Papa’nın Abudabi ziyaretinin Türkiye medyasındaki yansımaları sizi de hüzünlendirdi mi? Yalnız bakışlarıyla değil, düşünceleriyle de yüz küsur sene önceye takılı kalmış genç yazarların şaşkınlıklarına şaşırmamak elde değil.
Bazıları neden BAE’ye gitmiş? diyorlar. Vehimlerini aşırı derecede işleterek, gerçek hayatla ve dünya siyasetiyle hiç alâkası olmayan şeyler yazıyorlar: Türkiye’ye karşı Arap, İsrail ve Amerika işbirliği yapılıyormuş. Abu Dabi tercihine en güzel cevabı aslında İbrahim Kalın verebilir. Dünya çatışmalarının % 60’ı İslâm ülkelerinde cereyan ediyormuş. Sebebini sormayacağım, zira tartışma çıkar. Yani Papa Ortadoğu’yu veya İslâm coğrafyası’nı ziyaret etmek istiyor, fakat problemsiz bir BAŞŞEHİR bulamıyormuş. Jakartadan, Kualalumpur’a, Karaşi’den Tahrana, Bağdat’a, Şam-ı Şerif’e Riyad ve Ankara’ya şöyle bir bakalım. Mevcut hükümetin de yanlış politikalarıyla misafir kabul edebileceğimiz bir yer bıraktık mı?
Francesco açıkça söylüyor, Dünya barışının merkezi Ortadoğu olacaktır. Bediüzzaman’ın bundan altmış küsur sene önce, dönemin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı’na gönderdiği ve muhtevasında dünya barışını anlattığı mektubunda tesbit ettiği hakikati Papa, bugün Abu Dabi’de açıklıyor. Lübnan’ı dahil etmezseniz Ceziretülarap’ı bir Papa ilk defa ziyaret etmiş. 48 saatlik ziyaretine neleri sıkıştırdığını da araştırmamış gazetecilerimiz. Bu coğrafyadaki bütün semavî din temsilcileriyle bir araya gelmiş. Yecüc ve Mecüc ile mücadele çerçevesinde, Ezher’in temsilcisi Ahmet el Tayyip ile bir yazılı anlaşma imzalamışlar. Çoğu uzak doğudan 120.000 Hıristiyanla da stadyumda duâ etmiş.
Siyasî tarafgirlik dehşetli bir hastalıktır. Taraf olduğumuz politikacıyla aynı görüşte olmayan karşı politikacıların canları Cehenneme anlayışı! ne kadar vahşiyane bir görüş değil mi? Halkları, coğrafyaları ve kültürleri, sevmediğimiz şahıslarla aynîleştirmek ne kadar büyük bir zulüm. Türkiye gibi İslam Âleminin pişdarlığını yapan bir ülkenin, bugün Körfez’deki devletçikler ile söz düellosuna girmesi hepimizin ağırına gider değil mi? Yani 5 milyara yakın bir topluluğun temsilcisi hakkında Veliaht Muhammed bin Zayet veya babası halife bin Zayet’ten dolayı ileri geri konuşmak Müslüman Türk medyasına yakışır mı? Sosyalist veya komünistler yazsalar, azıcık anlarız.
Franciscus neler söylüyor?
Çok ilginçtir ki, ziyaretin esas noktalarını teğet geçen basınımız, Papa’nın konuşmasından da bahsetmiyor. Bu çölün ortasına kadar gelen ve bir çok meselede kader birliği yaptığımız Hıristiyanlık Âleminin ruhanî liderinin burada neler konuştuklarını hiç merak etmez misiniz?
Allah’ın bütün insanları kendisine kul ve birbirine kardeş yarattığını söyleyen Papa, mânâ olarak Kur’ân’daki bir çok âyete atıflarda bulunuyor. İnsanların yaratıcı önündeki eşitlikleri, bir insanın hakkının kutsal olduğunu ve topluma feda edilemeyeceğini anlatırken, semavî dinlerin kendilerini sıkıştıran vazifelerden kaçamayacaklarını ve mecburen halklar ve kültürler arasında köprüler inşa etmemizin gerekliliği üzerinde duruyor. Barış temasını konuşmasının merkezine alan Papa, ilim ve adalet olmadan dünya barışının sağlanamayacağını müteaddit defalar vurguluyor. Gençlere yönelik mesajları da dikkati çekiyor, Papa’nın… Sosyal medyanın zararları, tembellik ve mesleksizlik ve onları çepeçevreleyen materyalizmin üzerlerine boca ettiği nefret duygusu ve bunu yaparken de yalan haberler… Barış güvercini ağzındaki zeytin dalını elbette Ortadoğu’dan almıştı. Bu güvercinin bir kanadı ilim ve diğeri ise adalet. Zulüm ve adaletsizliğin kanser gibi barışı bitirdiğine dikkati çeken Papa, sözü zalimlerin harap ettiği Libya’ya, Suriye, Irak ve Yemen’e getiriyor. Bu coğrafyayı dünya kamuoyuna mazlûm olarak takdim ediyor Franciscus...
Yalnızca kendi dindaşını kollayan adaleti örtülü zulüm olarak tanıtan Papa, materyalizmin dinsizlik yolunda gençlere karşı teknolojiyi kullandığını da haber veriyor.
İslâm Coğrafyası’nın bir kısım temsilcileriyle Birleşik Arap Emirlikleri’nde görüşen Françesko’nun ilginç iki cümlesiyle konuyu kapatalım: Ya geleceği birlikte inşa edeceğiz veya bizim için gelecek yoktur.
Diğer bir cümle: Dünya barışının merkezi Orta Doğu’dur, barış buradan başlayacaktır. Ve son cümle:
Dininin ve insanlığın gereğini yapmayan münafıklara kilisenin ihtiyacı yoktur.