"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman Berlin’e uğradı mı? (6)

Şükrü BULUT
26 Temmuz 2019, Cuma

MUHASARA ALTINDAKİ ŞEHİR… BERLİN…

Yazımızın üst başlığı sizi şaşırtmasın. Bu yazıda yalnızca Berlin’i anlatmaya çalışacağım… Şimal Cereyanı’nın mahiyetini musÎbetzede insanlığa izah etme istikametinde Berlin’in, çok özel bir yere sahip olduğunu düşünüyoruz. Mevzuya bu adeseden bakarak, alâkayı meraklı ve dikkatli okuyucularımıza bırakıyoruz…

İnsanların kaderi olur da şehirlerin kaderi olmaz mı? Berlin’i doğru tanıyabilmek için belki de önce Prusya’yı ve daha sonra da Alman Milleti’nin medar-ı iftiharı Prens Bismarck’ı yakından tanımamız   gerekiyor. Bu iki unsur hakkında, doyurucu olmasa da “yeterli” bilgiyi internette bulabilirsiniz.

Bismarck olmasaydı, Berlin’in düşmanları onu kuşatma altına almayacaklar mıydı? Yani Berlin’in bu sıkıntılı alınyazgısının sebebi yalnızca Bismarck mıdır? Hiç sanmıyorum. 

Avrupa Tarihi’nin gerçekleri olan Rönesans ve Reform‘u yok farz edip sonrasındaki aydınlanmayı bilmeseydik, Fransız ihtilâlini görmemezlikten gelebilseydik veya  Rönesans-Reform sonrasındaki aydınlanmayı semavî dinlere bir isyan olarak telâkki eden “İlhad Cereyanını” yok  kabul edebilseydik, belki…. 

Fakat hakikat başka… 

Materyalizm felsefesiyle beslenmiş ve kızıla boyanmış “dinsizlik hareketi” 1870’lerde Fransız Ordusu’nun Almanlarca esir alınışını fırsat bilerek Paris’i tam yetmiş iki gün işgal etmişlerdi. Bu kızıl ejderhaya karşı; hem Fransız Ordusu’nu serbest bırakan ve hem de aynı ordu ile Paris’i Karl Marks ve arkadaşlarının işgalinden kurtaran Bismarck’ın; o günden sonra Avrupa dinsizliğinin; adavet, kıskançlık ve nifağının bütün oklarını, Berlin’in üzerine çektiğinden eminiz: “Katil Bismarck“ Troçkist komünistlerin sloganıydı…

Bu yazı serimizin önceki bölümlerinde ifade ettiğimiz gibi, ihtilâlci Marksistlerin esas hedefi Bismarck’tan bu yana Berlin’dir. İhtilâli bütün dünyaya yayamamalarının önünde, Berlin’i engel görürler. Yalnızca Paris İsyanını bastırdığından olmamalı bu düşmanlık… Bediüzzaman’ın; büyük bir mütefekkir, siyaset adamı ve feylesof olarak vasıflandırdığı  Bismarck’ın en büyük günahının, Marksistlerin yolunu kesen “sosyal devlet” anlayışının babası olmasıdır. Hem aileyi korumak, hem sınıflar arasındaki açıyı daraltmak ve hem de devlet olarak vatandaşının sosyal ihtiyaçlarını gidermek üzere hazırladığı ve bir kısmını yürürlüğe koyduğu kanunlardan dolayı, komünistler Bismarck’ı hiç sevmezler. Düne kadar Alman devlet literatüründe “Reichsversicherunsordnung” olarak herkesçe bilinen “yaşlılık ve aile sigortası”nın, yani sosyal sigorta sisteminin   temelini atan Bismarck’tır. İslâmiyet’i, Hz. Muhammed’in (asm) hayatını ve İslâm tarihini derinlemesine inceleyen Bismarck’ın Efendimiz’i (asm) ve Kur’ânı neden methettiğini; bu yüce Dinin aile ve sosyal hayattaki dayanışma ve yardımlaşmasından ilham alarak, bir dayanışma ittifakı nizamnamesi olan “Reichsversicherungsordnung” ile sınıflar arası barışı  devlet himayesinde planlaması ve kısmen icraatıyla ortaya koyması, onu komünistlerin hedefi haline getirdi. 

Berlin her ne kadar Prusya’nın başşehri olsa da, Almanların kendilerini “Kutsal Roma İmparatorluğu“nun hakikî varisleri bilmeleriyle, bu şehrin misyonu, bölgesini aşarak bütün Avrupa’ya yayılıyor değil mi? Büyük Britanya’nın General Hindenburg’u savaşa mecbur etmesinin arkasında, elbette İngilizler’in Berlin sevdası vardı. Bu hakikat dünyaya, zamanın yegâne saldırganları olarak lanse edilmiş Nazilere rağmen, kısmen İkinci Dünya Savaşı’nda da geçerlidir. 

İngilizlerin Bolşeviklerle birlikte barışı  reddetmelerinin sebebi Berlin’dir Londra’nın. Berlin’i aldıktan sonra, önlerinde hiçbir engelin kalmayacağını düşünüyorlardı… Dünya onların olacaktı…

Berlin meselesinde Bismarck’ı anıp da İmparator Wilhelm’i anmamak olmaz. Kutsal Roma İmparatorluğu’nun selefi sayılan Şarlken ile  (Almanlar büyük Karl diyorlar) Abbasi Halifesi Harun Reşid’in kurdukları dostluk köprüsünü takip eden İmparator Wilhelm’in Osmanlı’ya ve Müslümanlara olan dostluğunu buraya almamız lâzım. Gayet uzun olacak bu konuda, yalnızca Wilhelm’in Emevi Camii’nin haziresinde kabri bulunan Sultan Selâhaddin’i ziyaret ederken söylediği sözlerle şimdilik yetinelim. “Sultan ve onun zatında halifeye hürmet eden 300 milyon yeryüzüne dağılmış Muhammedîler, Alman imparatorunun her zaman dostları olacağından emin olsunlar.”

Birinci Cihan Harbi’nde Almanlar, cephelerdeki askerlerini desteklemeyen bir kısım vatandaşlarının ihanetine uğramışlardı. Bu ihanetle on binlerce evlâdı, yıllarca Rusya esirler kampında perişan olmuşlardı. Demokrasisinin henüz oturamamasından doğan büyük iktisadî sıkıntılara rağmen, kısa bir sürede derlendi, toplandı Almanya… 

Avrupalı Marksist ihtilâlciler, mağlûp Berlin üzerinden Alman Ordusu’na baskın üzerine baskın düzenlediler, fakat Bismarck’ın çocukları “kızıllara” bir türlü geçit vermeyince, Şimal Cereyanı da; meseleyi ihtilâl, kalkışma ve çatışmadan ideolojiye, sivilliğe ve malî mücadeleye indirgedi. Almanya’nın kuzey şehirlerinde, Kopenhag’da ve bir çok Kuzeyli metropollerde “felsefî dinsizlik ve ahlâksızlık” okulları kurdular. 

Berlin de bundan nasibini alacaktı. Viyana’dan sonra (burada Sigmud Freud vardı) dinsizliğin sivilce en çok çalıştığı bir şehirdi Berlin… Gördüğünüz üzere, büyük bir gayret gösterdiğim halde, Berlin’i bir yazıya sığdıramadım. Bir sonraki haftaya devam edelim, isterseniz…

Okunma Sayısı: 1934
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ahmet said

    26.7.2019 18:42:03

    Berlin önemli bir düğüm. Nurcular bu düğümü çözmek zorundalar. Almanya ile Türkiye tarihleri arasındaki köprüleri yeniden inşa ederek, hem deccaliyetin ve hem de süfyaniyetin sırlarını, yeni baştan ifşadan başka seçenek görünmüyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı