"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İslâm’ın huzur veren hukuku

Süleyman KÖSMENE
27 Ekim 2021, Çarşamba
Bahri Emre: “Kur’ân’da dört hakikî bir mecazi ceza var deniliyor. Bunlar: Öldürmek (Bakara; 178), Hırsızlık (Maide; 38), Zina (Nur; 2) İftira (Nur; 4) ve Mecazi olan Kenz- servet edinmek (Tövbe; 34-35) Buna karşılık, namaz kılmamanın, oruç tutmamanın, başını örtmemenin, içki içmenin cezalarının Kur’ân’da olmamasının hikmeti nasıl açıklanıyor? “Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk ameli onun namazıdır.’’ hadisiyle, birlikte konuyu nasıl açıklayabiliriz?

İnsan Fıtratına Uygun

İslâmiyet bir hukuk sistemi ortaya koymuş ve bu sistemde hem şahane adaleti uygulamış, hem de toplum huzurunu sağlamıştır. Önyargısız ele alındığında, yeryüzünde şer’î hukuktan daha âdil bir hukuk sistemi olmadığı açıkça görülecektir. Ama maalesef şer’î hukuk üzerinde bir ön yargı duvarı oluşturulmuş ve şer’î hukuktan vazgeçilmiştir.   

Oysa Allah’ın (cc) âyetleri, Resulullah’ın (asm) hadisleri ve bu temelde âlimlerin içtihatlarına dayalı olarak, bin dört yüz yıldan beri geliştirilerek uygulanan şer’î hukukun insanın fıtrî gerçekliğine aykırı hüküm ihtiva etmesi mümkün değildir.   

Çünkü bu, insanı yaratan Allah’ın ortaya koyduğu hukuktur. Tek gözlü değildir. Hem ferdin hukukunu, hem toplumun hukukunu, hem devletin hukukunu gözetir. İnsanın hem dünyasını, hem ahretini mamur eder. Bir İslâm toplumunda bu hukuktan vazgeçmenin akıllıca izahı yoktur.  

Hukukun Güvencesi İman

Bahsettiğiniz cezalar amme hukukunu ihlâl edenlere uygulanan cezalardır. Adam öldürmek, hırsızlık yapmak, zina etmek, iftira atmak bunlardandır. Bu cezalar düzgünce uygulanırsa toplumda vukuat kalkar, toplum huzur ve refah toplumu olur.  

Hutbe-i Şamiye’de anlatılır ki, bir adam ehl-i hakikat bir zata misafir oluyor. Bakıyor ki paraları evin köşelerinde, kıymetli eşyalar evin dışında korumasız yerlerde duruyor.  

“Hırsızlıktan korkmuyor musunuz?” diyor. Hane sahibi: “Bizde hırsızlık olmaz!” diyor. Misafir: “Biz paramızı kasalara koyup kilitlediğimiz halde hırsızlık oluyor!” diyor.

Hane Sahibi: “Biz emr-i İlâhî namına ve adalet-i şer’iye hesabına hırsızın elini kesiyoruz.” diyor. Misafir hayretinden: “Öyle ise çoğunuzun bir eli olmamak lâzım gelir.” diyor. Hane sahibi: “Ben elli yaşıma girdim. Bütün ömrümde bir tek el kesildiğini gördüm.” diyor. Misafirin şaşkınlığı artıyor: “Memleketimizde her gün elli adamı hırsızlık ettikleri için hapse sokuyoruz. Sizin buradaki adaletinizin yüzde biri kadar tesiri olmuyor.” diyor.

Hane sahibi bu işin sırrını şöyle açıklıyor: “Bizde bir hırsız elini başkasının malına uzattığı dakikada hadd-i şer’î’nin icrasını tahattur eder, Arş-ı İlâhî’den nazil olan emir hatırına gelir. İmanın hassası ile, kalbin kulağı ile, kelâm-ı ezelî’den gelen ve hırsız elinin idamına hükmeden “Hırsız erkeğin ve hırsız kadının ellerini kesin.” 1 Âyetini hissedip işitir gibi, iman ve itikadı heyecana ve hissiyat-ı ulviyesi harekete gelir…” 2

İbadette İrşad

İçki içmek de -kamu hukukunu ihlâle götüren bir yanı olmakla beraber-, genellikle şahsî ve kul hakkının olmadığı bir suçtur. Cezasının sünnetle belirlenmesi, tövbeye kapı aralamak içindir. Çünkü Allah’ın rahmeti her zaman gazabından önce gelir. 

Oruç, namaz, kadının tesettürü gibi ameller ise ibadettirler. 

İbadetler kişinin hem dünyası, hem ahreti için önemli birer emir olmakla ve meselâ namaz mahşerde ilk hesaba çekilecek derecede önemli bir ibadet olmakla beraber, ibadetleri yapmaya ümmet sadece irşad edilmiştir. İmanın kavi olduğu zamanlarda ibadet ihmalkârlığı her ne kadar ta’zir cezasına konu edilmişse de, Kur’ân’da yer almayışından anlıyoruz ki, ibadet ihmalkârlığı şahsî suçlardandır. Kişi ile Rabbi arasındadır. Toplum hukukunu doğrudan ihlâl etmiyor. Ve kişi tövbe ederse affediliyor. 

Bilhassa iman zaafının bir facia olduğu zamanımızda cezaya değil, şiddetle irşada, teşvike ve tövbeye dâvete ihtiyacımız vardır. 

Ki, Risale-i Nur bu zamanda bu yolu ihtiyar etmiştir.   

Dipnotlar:

1- Maide Sûresi: 38. 

2- Eski Said Dönemi Eserleri, Hutbe-i Şamiye, s. 264.

Okunma Sayısı: 1810
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı