"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dinî cemaatler ve sosyal hizmetler

Şükrü BULUT
20 Aralık 2019, Cuma
Kemalist yazarların Ortaçağ kilisesi ile geçmiş İslâm devletlerindeki “dinî cemaat, vakıf, sosyal müesseseler ve hayat” ile ilgili yaptıkları karşılaştırmaların hem mantıktan ve hem de bilimsellikten çok uzak olduğunu hepimiz biliyoruz.

Bir Hıristiyan kadının arsasını da işgal eden caminin inşaatını durduran bir devlet reisinin idaresinde, özel bir mülkün zoraki usûllerle vakfedilmesi düşünülebilir mi? Fakat hem Fransız ihtilâlcilerinin ve hem de Kemalist ve komünist ihtilâlcilerin bütün dinlerin bina, emval ve arazilerine cebren el koyup sattıklarına bütün tarih şahittir. Hem Avrupa’da ve hem de Türkiye’de din uğruna harcayacakları imkânları kaybolan dinî cemaatler, geçmişteki konumlarını tarihten öğrenip yanlış metotlarla da olsa aynı imkânlara sahip olmanın derdine düşüyorlar. Avrupa’daki hürriyetler, hukukun üstünlüğü ve şeffaflık, ister istemez bir çok sivil-toplum örgütü gibi kiliseleri de bir çerçeveye toplamış. Fakat Türkiye’de hem cemaatlerdeki dünya zaafı, hem siyasetçilerin bu zaafı kullanmaya kalkışmaları ve hem de bu durumlardan istifadeye çalışan Kemalistlerin nifak ve oyunları, çoğu kez cemaatlerimizi büyük hüsran ve hayal kırıklıklarına uğratıyor.

Asr-ı Saadetteki uygulamalarda bilhassa Hz. Ömer döneminde sistemleşen ve kurumlaşan devletin, şahsın bütün ihtiyacını imkânlar nisbetinde ve adaletli olarak  giderdiğini biliyoruz. Avrupa sosyal devlet düşüncesinin babası sayılan Prens Bismark’ın Peygamberimize (asm) ve kitabımıza yaptığı atıf da, Batı Felsefesinin güzelliklerinden olan “adalete dayalı sosyal devlet” düşüncesinin de Asr-ı Saadet uygulamasına dayandığını bize gösteriyor. 

“Hz. Ömer (ra) dönemindeki devleti” hayal edenler Kemalizme ve Kemalist ihtilâllerin oluşturdukları anayasaya tek itirazda bulunmadan Ömer’e özenmenin pratikteki yanlışını bilemeyebilirler.

Bu düşünceye cemaatleri sürükleyen birkaç husus  var. Evvelâ, dine hizmet ile aslı siyaset olan devlete hizmet karıştırılıyor. 

Sonra, cemaatlerin hizmetinde gayenin iman, salih amel, güzel ahlâk, toplum barışı ve cehaletle savaş olduğunu bir tarafa bırakıp, insanların daha çok önem verdikleri dünyevî şeylere yöneliyor cemaatler. Bu maksatlara çalışmak ve müracaat edenlerin isteklerine cevap verebilmek için de maddî imkânlar uğruna hem siyasetçiye, hem tüccara ve hem de kötü niyetli harici cereyanlara el açmak durumunda kalıyorlar. Aslî vazifesinin dışına çıkmış cemaatlere gelen tenkitlerden dinin de zarar gördüğünü hiç kimse inkâr edemez.

Kapısını dünya siyasetine ve menfaatine açan yaklaşımlar ümmete zarar verir. Farkına varılmadan; siyasî tarafgirlikler, ticarî menfaatler ve efkâr-ı ammede temsil için oluşan rekabetler, ahir zamandaki  dinsizlik ve nifak cereyanlarının istifade edebileceği sıkıntılara yol açabilir.

Vazifeleri dehşetli global dinsizliğin neslimizi tehdit ettiği şu zamanda yalnızca imana ve ahlâka çalışmaları gereken cemaat mensuplarının başka alanlara yönelmeleri, elbette Kur’ân cephesini zaafa uğratır. Bediüzzaman Hz.lerinin kapısını dünyevî maksatlar için gelenlere tamamen kapattığına dair onlarca anekdot vardır eserlerinde. Hatta dehşetli yılanların zehirlerine karşı panzehir hazırlamakta iken; birisinin, kendisinden rahatsız edici sineklere karşı yardım dilemesine benzetir bu talepleri… Yine cemaatlerimizin mutlaka tatbik etmeleri gereken “İstiğna” prensibini de tekrar hatırlatmış olalım. İstiğnaya riayetin cemaat mensuplarını yükselteceğini, izzetli kılacağını ve iftiralardan  kurtaracağını da tecrübelerle yaşamışız.

Okunma Sayısı: 2251
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdurrahman KOÇAK

    22.12.2019 00:56:05

    Tüm Sivil Toplum Kuruluşları "istiğna " düsturunu ana çalışma prensibi yaptıkları zaman daha faydalı olacaklardır.

  • Mürsel

    20.12.2019 22:07:28

    Nur cemaati/ Yeni Asya kolu; kamu/ Allah hukukunu(İ.İ'caz) dava edinen, sivil toplumcu aktivist bir yapıya yükselmeli. Böylece topluma aktif katkısı olan, başarı gösteren, her hükümette etkin,kendini ispatlamış, halkla bütünleşmiş, uzmanlığı olan bir konuma gelmeli. Bu seviyeye gelince; iman İslam nur diyebilir, sözü ve samimiyeti ispatlanır.Üstad o günkü şartlarda bunu yaptı ve aksiyoer bir aktivist olduğunu ispatladı. Çoktan iflas eden siyasi merkezli etki üretme yerine, fert ve cemiyet merkezli bir hizmete evrilmeli.Kamu/ sivil alanıda muazzam bir boşluk ve hizmet bizi bekliyor.Ama özgün ve özerkliğimizi korumak şartıyla.

  • Zeliha

    20.12.2019 14:52:32

    Allah razı olsun, hatta üstadın bir araba meselesi var. Uzak yerlerdeki talebeleri ziyaret edip hizmetlerinde yardım etmek için 5 tane talebesinin aldığı arabayı kabul etmeyip geri yollaması da çok ilginç gelmiştir her zaman. Zaruret var diye dine zarar veren hocaları ve siyasileri ilzam etmesi, yüksek hakikatlerin dünyanın hiç bir menfaatine tenezzül etmemesini göstermesi ve muterizlerinde takdirini kazanması da çok düşündürücü değil mi?

  • Nur

    20.12.2019 12:45:25

    Dini cemaatlerin doğru çalışabilmeleri için, tarafgirlik ve duygusallıktan kurtulmak icap ediyor. Bilim ve akıl dönemini müslümanlarda başlatmak cemaatlerimizin ilk işi olsun derim. Yazarımızı tebrik ediyorum.

  • Ali

    20.12.2019 02:07:55

    Şükrü Bulut hocamız bildiğimiz herzamanki engin birikim ve müktesebâtıyla"DİNI CEMAATLAR VE SOSYAL HIZMETLER"konusunu çok dikkatle analiz etmiş yazısında.Asrı sââdette yaşamış HZ.Ömer efendimizi kendisiyle muâsır sayılabilecegimiz Prens Bismark gibi inşallah hidâyete ermiş bir şahsiyetle birlikte zikretmiş olmasını ben batı âleminin istikbaldeki erişecegi duruşu noktâi nazârı itibâriyle enteresan buluyorum.Yüreginize sağlık hocam;gayretlerinizin devamını diliyorum.

  • Ahmet Said

    20.12.2019 01:40:07

    Bu yazı bende yeni bir çağrışım yaptı. Dini cemaatlerin vazife tanımları ile sosyal devletin tanımı yeniden ele alınmalı,düşünüyorum. Önce kavram kargaşasına son vermemiz gerekir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı