Sözler - page 1114

Otuzuncu Pencere
l
?p
dÉn
g m
Ar
?n
T t
? o
c
1
@ Én
Jn
ón
°ùn
Ø n
d *G s
’p
G l
án
¡p
d'
G BÉ n
ªp
¡«/
a n
¿Én
c
r
ƒ n
d
2
@ n
¿ƒo
©n
Lr
ôo
J p
¬r
«n
dp
Gn
h o
ºr
µo
?r
G o
¬ n
d o
¬n
¡r
Ln
h s
’p
G
fiu pencere,
imkân
ve
hudus
’a müesses umum mü-
tekellimînin penceresidir ve ispat-›
Vacibü’l-Vücud’
a kar-
fl› caddeleridir. Bunun tafsilât›n›,
fierhü’l-Mevak›f
ve
fier-
hü’l-Makas›d
gibi, muhakkiklerin büyük kitaplar›na hava-
le ederek, yaln›z Kur’ân’›n feyzinden ve flu pencereden
ruha gelen bir iki flua› gösterece¤iz. fiöyle ki:
Amiriyet ve hâkimiyetin muktezas› rakip kabul etme-
mektir, ifltiraki reddetmektir, müdahaleyi ref’ etmektir.
Onun içindir ki, küçük bir köyde iki muhtar bulunsa, kö-
yün rahat›n› ve nizam›n› bozarlar. Bir nahiyede iki mü-
dür, bir vilâyette iki vali bulunsa, hercümerç ederler. Bir
memlekette iki padiflah bulunsa, f›rt›nal› bir karma kar›-
fl›kl›¤a sebebiyet verirler.
Madem hâkimiyet ve amiriyetin gölgesinin zay›f bir
gölgesi ve cüz’î bir numunesi, muavenete muhtaç âciz
insanlarda böyle rakip ve z›dd› ve emsalinin müdahalesi-
ni kabul etmezse, acaba saltanat-› mutlaka suretindeki
hâkimiyet ve rububiyet derecesindeki amiriyet, bir
Ka-
dîr-i Mutlak
’ta ne derece, o redd-i müdahale kanunu ne
kadar esasl› bir surette hükmünü icra etti¤ini k›yas et.
âciz:
zay›f, güçsüz.
amiriyet:
yöneticilik, amirlik, em-
redici olufl.
cüz’î:
az.
emsal:
efl, benzer.
esas:
as›l, temel.
feyiz:
ilham, bereket, ilim.
hâkimiyet:
hükmedifl, egemen-
lik.
harap olmak:
y›k›lmak, bozul-
mak, periflan olmak.
havale:
bir ifli veya bir fleyi baflka
birine b›rakma.
helâk:
yok olma.
hercümerç:
karmakar›fl›k.
hudus:
varl›klar›n yok iken sonra-
dan meydana gelmeleri ve bu
hakikatin Allah’›n varl›¤›n›n bir
delili olmas›.
hüküm:
karar, emir.
hükümranl›k:
hâkimiyet, salta-
nat.
icra:
uygulama, yerine getirme.
imkân:
olabilirlik; varl›¤› ile yok-
lu¤u eflitken Allah’›n var etmesiy-
le var olan, Allah’›n varl›¤›n› ispat-
layan delil.
ispat-› Vacibü’l-Vücud:
varl›¤›
zarurî ve zatî olan, varl›¤› baflkas›-
n›n varl›¤›na ba¤l› de¤il, kendin-
den olup ezelî ve ebedî olan Al-
lah’›n ispat›.
ifltirak:
ortak olma, ortakl›k.
Kadîr-i Mutlak:
hiç bir kay›t ve
flarta tâbi olmaks›z›n her fleye
gücü yeten sonsuz kudret sahibi,
Allah.
kanun:
yasa.
k›yas:
karfl›laflt›rma.
memleket:
ülke.
muavenet:
yard›m.
muhakkik:
gerçekleri araflt›ran
ve delilleriyle bilen âlimler.
muhtaç:
ihtiyac› olan.
muhtar:
seçilmifl idareci.
mukteza:
gerekli olan.
müdahale:
kar›flma, el atma.
müdür:
idareci.
müesses:
kurulmufl.
müstesna:
istisna olan, hariç.
mütekellimîn:
kelâm âlimleri;
iman esaslar›n› izah ve ispat eden
âlimler.
nahiye:
bucak; köyden biraz bü-
yük yerleflim birimi.
nizam:
düzen.
numune:
örnek.
padiflah:
hükümdar, sultan.
rakip:
bir iflte birbirinden üstün
olmaya çal›flanlarda her biri.
redd-i müdahale:
baflkalar›n›n
müdahalesini reddetme, kar›fl-
mas›n› kabul etmeme.
ref etmek:
ortadan kald›rmak.
rububiyet:
rabl›k, Allah’›n her za-
man, her yerde, her yaratt›¤›-
na muhtaç oldu¤u fleyleri
vermesi, terbiye ve tedbiri,
besleyicilik ve malikiyet du-
rumu.
saltanat-› mutlaka:
Allah’›n
kay›ts›z flarts›z tüm kâinatta
geçerli olan hâkimiyeti ve
idaresi.
sebebiyet:
sebep olma.
suret:
biçim, flekil.
fierhü’l-Makas›d:
büyük ke-
lâm âlimi Saadeddin Taftaza-
nî’nin meflhur eseri.
fierhü’l-Mevak›f:
meflhur ke-
lâm âlimlerinden Seyyid fierif
Cürcanî’nin eseri.
flua:
›fl›n demeti.
tafsilât:
ayr›nt›lar.
umum:
bütün.
vali:
ilin birinci derecedeki
sorumlusu ve idarecisi.
vilâyet:
il.
z›t:
aksi, tersi.
1.
E¤er göklerde ve yerde Allah’tan baflka ilâhlar olsayd›, ikisi de harap olup giderdi. (Enbiya
Suresi: 22.)
2.
Ondan baflka hiçbir ilâh yoktur. Her fley helâk olup gidicidir—Ona bakan yüzü müstesna.
Hüküm ve hükümranl›k Onundur; siz de Ona döndürüleceksiniz. (Kasas Suresi: 88.)
1114 | SÖZLER
O
TUZ
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
1...,1104,1105,1106,1107,1108,1109,1110,1111,1112,1113 1115,1116,1117,1118,1119,1120,1121,1122,1123,1124,...1482
Powered by FlippingBook