"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dinî cemaatler ve tarikatlarla uğraşanlar kaybettiler

Şükrü BULUT
30 Ağustos 2019, Cuma
Politikacıların siyasî beyanatlarından çokça; dinî cemaatlerin ülkemizin bir realitesi olduğunu duymuşuzdur.

Onlarla mücadele edenlerin, akıbette kaybettiklerini de görerek geliyoruz. İnsanın fıtrî ihtiyacı olan “İNANCI” temsil edenlerle kavgalı olanların hemen hepsi tarih boyunca, ya mağlûp olmuşlar veya zulme karışarak bu dünyayı terk etmişler… Hitler’den, Stalin’e, Mao’dan M. Kemal’e kadar… Hürriyet ve demokrasi asrında, bu realitenin çizgileri daha kalın ve daha canlıdır…

Avrupa’da ve Amerika’da dinî cemaat yok mu? İstemediğiniz kadar… Fakat oralarda; demokrasi çerçevesinde her şeyin tanımı yapılmış, yerleri, mahiyetleri ve sınırları belirlenmiştir. Şimdilik az-çok herkes halinden memnun görünüyor. Bizde demokrasi olmadığından; kimlik, tanım, konum ve alan kargaşası zaman zaman kaosa sebep oluyor. Bunun en kolayı veya radikali de, devlet ile cemaatlerin sürtüşmesi… Devletin müstebit Kemalizm’den kalma refleksiyle cemaatleri ya inkâra gitmesi veya federasyonlar halinde yönetmeye kalkışması… Bunun bir başka örneği dünyamızda yoktur. İstibdat ile idare edilen ülkelerde “bağımsız dinî cemaat” mefhumu olmaz. Az-çok demokrasilerin düşe kalka yürüdükleri coğrafyalarda da, bu meseleler kalıcı kanunlarla çerçeve altına alınmıştır.

Türkiye’de dinî cemaatleri, iktidarları ve tarikatları tenkit eden çevrelerin cehaletle öz hallerine bakmadıklarını düşünüyorum. Zira meselenin çözümünü hâlâ Kemalizm’de arayanların, medeniyetimizden ne kadar yararlandıklarını da merak etmiyor musunuz? Binlerce defa demişiz. AKP’nin alternatifi M. Kemal değil, demokrasidir. AKP’yi istemeyenler, düne kadar babalarımızın analarından emdikleri sütü burunlarından getirmiş Kemalizm’i referans gösterirlerse, elbette maskara olurlar. Tarikat ve dinî cemaatleri konuşanların önce dünyayı bilmeleri gerekiyor ve sonra da azıcık tarihi karıştırmaları… Yasaklamanın çare olmadığını orada görecekler. Hallac-ı Mansur’u, Seyyid Nesimî’yi ve Pir Sultan’ı  öldürenler meseleyi hallettiler mi? Evet, gülüyoruz bu hallere… Yeniçeri’yi ıslah edemeyen Sultan Mahmut da çareyi Bektaşi Tekyelerini kapatmada aradı. Hiç kimse iyi oldu diyemiyor, bu gün… Toplumun sosyal gerçeklerini inkâr etmek, yaşayan hakikatlere göz yummak ve hatta onları yok etmek için kanun çıkarmak… Türkiye tam doksan beş senedir ”kanunen yasak” bir hakikati gün ortasında yaşıyor. Devrim Kanunlarıyla M. Kemal Tekyeler ve Zaviyeleri yasakladığı halde, elde etmek istediği şeyhler için özel tekyeler açtırıyordu. Bu ikilemi gören bir çok tarikat, Şark’ın ücra köşelerine çekilerek geleneklerini orada devam ettirmişlerdi. Dinî cemaat düşmanlığının bir istibdat hastalığı olduğunu biliyoruz. Stalin, İkinci Dünya Savaşı’nın en tehlikeli günlerinde Rus Yahudilerinden istifade için “Antifaşist Yahudiler Komitesini” kurdurmuştu. Fakat bu muhabbet, ancak 1948’e kadar devam etmişti. Düşmanlık soykırımına varacak kadar ileriye gitmişti, 1953’e kadar… Yahudilik dinî realite idi, Rusya için… Troçki, Lenin ve Stalin Rusya’sı tam doksan bin Hıristiyan din adamını öldürdü de ne oldu… Vladimir Putin’in en yakın dostlarından ve danışmanlarından olan Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Kiril’in bu günkü konumu, yasakçı sosyalistlere en güzel cevap değil mi? Ya Mao’nun Budistleri toptan imhası… Gel gör ki; Şi Cinping’in ülkesine Budizm geri dönüyor… Neoconlar istemese de…

Evet, tarikat, dinî cemaatler veya sivil-toplum hareketleri demokrasiye yanaşan dünyamızın gerçekleridir. Lora Bush’un Kandahar’da burkayı yasaklamaya kalkışmasına bütün dünya gülmüş ve Bush’lar maskara olmuşlardı. Tarikat veya dinî cemaat ile mücadele de böyledir, dünyamızda… Asya’da Ceştî’leri, Orta Asya ve Ön Asya’da Nakşileri veya Afrika’da Şazelileri o toplumlarda yasaklamanın imkânsızlığını bilenler, Türkiye için de aynı realiteyi düşünmek zorundadırlar. 

Tarikat ve tasavvuf düşmanlığının, meşrûtiyetin hürriyetinden yararlanan Abdullah Cevdet ile gündeme taşındığını biliyoruz. Savaş bitip; dinî çevre, cemaat ve tarikatların yardımına kendilerince ihtiyaç duyulmadığı 1925’e kadar sabredilmiş, sonra da gereken yapılmış. Bazı Kemalistler burada Şeyh Said-i Pirani ile Dersim’li Seyyid Rıza’nın vatana ihanetinden bahs edecekler. Fakat bu olayların serbest bir ortamda görgü şahitleri ve mütehassıslarınca tartışılmasına da müsaade etmediler ve etmiyorlar. Maalesef tarihimiz bir çok çirkin tiyatro sahnesiyle dolu… Menemen, Dersim, Sason, Ziylan ve Piran gibi…

Bir asra yakındır yasaklar içinde ve yarı gizli bir tarzda geleneklerini devam ettirmek isteyen tarikatlar veya dinî cemaatlerin düzgün çalıştıklarını ve sosyal hayata mükemmelce entegre olduklarını iddia edenin de olmadığını düşünüyoruz. Devletin, vücutlarını kabul etmediği unsurların bu kadar da yaşamaları güzel değil mi… Onların şeffaf, cemiyetin dinî ve ahlâkî hayatına faydalı olmalarını isteyenler, evvelâ söz konusu yasakları (şeklen) kaldırır ve millet nazarında onların tanımlarını yapar, sorumluluklarını belirtir.

Bolşeviklerin, Kemalistlerin, Masonların ve Kemalizm’in gazına gelen bazı Selefilerin tarikat düşmanlıklarını anlamak çok da zor değil. Fakat; Siyasal İslâmcıların iktidarda oldukları bir zamanda, ülkenin din ve ahlâkını inşa ile vazifeli, vergilerimizle yaşayan Diyanetimizin durup dururken münafıkların hoşuna gidecek tarzda “tarikat düşmanlığına” kapı açacak yalan-yanlış raporlar hazırlatmasını kabullenmek, izzetimize fevkalâde ağır geliyor. Gerçi, On İki Eylül’cü Kemalist kadrolar nezdinde AKP için fetva koparmış, Cuntacıların gözde şahsiyetlerinin hâlâ Diyanet İşleri Başkanlığımız da etkin rollerde olduğunu kabul ettiğimizde, bu raporun mahiyetini de az-çok kavrayabiliriz, düşüncesindeyim…

Tarikat ve dinî cemaatlerin içinde bulundukları problemli halleri de biliyoruz. Dünyanın genel gidişatıyla mütenasipçe buradaki meselelerin nasıl halledileceğini de, inşallah bir başka yazıya bırakacağız.

Okunma Sayısı: 4251
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Nur

    2.9.2019 23:33:06

    Uzun zamandır okuduğum en güzel ve hayatımda okuduğum en tam zamanında gelmiş yazı. Hem size ve emeğinize teşekkür ediyor, hem de Rabbime güncel olayları böyle açıkça gören ve gösteren bir gazeteyi takip ettiğim için şükrediyorum. Bu yazıyı yaymaliyiz. Bunu herkes okumalı ve akıllarındaki şüphelerin sonucu bir türlü oturmayan taşların nasıl oturduğunu görmeli.

  • Zübeyir

    2.9.2019 12:08:51

    Yazıdaki hakikatlere katılmakla beraber en güzel vurgulardan birinin 'kemalizmin haklı çıkarılması' mevzusu olduğunu düşünüyorum. Ülkenin karışıklık ve dini/dünyevi sükutunun madeni olan bir düşünce akımı, şu an dindar neslin de beğenisini celp etmiş bir kurtarıcı rolüne bürünmüş. Bu mesele halledilmedikçe, dost-düşman tefrik edilmedikçe buna benzer bir çok meselede çözüme kavuşamayacağız. Yazıyı bu cihetle de tebrik ediyorum.

  • Ali

    1.9.2019 20:30:42

    Herşeyden önce, yazının, konunun hakkı verilerek kaleme alındığı dikkat sahibi her okuyan tarafından teslim edilecektir.Şöyleki; 1)Dini cemaatlerin ülkemizin bir gerçeği olduğu konusu makalenin başında haklı bir tesbit olarak belirtilmiştir ki,bunun böyle olduğu tartışmaya mahal bırakmayacak bir vakıadır. 2)Gene haklı bir tesbit olarak dini cemaatlarla mücadele edenlerin bunu katiyyen başaramadıkları da makalede gerçeklere dikkat çekilerek,bununla ilgili örnekler dünyaca maruf isimler zikredilerek beyan edilmiş.

  • Hakan

    1.9.2019 12:56:01

    Demokrasi ve tarikat meselesi çok ilginç... Yani mürit ile mürşit nerede buluşacaklar... Geçmişi boş ver, olanlar oldu. Nasıl çözeceğiz, ona bakalım. Önemli ve araştırması gerekenlerin sustuğu bir mevzu.

  • Furkan

    1.9.2019 00:02:51

    Sizden uzun zamandır beklediğimiz bir yorumdu. Teşekkürler..Desenlerin farkliliğındaki güzellikleri görmeyenler komşuyu akrabayı ahbabı birbirine düşman etmeye azimliler. Demokrasi ve hürriyetin oksijenli iklimlerine ulaşmak biraz da toplumun münevverlerinin dirayetine bağlı. Her daim varolun

  • İ Seyda

    31.8.2019 12:13:05

    İktidar, İslami STK’ları nasıl etkiledi? Bu konudaki bilimsel araştırmanın vardığı sonuç: “İslami sivil aktörler geleneksel devlet karşıtı söylemlerinden ve yapılarından arınarak, devletle ilişki ve iş birliği içindeki kuruluşlara dönüşmektedirler.” https://t.co/gpijiPnIBO

  • İ Seyda

    31.8.2019 10:23:14

    STK'nın dünya literatüründeki adı NGO, "Non-governmental Organisation" yani hükümet dışı kuruluş. Bağımsız ve denetçidir. GONGO ise "Government Organized Non-governmental Organisation" Hükümet destekli hükümet dışı kuruluş. Cemaatler, tarikatlar, Vakıf ve dernekler karar vermeli STK mı olacaklar GONGO mu?

  • Nadir Ozpamukcu

    30.8.2019 21:34:18

    Yaziyi okuduktan sonra akla su fikir geldi.Diyanet isleri dairesi ozerk bir yapiya kavusturulsun.Cemaat ve tarikatlerin faaliyetlerini,yapacaklari tanim cercevesinde takip etsin.Ortaya cikan sonucu da kamuoyuyla paylassin.Kavram kargasalari bitsin,herkes rahat etsin.

  • Demokrat Avrupa

    30.8.2019 18:40:07

    AKP 28 Subat ürünü olmakla beraber demokrasi düsmanliginda „Kemalistlerle“ bulusuyor, dolayisi ile Kemalizm‘in ömrünü uzatiyor...

  • Abdulkadir Turan

    30.8.2019 17:32:48

    Selamun aleyküm Şükrü ağabeyim.Bu denli ciddi bi konuyu okumamak,istifade etmemek olmazdı.Geçmişten bugüne kadar yaşanan milyonlarca katliamlar,sıkıntılar,sorunlar ve olaylardan ders çıkarmalı insanoğlu.İstibdat her hal ve şartta rolünü icra ediyor.Baskı,zulüm ve zorbalık artık fazlasıyla normal hale geldi.Bu tür kötülüklerin başrol oyuncuları oynadıkları rolün hakkını maalesef ki fazlasıyla veriyorlar.Stalin,Lenin,Hitler,Mussolini gibi şeddatlar,Tarih sayfalarına karar birer leke olarak yazıldılar.Fakat daha kötü olan ise,bu tür zalim şahısları,bazı aklı başında insanlar savunabiliyor,yaptıklarına gıpta nazarıyla bakabiliyor.Böyle insanları(insan görünümlü canavarları) esefle kınamaktan,onlara binler veyl olsun demekten başka yol görünmüyor.Ama şunu unutuyorlar;Zalimin zulmü varsa,mazlumun Allah'ı var,şükürler olsun.Zalimler için yaşasın Cehennem diye haykıran bi Üstadın talebesi olabilmeyi Rabbim bizlere nasip eylesin.Allah sizden de ebeden razı olsun.

  • Davut

    30.8.2019 12:37:07

    Komünistlerle ahmak selefilerin işbirliği halinde dini cemaatlere ve tarikatlara saldırdıkları bir zamanda şu makale, Müslümanların izzetini kurtarıyor ve yüreğimize ferahlık getiriyor. Hem gazete yazarlarımızı ve hem de Şükrü Bulutu tebrik ediyorum.

  • Zeliha

    30.8.2019 12:17:54

    Din dusmanlari ve bundan nemalanan kendini dini oluşum gibi lanse eden cahiller bile cemaatlerin faaliyetlerinden ne kadar istifade ettiklerini iyice anladılar,ama vazifeleri gereği mesleklerini terk edemiyorlar,ama konuların zamanla çözülmesi ve açıklık kazanması ile kimbilir kimler cemaatlere dahil oluyordur, çalışmaya devam diyoruz

  • Hüseyin kıymık

    30.8.2019 09:59:34

    Amenna.. İnşaallah.. Yine kaybedecekler.. Hürriyetten hoşlanmaya demokrasi düşmanların ortak özelliği STK lara ve onların en başında gelen dini cemaat ve tarikatlara düşman olmaktır.. Tüm ihtilallerin akibinde yaptıkları ilk icraatları bunların (STK) kapılarına kocaman bir kilit asmak değil mi?

  • Ahmet said

    30.8.2019 07:09:50

    Sosyal hayatımızın gerçeklerini derli topluca tahlil eden makalenizden ötürü teşekkürler.

  • Yunusi

    30.8.2019 00:53:30

    Ağabey maşallah onikiden. Reçete..

  • Sultan selim

    30.8.2019 00:30:11

    Sayın yazar sanırım şu konuyu atlamış. İki taraf da kazan kazan kafa yapısında olduğu için, al gülüm ver gülüm oynandı. Şans oyunu gibi bir de üstüne kazı kazan açgözlülüğü girince toplum bu hale geldi. Sadece kazanma endeksli dünya görüşü faizcilerde vardır. Selam ve dualarla

  • Oğuz Yiğiter

    30.8.2019 00:13:52

    Safi zihinlerdeki gubarı ve fikir dünyasındaki ufûneti dağıtmak için, mübrem bir ihtiyaçtı. Devamını bekliyorum. Tebrikler ve dualar...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı