"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnkârın sebepleri ve çareleri

Şemseddin ÇAKIR
03 Haziran 2022, Cuma
İnsanlığın en önemli problemi olan inkârın, öncelikle genel sebeplerini sadece ismen belirtip; bunlardan bir-ikisinin üzerinde özellikle durmak istiyorum fakat, her ihtimale karşı bu terimi tanımlamak gerekiyor.

İnkâr: Yaratıcının varlığını veya diğer iman esaslarından birini veya tamamını kabul etmemek anlamına gelen bir küfürdür.

Küfür: İnsan gerçekliği ve temel insanî değerler açısından da, en dehşetli bir zulümdür ve hamakattir. Buna rağmen insanlık tarihinden günümüzde iman-küfür mücadelesi devam etmiştir. Halbuki “eynessera minessüreyya”dır. Ve insanlık tarihinin en acımasız “kültürel soykırım” hadisesi de Türkiye’de yaşanmıştır ve bunun artçı depremleri hâlâ devam etmektedir. 

Bilhassa Bediüzzaman bu hadiseye dikkat çekerek bilmana eskiden iman emniyette olduğu için teslimiyet kuvvetli idi. Alimlerin bir husustaki beyanatları delilsizde olsa da kabul edilirdi. Fakat şimdi fen ve felsefeden gelen inkâr, elini imana uzattığından her derde layık devayı verebilmek için bu asrın isbatiyecilik metodu ile imani meseleleri anlatmak lazımdır diye ikaz ettiği halde, dine ticari, siyasi ve ırkî bakanlar bu gerçeği bir türlü idrak edememişlerdir.

Şüphesiz bu meselenin birçok başka sebeplerinden de bahsedilse de, mahiyetinin anlaşılması için şu ana başlıklar yeterlidir:

1) Psikolojik sebepler

2) Sosyolojik sebepler

3) Felsefi sebepler 

4) Bilimsel sebepler

5) Siyasi sebepler

6) Taklide dayalı din takdimi

7) İmtihan sırrı dolayısıyla alemdeki “perdeli” yaratılışları, darlaşan akılların idrak edememesi.

Yalnız bunlardan siyasi sebepler olarak, –rejimin hışmından korkulduğundan mıdır nedir?– taklide dayalı din takdimi üzerinde durmak istiyorum.

Bu mevzuyu işlememe beni sevk eden saik de; birkaç siyasete bulaşmış müftü ve hatta ilahiyat fakültesi dekanı zatlarla, dostluk ve muhabbet meyanında ateizm ve deizm ejderinin pençesine düşen gençlerin, acilen nasıl kurtulabileceğini mevzu ettik ve kendilerine: “İktidar sizde, sebep olduğunuz bu felaketi önleyin!” dedim.

Fakat bu makam-mevki sahibi kimselerde bile bir acziyet ve şaşkınlık gördüm. İster istemez “Et kokarsa tuz çare, tuz kokarsa ne çare?” demek durumunda kaldım. “Sizin kendiniz dahi bu işin şuurunda değilseniz, himmete muhtaç dede nerde gayriye himmet ede? Bu işin çaresi demek ki siyasal İslam veya ırkçılık değilmiş; ancak doğrudan doğruya Kur’ân’dan ilhamı alarak İslâm’ı asrın idrakine söyleten Risale-i Nurlarmış” dedim.

Demek gerçekten; “siyasal İslam”, “radikal İslam” ve “Türk İslâm sentezi” gibi sloganik terimler analiz edilecek olursa siyasal İslâm tabiri siyaseti önceler. Bunların her birisi dini kendine tâbi eder ve din için en büyük tehlike de olabilir. Yani bunlar İslâm için ancak birer perde oluşturur. 

Yani; en doğrusu Risale-i Nur gibi doğrudan İslâm deryasına dalmakla olur. Bunun dışındaki bütün yollar denenmiş, çıkmaza girilmiş ve deneye yanıla Risale-i Nur’a gelinmiştir aslında! Fakat, bunu idrak edenler henüz sayılıdır.

Okunma Sayısı: 1614
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    3.6.2022 14:08:00

    ÇARE VAR: O da tüm inananların,bilhassa İSA aleyhisselam ve ümmeti ile MÜSLÜMANLARIN,bilhassa Risale-i NUR camiasının ,bu dinsizlik, ahlaksızlık ve HUKUKSUZLUKLARA ve de KATLİAM VE KIYIMLARA beraberce engel olup,manevi bir SEFERBERLİK İLAN EDEREREK İNSANLIĞA SIRADIL MÜSTAGIMİ gösterip,İman ve KUR'AN Tefsirleri Risale-i NURLARLA Sahili Selamete ulaştırması şarttır. Bunun başka alternatifi kalmamıştır,Vesselam.

  • S.topuz

    3.6.2022 14:06:09

    Ahirzamanın Deccalizm ve Süfyanizm gibi dehşetli ŞAHS-MANEVİLERİN müşterek çalışma ve Aldatarak yaptıkları faaliyetleriyle İNSANLİĞIN BAŞINA bir asırdan fazla bir zamandan beri MUSALLAD OLUP ifsad etmektedirler.   "Hem Deccal'ın rejimine ve teşkil ettiği komitesine ve hükûmetine ait garib halleri ve dehşetli icraatı, onun şahsıyla münasebetdar rivayet edilmesi cihetiyle manası gizlenmiş. Meselâ: "O kadar kuvvetlidir ve devam eder; yalnız Hazret-i İsa (A.S.) onu öldürebilir, başka çare olamaz." rivayet edilmiş. Yani, onun mesleğini ve yırtıcı rejimini bozacak, öldürecek; ancak semavî ve ulvî, hâlis bir din İsevîlerde zuhur edecek ve hakikat-i Kur'aniyeye iktida ve ittihad eden bu İsevî dinidir ki, Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın nüzulü ile o dinsiz meslek mahvolur ölür. Yoksa onun şahsı bir mikrop, bir nezle ile öldürülebilir."(Şualar - 581). Demekki, DECCALİZMİ tamamen yok etmek eşyanın tabiatına ters ve iman- küfür mücadelesi de KIYAMETE kadar devam edeceğine göre, o zaman tek ÇARE VAR:

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı