Allah onu çok sevsin, benim bir babam var ki hakkı, hakikati ayırt etmemde bir rehber bana. Küçüklüğümüzden beri istişare kültürünü o öğretti bize.
Ciddiye alınmak; değer gördüğünü anlamak adına bir ayraç gibidir. Daha 7 yaşındaydım, 28 Şubat’ın sonucu başörtüsü yasağı ortaya çıktığında; “Anneniz işi bıraksın mı çalışmaya devam mı etsin?” konusunda reyim sorulduğunda.
Bizim aile meşveretlerimizde sekreter olmazdı, oturum başkanı olurdu. O da dönerli şekilde değişirdi, gündem maddelerini not alan bir oturum başkanı olduğumda, fert olarak ‘ne kadar kıymetliyim’ diye hissetmiştim. Ailenin her ferdi değerliydi ve hepimizin bir reyi vardı.
Elbetteki bize seçeceklerimizin kâr ve zararlarını anlatmak anne-babamın fıtrî göreviydi.
Annemin çalıştığı kurumu değiştirebilmesi, bu kurumun da başörtüsünü şiar olarak kabul eden nadir kurumlardan olması, istişare kararına uymasının ödülüydü belki de.
Biz büyüdük, sorumluluklarımız da öyle. Ben herhangi bir seçim dönemi “şu partiye oy vereceğim” cümlesi duyduğumu hatırlamıyorum. Çünkü belirlenmiş bir karar vardı zaten, büyük ailemizin meşveretinde.
Meşverette, istişarede hayır vardır. Uymak -velev isabetsiz de olsa- ibadettir, hasenedir, semerelidir, faziletlidir.
Meşveretle hareket etmek manevî bir şirket ortaklığıdır. Öyle ki, her bir ortağın yaptığı hayırdan sen de hissedar olursun. Dahil olduğum/olduğumuz şahs-ı manevinin her bir azasının yapmış olduğu hasenattan, ibadetten, duâdan sen de nasiplenirsin.
Elhamdulillah ki bin yüz on birler, dört bin dört yüz kırk dörtleriz biz.
Hasılı benim bir babam var ve Allah onu çok seviyor. Öyle seviyor ki bir saati hatta belki bir dakikasını bir gün ibadet hükmüne getirecek bir fırsat sundu ona, hem de ayların sultanı olan Ramazan’da.
Ve benim babam çok şanslı, bu büyük şahs-ı manevinin azaları ona bu Ramazan’da bol bol duâ edecekler. Ve Cenab-ı Hakk’ın ona bir ikramı olan bu hastalığı şirket-i maneviyenin duâ ve okumalarıyla Şafi-i Hakikî’nin inayetiyle atlatacak; sağlığına ve afiyetine kavuşacak inşallah.
Bize şahs-ı manevinin önemini anlatan babama, bu şahs-ı mane- vide olmanın nasıl büyük bir ihsan olduğunu bir kez daha gösterecek inşallah.
El Melik-ül Hakk-ul Mübin maddî ve manevî bütün hastalıklarımıza, hastalarımıza şifa versin.