"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İttifakın başlangıç noktası: Sevgi patlaması

Sadettin Önal
09 Ocak 2018, Salı
Darbeler, darbeler, darbeler… İnsanlığa indirilen bombaları yüreğinde hissedebilmek. İslama indirilen darbeleri gönlünde duyabilmek. Masuma reva görülen zulmü kalbine sokulmuş bir hançer darbesi gibi algılayabilmek. İnsan olabilmenin özelliği bu olsa gerek.

Kalp insandaki nefret ve sevginin doğduğu yerdir. Nefret ayrıştırır, sevgi ise birleştirir. Sevgi insana teşekkür ettirir, nefret ise karşısındakini ötekileştirir. İnsan için talihli olmak sevgi ortamında yaşamaktır, asayiş ortamında yaşamaktır, huzur ortamında yaşamaktır.

Zıtlıkların birbirine girdiği dünyaya bakıyoruz. İslam âlemine bakıyoruz. Olaylar hamiyet ehlini ağlattıracak derecede. İslam coğrafyasındaki hadiseler dehşetli. Müslümanların hali elem verici. Yaşananlar birer facia…

“İslam parça parça olmuş?” diyen Rus polisine Bediüzzaman, “Tahsile gitmişler…”1 diye cevap verir. Yüz senedir eğitiminin sonuna doğru yaklaşan İslam dünyası artık staj yapmaktadır. Stajını bitirdikten sonra “lazım olan hakiki muhabbet ve ittifak”ı2 sağlayacaktır. Bunun farkında olan zındıka cereyanı var gücüyle müslümanlar arasına kin, nefret ve ayrılık tuzaklarını saçmaktadır.

Bu fitne, fesat ve tuzaklardan kurtulmanın yolu kalplerde sevgi patlamasının yaşanmasıdır. Tıpkı büyük patlamayla gerçekleşen âlemin çekim gücüyle birbirine bağlandığı gibi. Aynen vücudumuzdaki hücrelerin birbirine cazibeyle bağlandığı gibi. İnsanlık muhabbete sarılmalıdır. Müslümanlar sevgiyi en güzel şekilde herkese göstermelidir. Hatta hasımlarına bile…

Müslümanın kalbinde sevgi, muhabbet gerçek haliyle bulunur. Kalbinde gerçek bir sevgi bulunan Müslüman hasmına karşı düşmanlık beslemez, onun aşırı davranışlarına karşı sonucunu gördüğü için acır.3 İlahi adalete inanır. İlahi emirler doğrultusunda hareket eder. Sınırları aşıp tecavüz etmez. Haddi aşmaz.

Kalbinde muhabbet ve sevgi yerine kin ve nefretin hakim olduğu kimsenin muhabbeti ise mecazidir, yapmacıktır, gösterişten ibarettir. Vitrinlerdeki gösterişin arkasındaki tuzağı boşa çıkarmak Peygamberimizin Veda Hutbesi’ndeki “Hepiniz Âdemin çocuklarısınız” sözünü duymakla ve Hucurat suresindeki “Mü’minler ancak kardeştir”4 ayetine sımsıkı bağlanmakla gerçekleşir.

“Ehl-i hak”, “ehl-i vifak”, “ehl-i takva”, “ehl-i tarikat”, “ashab-ı diyanet” ve “ehl-i ilim” kardeşliğin kalpteki sevgi patlamasıyla ortaya çıkacağını söz, fiil ve davranışlarıyla ortaya koymalıdır. Ayrılık noktalarını geri planlara almalıdır.

Bu bağlamda Bediüzzaman Said Nursi’nin “Biz muhabbet fedaileriyiz, husûmete vaktimiz yoktur.”5 cümlesi ahirzamanda ittifakın ilk adımını oluşturacak önemli bir işaret fişeği olarak algılanmalıdır.

Dipnotlar:

1. Nursî, Bediüzzaman Said, Bediüzzaman Said Nursî Tarihçe-i Hayatı, Yeni Asya Eylül 2007, s. 126. 

2. Nursî, Bediüzzaman Said. Lem’alar, s. 371. 

3. Nursî, Bediüzzaman Said. Mektubat, s. 444. 

4. Hucurat suresi, ayet 10.

5. Nursî, Bediüzzaman Said, Eski Said Dönemi Eserleri, s. 51.

Okunma Sayısı: 1684
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı