"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sosyal hizmet kaygısı, dinî cemaatleri aslî vazifesinden uzaklaştırdı...

Şükrü BULUT
30 Aralık 2019, Pazartesi 00:03
Türkiye’mizde, dinî hayatın çok gerilediğini ortaya koyan istatistiklerin gazetelerde yayınladığı bir dönemde, şu yazının, inşallah yanlış anlaşılmayacağını umuyorum.

Uyuşturucunun orta dereceli okullara ve sigaranın ilk mektebe girdiği iddia edilen şu zamanda, Millî Eğitimimizin hal-i pürmelâlini tasvire gerek yok, zira maarif vekilinin itirafları ortada. Artık, gençlerimizde yüzde beş yüze yükselen suç oranları, cinayete kurban giden genç kızlarımız ve hanımlarımız, yüz adet evlilikten yetmişinin mahkemeye koşuşturduğu şu  toplumda, yetkililerin ellerini böğrüne koyup kara kara düşündükleri bir zamanda hatırımıza gelen ilk çarenin din olduğunu, Doğulusu ve Batılısı ile itiraf ediyoruz. Yani, ümitleri yavaş yavaş tükenen şu musîbetzede halkımız İslâmiyet’e müracaat ederken, elbette ilk kapıları “Dinî Cemaatlerimiz” olacaktır. Zira tehlikeye düşmüş insanlarımıza itikadî takviyeyi, sonra da amel-i salih ve güzel ahlâkı halka ulaştıracak ilk merci dinî cemaatler olmuştur tarih boyunca… 

İçinde yaşadığımız şartların ağırlığını, yalnızca ahir zamana bağlayabilir miyiz? Global düzeyde komünizm ve masonluğun ve Türkiye bağlamında Kemalizm’in getirdiği felâketleri göz ardı edemeyiz. Fakat burada, bizi özellikle alâkadar eden husus; vazifelerinin tanımını yapamamış, sınırlarını çizememiş, stratejilerini belirleyememiş, görevlerine göre kendilerini teçhiz edememiş ve bulunmaları gereken yerlerde bulunamadıklarından misyonlarını bihakkın icra edemeyen DİNÎ CEMAATLERİMİZ, yani bizler olduğumuzdan; daha çok iç murakabelerle ve doğru tanımlarla belli bir çerçevede kalmak istiyoruz. Kur’ân ve sünnet adesesinden dünyanın ahvalini analize çalışan dinî cemaatler, ister istemez yukarıda öncelliklerini belirlediğimiz problemlerle karşılacaklardır. İmanını, insan ivedini değerlerini,  ahlâkını, iç huzur ve barışlarını kaybetmiş insanların problemlerini  çözmeden; devletin aslî görevi olan insanların iaşesi, ibatesi, sağlık ve eğitimleriyle (örgün eğitimi kastediyoruz) ilgilenmenin hiçbir problemimizi çözemediğini zaman içinde görmüş olduk. Global dinsizlerle yerli münafıkların tasallutu altında ve elimizdeki kıt kanat imkânları da yanlış yerlerde sarf ettiğimiz için; kader dinî cemaatleri İslâm coğrafyasının dört bir yanında  ve  amansızca hırpalayarak imtihan ediyor. Dahildeki dinî cemaatlerimizden ziyade, şu feci imtihanın örneklemesinde, İslâm coğrafyasındaki cemaatleri nazara alacağız… Şehit olanlar oldu, yurtlarını terk edenler acıklı ve iç kanatıcı bir gurbete düştüler. İleri saflarda mücadele edenlerin bazıları ipe, bazıları da zindana gittiler. İşte İhvan, işte Cemaat-i İslâmî ve işte Pakistan’ın fedakâr insanları veya Suudlar ile Körfez’in desteklediği selefî mücahitler… İnsanlığın imanını kurtarma yolunda global anlamda kurulmuş ümmetin nokta-i istinadı müesseselerimiz olmadığı gibi, Sünnet-i  Seniyye ile güzel ahlâkı ihya cihetinde de müşahhas projelerimiz  de olmadı. Müslümanların kardeşliğini pekiştirecek, zaafa uğramış muhabbetini ziyadeleştirecek yazılı-sözlü programlar, yayınlar veya kongreler… Müslümanların himmetlerini şûristanlara, çöllere ve neticesiz yollara harcayan Dinî Cemaatlerimiz (maalesef ekseriyeti);   müntesiplerinin kendilerini  enfüsî ve  afakî manada  sorgulayacak bütün kapıları da kapatmışlar. 

Kapı kapı veya cami cami toplanırken himmetler, her Müslümanın bu manevî şirkete ortak  olduğu ve istenildiği zaman sorgulanabilecekleri de hesaplanmamış.

Üniversite ve orta öğrenim gençliğine musallat olmuş imansızlığa sebep “şüpheye” karşı; İmam Hatiplerimizde, İlahiyatlarımızda, medreselerimizde ve tekyelerimizde  olması gereken hayatî projelerin varlığı söz konusu edilmemiş. Neoliberalizmin dinsizlik ve sefahat ortaklı dev projeleriyle inim inim inleyen Müslüman kadının imanını, iffetini ve hürriyetini koruyacak kaç enstitüden veya çalışmalarından bahis edebiliyoruz ki? Hangi medya grubu, hangi büyük gazeteler, dergiler ve yayın evleri?  

Kaç dinî cemaatin, gençliği sefahatten kurtarma amaçlı “rehabilite merkezi” var, hiç merak ettiniz mi? Ya cehaletin köklerimizi kurutmaya yöneldiği şu mevsimde, gençliğimize ve çocuklarımıza “asrın idrak ve ihtiyacına muvafık” ilim merkezleriyle alâkalı hangi devasa çalışma ve projeleri anlatabiliriz ki? Bütün bu işleri yapabilecek dinî cemaatlerimizin himmetlerini nerelere harcadıklarını biliyor musunuz? En iyisi öyle bir döküme gitmeyeyim. Zira yoldaşlarımız darılabilirler. Sosyal devletin vazife ve salâhiyetlerine tecavüz ettiklerini de bilemiyorlar. Duâ ve iltifat bekledikleri lokal ve global idarecilerden ihtar ve tekdir aldıklarında ise, ümitsizliğe düşüp bizim (ümmetin) ümitlerimizi de üşütüyorlar.  

Bazı okuyucularımız, şu ifadelerime tarihten örnekler getirerek itiraz etmeye çalışacaktır. İslâmiyetin toplumda esas olduğu ve her türlü devletin, dinin çizgisinde halkını idareye çalıştığı zamanlarda ortaya çıkmış hayır-hasenat kurumlarını ve formatlarını içinde yaşadığımız devirle mukayese etmek mümkün mü? 

Zamanların, mevsimlerin ve nesillerin karşılaştırılmaları, ancak gerçekleriyle olur. Şartları, mevsimleri,  ihtiyaçları, düşmanları ve kültürleriyle…

Okunma Sayısı: 2104
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ekrem

    31.12.2019 11:34:46

    Sosyal hizmeti insan için yapan dini cemaatlerin, önce gençliğin imanına çalışmaları gerekmez mi?

  • Ahmet Danışmaz

    30.12.2019 16:13:14

    Evet, bu tür özeleştirinin zamanı geçiyor bile. Bu konuya her kesimin katkıda bulunması faydalı olacaktır. Selamlarımla

  • İ.Seyda

    30.12.2019 15:41:14

    Sosyal hizmet kaygısı, dinî cemaatleri aslî vazifesinden uzaklaştırdı... Hem de fazlasıyla... Bir arkadaşımla din, siyaset, güç, iktidar gibi kavramlar üzerinde sohbet ediyorduk. Yakın bir arkadaşının O’na söylediği söz hepimizin yüreğini sızlatacak bir cinstendi: “Bak Arkadaşım! içten derin bir inancı olan eğitimli bir insan olarak son yıllarda kendilerini Müslüman olarak tanımlayanların davranışları ve topluma verdikleri zarar sebebi ile dinden büyük ölçüde uzaklaştığımı üzüntü ile söylemek isterim.”

  • Mürsel

    30.12.2019 15:39:47

    Dinî Cemaatlerimiz (maalesef tamamı); müntesiplerinin kendilerini enfüsî ve afakî manada sorgulayacak bütün kapıları kapatmışlardır.

  • zeliha

    30.12.2019 11:04:51

    Allah razı olsun,herkes susar yeni asya susmaz,iç muhasebede de yine yeni asya konuşur.İnşaallah domino etkisi yapar az da olsa hafif hafif kıpırdanmaya başlanmış iç muhasebeleri hızlandırır cesarete getirir. Şurdan anlıyoruz ki cemaatlere olan güven kaybolmuş,ümitsizlik hat safhada aradığını bulamamış ehli iman farklı arayışlar içine girmiş. Nasrettin hoca içerde kaybettiği yüzüğü dışarda arayınca ki haline benziyor halleri.Uyarı nerden gelir onu bilemiyorum, belki de hür Avrupa bizim görüşümüzü açar.

  • H.huyut

    30.12.2019 08:44:12

    Elhamdülillah dersanelerimizin her biri bir rehabilite merkezidir.

  • Ali

    30.12.2019 03:19:53

    Bu makale, bütün bir İslam âlemi olarak çok önemli olan kanayan bir yaramızı farkedip ön alışı;ve İslam toplumu olârak mâalesef bizâtihi halen bütün şiddeti ile yaşadığımız helâket ve felaket devrindeki bir nevi İslami fetret'i farkedip içe, dışa dönük (haydi ağır olmasın,esâsen günah çikarma olarak vasıflandırılabilecek analizi,haydi biz beyanı diyelim)kritiği,öz eleştiriyi yapması bile övgüyü hak ediyor.Makalenin konusu çok hassas;zira bizâtihi muhterem yazar yazıya başlarken yanlış anlaşılmama kaygısını ifâde ederek konuya girmiş.Bu önemli tahlilin devamını dileyerek muhterem yazara acizane tebrik ve teşekkürlerimizi ifâde edelim.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı