Sözler - page 266

On Dördüncü Söz
W
1
m
Ò/
Ñn
N m
º«/
µn
M r
¿o
ó n
d r
øp
e r
ân
?°qp
üo
a s
º o
K o
¬o
JÉ n
j'
G r
ân
ªp
µr
Mo
G l
ÜÉn
à`p
c '
ô = dG
K
UR
ÂN
-
I
H
AKÎM
’in ve Kur’ân’›n müfessir-i hakikîsi
olan hadisin bir k›s›m yüksek ve ulvî hakaik›na ç›kmak
için teslim ve ink›yad› noksan olan kalplere yard›m ede-
cek basamaklar hükmünde, o hakikatlerin bir k›s›m na-
zirelerine iflaret edece¤iz; ve hatimesinde bir ders-i ibret
ve bir s›rr-› inayet beyan edilecek. O hakikatlerden ha-
flir ve k›yametin nazireleri Onuncu Sözde, bilhassa Do-
kuzuncu Hakikatinde zikredildi¤i için, tekrara lüzum
yoktur. Yaln›z, sair hakikatlerden numune olarak Befl
Mesele zikrederiz.
B‹R‹NC‹S‹
: Meselâ,
2
m
?És
`jn
G p
ás
à°p
S ? /
a ¢n
Vr
Qn
’r
Gn
h p
äGn
ƒ'
ª°s
ùdG n
? n
?n
N
Alt› günde gökleri ve yerleri yaratt›k
” demek olan, hem
belki bin ve elli bin sene gibi uzun zamandan ibaret olan
eyyam-› Kur’âniye ile, insan dünyas› ve hayvan âlemi al-
t› günde yaflayaca¤›na iflaret eden hakikat-i ulviyesine
kanaat getirmek için, birer gün hükmünde olan her bir
as›rda, her bir senede, her bir günde Fât›r-› Zülcelâl’in
halk etti¤i seyyal âlemleri, seyyar kâinatlar›, geçici dün-
yalar› nazar-› fluhuda gösteriyoruz. Evet, güya insanlar
gibi, dünyalar dahi birer misafirdir. Her mevsimde, Zat-›
Zülcelâl’in emriyle, âlem, dolar boflan›r.
âlem:
dünya.
ayet:
Allah’›n varl›¤›na delil olan
her fley.
beyan etme:
anlatma.
ders-i ibret:
göz ve fikir açacak
ders.
eyyam-› Kur’âniye:
Kur’ân gün-
leri.
Fât›r-› Zülcelâl:
sonsuz yücelik ve
haflmet sahibi ve benzeri olma-
yan fleyleri üstün sanat›yla yara-
tan Allah.
hadis:
Hz. Muhammed’e ait söz,
emir, fiil veya onun onaylad›¤›
baflkas›na ait söz, ifl ve davran›fl.
hakaik:
hakikatler, gerçekler,
do¤rular.
hakikat:
asl›, gerçek.
hakikat-› ulviye:
yüce gerçek.
halk etmek:
yaratmak.
haflir:
k›yametten sonra bütün
insanlar›n diriltilip bir yere top-
lanmalar›.
hatime:
son.
hikmet:
her fleyin belirli gayelere
yönelik olarak faydal› ve tam ye-
rinde olmas›.
hükmünde:
de¤erinde, yerinde,
gibi.
ink›yat:
bafl e¤me.
kâinat:
evren, yarat›lm›fl her fley.
kanaat getirmek:
raz› olmak,
inanmak.
k›yamet:
kâinat›n y›k›m› ve tah-
rip edilmesi.
Kur’ân-› Hakîm:
her ayet ve su-
resinde say›s›z hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur’ân.
müfessir-i hakikî:
gerçek aç›kla-
y›c›.
nazar-› fluhut:
tan›kl›k bak›fl›,
mütalâa nazar›.
nazire:
örnek, benzer.
noksan:
eksik.
numune:
örnek.
sair:
di¤er.
seyyal:
ak›c›.
seyyar:
gezici.
s›rr-› inayet:
yard›m s›rr›.
tafsilât:
ayr›nt›lar, detaylar.
tanzim:
s›raya koyma, düzenle-
me.
teslim:
kabul.
ulvî:
yüce.
Zat-› Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
ve haflmet sahibi olan zat, Allah.
zikretmek:
söylemek, beyan et-
mek.
1.
Rahman ve Rahîm olan Allah’›n ad›yla. • Elif lâm râ. Bu öyle bir kitapt›r ki, her ifli hikmet-
le yapan ve her fleyden hakk›yla haberdar olan Allah taraf›ndan ayetleri sa¤lam flekilde tan-
zim edilmifl, sonra tafsilât›yla aç›klanm›flt›r. (Hûd Suresi: 1)
2.
A’raf Suresi: 54.
266 | SÖZLER
O
N
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ
]
On Dördüncü Söz
, Bar-
la’da 1926-34 y›llar› ara-
s›nda Türkçe olarak te-
lif edilmifltir.
1...,256,257,258,259,260,261,262,263,264,265 267,268,269,270,271,272,273,274,275,276,...1482
Powered by FlippingBook