"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Manevi veraset

Şemseddin ÇAKIR
12 Ağustos 2022, Cuma
Geçen cuma günkü yazımızda Ehl-i Beyt’e muhabbetin Kur’ân’ın âmir hükmü olduğunu hatırlatmıştık.

Bu yazımızda da, bir anlamda onun devamı olan; Peygamberimiz (asm)’ın manevi varislerinin de aynı ayetlerin ve hadislerin şümûlüne dahil olduklarını ve muhabbetimizin ve meveddetimizin onlarda da devam etmesi gerektiğini izaha çalışacağız.

Çünkü şu zahir gerçek hasseten bilinmeli ki; “Ehl-i Beyt” sadece Asr-ı Saadet’e münhasır bir mesele değil, kıyamete kadar devam edecek bir hadisedir. Zira her asırda o nesebin temsilcileri olduğu gibi vereseleri de vardır. Demek bizim bilhassa sünnet ve istikamet için onlara muhabbetimizi ve meveddetimizi devam ettirmemiz gerekir. Zaten Rasulullah Efendimiz de: “Size iki şey bırakıyorum; onlar da Allah’ın kitabı Kur’ân ve ehl-i beytim” buyurmuştur.

Bediüzzaman Hazretleri, “Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselam, Hazret-i Hasan ve Hüseyin’e karşı küçüklüklerinde gösterdikleri fevkalâde şefkat ve ehemmiyet-i azîme, yalnız cibillî şefkat ve hiss-i karâbetten gelen bir muhabbet değil, belki vazife-i nübüvvetin bir hayt-ı nuranîsinin bir ucu ve veraset-i Nebeviyenin gayet ehemmiyetli bir cemaatinin menşei, mümessili, fihristesi cihetiyledir. Evet Resul-i Ekrem (asm) Hz. Hasan’ı (ra) kemal-i şefkatinden kucağına alarak başını öpmesiyle Hazret-i Hasan’dan (ra) teselsül eden nuranî nesl-i mübareğinden, Gavs-ı A’zam olan Şah-ı Geylânî gibi çok mehdi-misal verese-i Nübüvvet ve hamele-i Şeriat-ı Ahmediye (asm) olan zatların hesabına Hz. Hasan’ın (ra) başını öpmüş” der. (Lem’alar, s. 36)

Her asırda gönderilecek olan müceddidler ve Mehdi de, bu işarete ve öneme haizdir. O halde herkesin, “asır müceddidlerinin” şecerelerine dikkat etmesi gerekir. Belki de, bugünün problemlerinin çözümü de budur. 

Hz. Peygamberimiz (asm): “Benden sonra her asırda bana vekâleten bir müceddid gönderilecek onlara uyarsanız kurtulursunuz, yoksa dalalete düşersiniz” (Ebu Dâvud, Melahim, 1) buyurmakla bu gerçeğe dikkat çekerek bizi uyarmış oluyor. Her asrın müceddidine tebaiyetin bu zaviyeden de değerlendirilmesi gerekir.

Demek, Mehdi hem nesebî hem de manevi rehberdir. Böylece “El-ulemâi veresetü’l’enbiya” (Ebu Dâvud, Kitabü’l-İlim, 1) hadisinde de, hangi alimlerin varis olduğu daha berrak hale gelmiş olacaktır.

Mehdi hem maddi hem de manevi vâristir. Ve ona muhabbetin, meveddetin ve ittibânın çok mühim olduğunun düşünülmesi gerekir. Bu vesileyle bu ayetin mealini bir daha hatırlayalım: “De ki: Sizden tebliğ görevime karşılık bir ücret istemiyorum, istediğim ancak ehl-i beytime ve manevi vârislerime muhabbet ve meveddettir.” (Şûra, 23)

Bu meseleye sırat-ı müstakim ashabı olarak ayet-i kerimede belirtilen “salihîn” (Nisa Suresi, 69) ifadesinin de işaret ettiği kanaatindeyim. Evet asır müceddidlerinin ve Mehdi’nin o “salihîn”lerden olmasında da tereddüt olmaz.

Rabbim bizi sırat-ı müstakime dahil olup ayrılmayan, rıza-i şerifine nail olup o yolda daim olan bahtiyarlardan eylesin. Amin.

Okunma Sayısı: 1476
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    12.8.2022 19:23:19

    ..."Seyyid Yahya gibi bir başka seyyid, yüzbinler adamlara emirlik ediyor ve hâkeza. Bu seyyidler kabilesinin efradlarında böyle zahirî kahramanlar çok olduğu gibi; Seyyid Abdülkadir-i Geylanî, Seyyid Ebülhasen-i Şazelî, Seyyid Ahmed-i Bedevi gibi manevî kahramanların kahramanları dahi varlarmış.} Ve öyle bir kesrettedirler ki; o kumandanların mecmu'u, muazzam bir ordu teşkil ediyorlar. Eğer maddî şekle girse ve bir tesanüd ile bir fırka vaziyetini alsalar, İslâmiyet dinini milliyet-i mukaddese hükmünde rabıta-i ittifak ve intibah yapsalar, hiçbir milletin ordusu onlara karşı dayanamaz! İşte o pek kesretli o muktedir ordu, Âl-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'dır ve Hazret-i Mehdi'nin en has ordusudur." Said Nursi , Mektubat - 440

  • S.topuz

    12.8.2022 19:21:59

    "Felillahilhamd اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلٰٓى اٰلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ كَمَا صَلَّيْتَ عَلٰى اِبْرَاه۪يمَ وَ عَلٰٓى اٰلِ اِبْرَاه۪يمَ فِى الْعَالَم۪ينَ اِنَّكَ حَم۪يدٌ مَج۪يدٌ duası -umum ümmet, umum namazında, günde beş defa tekrar ettikleri bu dua- bilmüşahede makbul olmuştur ki; Âl-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm, Âl-i İbrahim Aleyhisselâm gibi öyle bir vaziyet almış ki; umum mübarek silsilelerin başında, umum aktar ve a'sarın mecma'larında o nuranî zâtlar kumandanlık ediyorlar. {(Haşiye): Hattâ onlardan bir tanesi olan Seyyid Ahmedü's-Sünusî, milyonlar müride kumandanlık ediyor. Seyyid İdris gibi diğer bir zât, yüzbinden fazla müslümanlara kumandanlık ediyor." Mektubat - 440

  • S.topuz

    12.8.2022 19:19:19

    "İşte birinci nokta itibarıyla Hazret-i Ali (ra) başta olarak bütün ehl-i hakikat, Hazret-i Ebubekir ve Hazret-i Ömer'i (ra) takdim ediyorlar. Hizmet-i İslâmiyet'te ve kurbiyet-i İlahiyede makamlarını daha yüksek görmüşler. İkinci nokta cihetinde Hazret-i Ali (ra) şahs-ı manevî-i Âl-i Beyt'in mümessili ve şahs-ı manevî-i Âl-i Beyt, bir hakikat-i Muhammediyeyi (asm) temsil ettiği cihetle, muvazeneye gelmez. İşte Hazret-i Ali (ra) hakkında fevkalâde senakârane ehadîs-i Nebeviye, bu ikinci noktaya bakıyorlar. Bu hakikati teyid eden bir rivayet-i sahiha var ki Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ferman etmiş: "Her nebinin nesli kendindendir. Benim neslim, Ali'nin (ra) neslidir." " Lemalar[Y] - 28

  • S.topuz

    12.8.2022 19:16:43

    "Eğer Mehdilik dava etse, bütün şakirdleri kabul edecekler." Ben de onlara demiştim: "Ben, kendimi seyyid bilemiyorum. Bu zamanda nesiller bilinmiyor. Halbuki âhir zamanın o büyük şahsı, Âl-i Beyt'ten olacaktır. Gerçi manen ben Hazret-i Ali'nin (R.A.) bir veled-i manevîsi hükmünde ondan hakikat dersini aldım ve Âl-i Muhammed Aleyhisselâm bir manada hakikî Nur şakirdlerine şâmil olmasından, ben de Âl-i Beyt'ten sayılabilirim; fakat bu zaman şahs-ı manevî zamanı olmasından ve Nur'un mesleğinde hiçbir cihette benlik ve şahsiyet ve şahsî makamları arzu etmek ve şan şeref kazanmak olmaz ve sırr-ı ihlasa tam muhalif olmasından, Cenab-ı Hakk'a hadsiz şükür ediyorum ki, beni kendime beğendirmemesinden, ben öyle şahsî ve haddimden hadsiz derece fazla makamata gözümü dikmem ve Nur'daki ihlası bozmamak için, uhrevî makamat dahi bana verilse, bırakmağa kendimi mecbur biliyorum." dedim, o ehl-i vukuf sustu." Said Nursi Emirdağ-1 - 267

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı