Su iyi gelir bedene. Böylece çok yönlü temizlenir insan. Bedenle birlikte ruh da temizlenir, rahatlar, nefes alır, güçlenir.

Yaz mevsimlerinde bu temizlenme ihtiyacı daha çok hissedilir. Bir yıkanmanın ne büyük bir nimet olduğunu insan daha iyi anlar.

Ne var ki, kirli, sırtında yükle yaşamaya alışanlar yok değildir.

Gemiye binip, sırtındaki yükü indirmemek garip değil mi?

Gemi seyir halindeyken, sırtındaki yükü indirip, rahatlamak, manzarayı temaşa etmek; ruhta oluşan kirlenmeyi temizlemek, silkinmek, bir ohh çekmek insan için çok kıymetlidir.

Durulmak, ‘Oh! hayat varmış.’ demek, fıtrî bir ihtiyaç.

Bedenin misafiri olan ruhun rahatlaması, bedeni de kapsayan bir derinlikte ve zenginliktedir. Mekân, içinde yaşayanıyla anlamlıdır.

Şimdilerde böyle bir kıymetli iklimdeyiz.

Ramazan, sırtımızdaki günahlardan, vicdanımızı yaralayan alışkanlıklardan temizlenme mevsimidir. Vicdanımızı sızlatan her türlü kirlilikten arınmak, tövbe istiğfar etmek, pişmanlık duymak, affına sığınmak, özür dilemek yapabilen için ne anlamlı adımlardır.

Ramazanla birlikte, hayatında ‘yeni bir sayfa açmak’ isteyenler için adeta bütün sebepler bir araya gelmiştir. Bedeni yıkarken, bedendeki misafir olan ruhun da yıkanması ne güzel bir temizliktir. Bedenin ve ruhun birlikte arınması ne güzel bir başlangıçtır. 

Bu ince temizlik için, bedeni, suyun temizlemesine yardımcı olduğumuz gibi; ruhu da istiğfarın temizlemesine yardımcı olmalıyız. Bu iklim, kirlenmeyi önlediği gibi, oluşan kirliliği de temizler. Böyle bir iklimde temizlenememek olmaz. Sevgili Peygamberimizin (asm), ‘’Ramazan girip çıktığı halde günahları affedilmemiş olan insanın burnu sürtülsün.” (Tirmizi) ikazı ne kadar manidardır.