinin fikir, kültür, siyaset
        
        
          ve ekonomisi bakımından çok önemlidir. 1900’ların ortalarından itibaren Türk insanı Avrupa’ya adım
        
        
          atmış ve giderek varlığını gösterir hale gelmiştir. Şu anda Müslümanlık, Avrupa’nın pek çok ülkesinde
        
        
          resmî din olarak tanınmakta; pek çok Avrupa kuruluşu ve önemli kişileri de İslâmiyetle yakından ilgi-
        
        
          lenmektedir. Bediüzzaman’ın, “Avrupa İslâma hamiledir” ifadesi de yerini bulmaktadır.
        
        
          
            aVustRaLYa:
          
        
        
          Güney yarımkürede yer alan bir ülkedir. Hint ve Pasifik Okyanusları arasında uzanır.
        
        
          Tüm bir kıtayı kaplayan tek ülkedir. Komşuları Endonezya, Doğu Timor, Papua Yeni Gine, Solomon Ada-
        
        
          ları, Vanuatu, Yeni Kaledonya ve Yeni Zelanda'dır. Yüzölçümü toplam, 7.686.850 km kare olup başkenti
        
        
          Canberra’dır. Kıtanın hemen hemen üçte biri tropik ve kalanı ılıman bölgedir. En soğuk bölgeler Tas-
        
        
          manya'nın yayla ve yüksek yerlerinde ve anakaranın güney doğu kıyılarındadır. Yıllık ortalama sıcaklık
        
        
          kuzeyde 27 dereceden güneyde 13 dereceye kadar değişir. Genellikle yüksek olmayan yaylalar, gü-
        
        
          neydoğuda verimli ovalar yer almaktadır. Erozyonla ortaya çıkan asıl ana kara 3000 milyon yıldan da-
        
        
          ha yaşlıdır. Toprak bakımından Rusya, Kanada, Çin, A.B.D. ve Brezilya'dan sonra 6. en büyük ülkedir.
        
        
          Avustralya, dünyanın en büyük adası ve en küçük kıtasıdır. Ayrıca bir ülkeden oluşan tek kıtadır. Avus-
        
        
          tralya onbinlerce yıldır kıtanın yerlileri (Aborijin) tarafından yurt edinilmiş olmakla birlikte, 17-18. yüzyıla
        
        
          kadar eski dünya ülkelerince bilinmiyordu. Ancak eski çağlardan beri dünyanın güneyinde bir kara
        
        
          parçası olduğuna inanılıyordu. 1770'te ise İngiliz James Cook kıtanın doğu kıyılarının da haritasını çıkardı
        
        
          ve bu toprakların Britanya'ya aidiyetini ilân etti.
        
        
          
            – B –
          
        
        
          
            BaRLa:
          
        
        
          Isparta ili,Eğirdir ilçesine bağlı olan Barla, Eğirdir’in 25 km kuzeybatı uzantısı, 18 km kıyı
        
        
          şeridi olan 3052 nüfuslu 104 KmÇ yüzölçümlü güzel bir yerleşim yeridir. Bediüzzaman Said Nursî Haz-
        
        
          retleri 1926 ile 1934 yılları arasında burada sürgün yaşamıştır. Risale-i Nur Külliyatının büyük bir bölü-
        
        
          münün telif edildiği Barla, şu anda Nur Talebelerinin olduğu kadar halkımızın da rağbet ettiği güzel va-
        
        
          tan köşelerinden birisidir. Huzur ve sükûnet arayanların kolayca gidebilecekleri bir mekân olan Bar-
        
        
          la’da temiz konaklama tesisleri bulunmaktadır.
        
        
          
            BuLGaRistan:
          
        
        
          Bulgaristan'a M.Ö. 7. yüzyılda Orta Asya'dan gelen Hun Türkleri yerleşerek bura-
        
        
          daki Slavlarla kaynaşmışlardır. Takip eden yıllarda Balkan ülkelerini ele geçirmek için Bizans İmpara-
        
        
          torluğu ile mücadeleye giren Bulgaristan 14. yy'dan itibaren (1396) Osmanlılar tarafından alınarak yak-
        
        
          laşık 500 yıl Osmanlı idaresinde kalmıştır. 1878'de Berlin Antlaşması ile özerklik verilmiştir. 5 Ocak
        
        
          1908'de Osmanlı devletinden ayrılarak bağımsızlığını almıştır. Bulgaristan girdiği her iki Dünya Savaşında
        
        
          da kaybeden tarafta yer aldığı için Sovyetler Birliğinin etkisi altına girdi ve 1946 yılında ülkede Halk
        
        
          Cumhuriyeti ilân edildi. Bu dönemde Bulgaristan'da yaşayan Türklere sürekli zulüm yapılmış, dil ve
        
        
          dinlerini değiştirmek için uğraşılmıştır. II Dünya Savaşından sonra çok partili ilk seçimin yapıldığı 1990
        
        
          yılında komünist etkisi sona erdi ve devlet başkanı Todor Zhivkov görevden uzaklaştırılmıştır. Ülkede
        
        
          demokrasinin getirdiği politik çekişmeler, piyasa ekonomisinin yol açtığı enflasyonla mücadele, işsiz-
        
        
          lik, rüşvet ve suç faaliyetleri baş gösterdi. Bugün reformlarını büyük ölçüde tamamlayıp demokratik-
        
        
          leşen Bulgaristan nihayetinde NATO ve AB'ye girecektir ki, 2000'de AB ile üyelik müzakereleri baş-
        
        
          lamıştır. Son yıllarda Türkiye ile Bulgaristan arasındaki ilişkilerde önemli ölçüde iyileşme görülmekte-
        
        
          dir. Türk kökenli milletvekilleri de parlamentoya seçilmektedir.
        
        
          
            Y
          
        
        
          
            er
          
        
        
          
            B
          
        
        
          
            ilgileri
          
        
        
          
            | 416 | Kastamonu LâhiKası