Gençler, Risale-i Nurlar’ı nasıl okuyalım diye soruyorlar.
Yaşadıkları bazı olaylar onları etkilemiş. Okuldaki bazı ateist arkadaşlarının dinsizliğini yayarken bile Kur’ân âyetlerinden örnekler verdiklerini, bir yanlışla kafa karıştırmak için pek çok doğruları kullandıklarını’ söylüyorlar ve ‘Biz ise kendi dinimizi anlatırken, o kadar derinlikli bir bilgiye sahip değiliz.’ diyerek yakınıyorlar ve ‘nasıl okumalıyız?’ diye soruyorlar.
Evet, her şeyden önce, onlar nasıl dinsizliği yaymak için okuyorlar ve bu işi dert ediniyorlarsa; Müslüman gençlerin de yüce dinimizi yaşamak, tanıtmak ve yaymak için çaba içinde olması, okuması ve ilim edinmesi Allah’ın emridir.
Hak ve hakikat öğrenildiğinde gelecek sorulara cevap vermek de zor olmayacaktır. Zaten o soruların pek çoğu, dikkatle bakıldığında kendi içinde tutarsız ve mantık hataları taşır. Böyle sorulara da cevap yetiştirmek güçtür.
Lise veya üniversite okuyan genç arkadaşlarımızın başlaması gereken nokta, bu sorulara cevapla uğraşmaktansa, Risale-i Nurlar’ı baştan sona dikkatlice bir bitirmektir. Böylece, Risale-i Nur bir bütün olarak nelerden bahsediyor, bunu öğrenmiş oluruz. Sonra bu okumalarımızı yaparken, Risale-i Nur’da en fazla üzerinde durulan Kur’ân âyetlerini ve hadis-i şerifleri görürüz. Bu bize çağın hastalıklarını gösterir. Okumaları yaparken yanımızda kâğıt, kalem olsun ve dikkatimizi çeken noktaları not alalım. Bu zihnimizi uyanık tutar. Zaten Külliyatı böyle bitirince, karşılaşabileceğimiz sorulara Risale-i Nur’un hangi kitaplarında cevap olduğunu fark etmiş oluruz ve kitabî cevaplar veririz.
Daha önemlisi de Risale-i Nurlar’ı, bu hangi sorunun cevabıdır arayışı içinde olarak okumaktır.
Risaleleri, bu şekilde anlayarak ve kabul ederek bir yıl okumak, okuyanı karşılaşılacak her türlü soruya sağlıklı cevap veren bir hakikatli âlim düzeyine kavuşturacaktır inşallah.