Yeni Asya Gazetesi ile tanışmamız taa ilkokul yıllarıma kadar uzanır.
Gözümüzü neredeyse onunla açtık. Evimizin hep vazgeçilmezi oldu o. Her akşam evin bir bireyi gibi o da gelirdi, esnaf ağabeyimin kollarında.
İsmi zamanla değişse de içerik hiç değişmedi, yürüyüşünü hiç bozmadı.
Çelme takanlar oldu, yok etme teşebbüsleri oldu, değişik hileler denediler ama o hep inayetle korundu.
Kur’an tefsiri Risale-i Nurların hep naşir-i efkârı oldu o, Bediüzzaman’ın sözcüsü oldu. Büyük misyon yüklendi omuzlarına. On binlere, yüz binlere, milyonlara hak ve hakikati taşıdı.
Bir deniz feneri gibi yol gösterdi avam-ı mü’minine. Onun varlığı kuvve-i maneviye oldu hak ve hakikat savunucularına. Fikir erbabına, farklı düşünme hakkını kullanmak isteyenlere, insan hakları savunucularına, demokrasi özlemi duyanlara hep cesaret verdi, öncü oldu. Elli yıllık bir mazide hep sıkıntılar, çileler çekti, ama istikrar çizgisinden hiç taviz vermedi. Savunduğu görüş ve düşünceler uğruna çok bedeller ödedi, ama rüşvet almadı, zalim uygulamalara taraf olmadı, güç odaklarına meyletmedi, inanmadığını savunmadı.
Yeni Asya ismi, dost düşman herkesin zihninde, hak ve hakikatin yılmaz, korkmaz savunucusu oldu. ‘Sizin gibi düşünmüyorum, ama hak mücadelenizi tebrik ediyorum.’ diyen hakkaniyetliler de oldu, kıskananlar da. Delikanlılık yürek ister! Yapamıyorsan, bari yapanları tebrik etmek bir erdemdir.
En önemlisi de, Yeni Asya, takipçilerinin yüzlerini hiç kızartmadı. Yüz akı oldu girdiği ortamlarda. Hep iftiharla taşınan bir kimlik oldu. Kapımızdan eksik olmasın varlığın! Sen bizi güçlü bir şahs-ı maneviye taşıdın.
Teşekkürler Yeni Asya! Nice 50’li yıllara bahtiyar delikanlı!
Evlatlarımızla birlikte alkışlarımız, dualarımız istikametli geleceğin için.