"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Karınca emirsiz, insan imamsız olmaz

Süleyman KÖSMENE
04 Mart 2021, Perşembe 00:01
Ergin Boz: “Efendimiz (asm) buyurdular: “Ümmetimden kıyamete kadar hak üzere sebat eden ve muhalefet edenlerin kendilerine zarar veremeyeceği bir grup daima var olacaktır.” 1 Bu hadiste gruptan kasıt nedir?”

Manevî Zincir

Cenab-ı Allah son Peygambere (asm) kadar her zaman diliminde her topluma peygamber göndermiştir. Peygambere ulaşmayan toplumlara ahrette ne hesap, ne azap söz konusu olmayacaktır. Çünkü “Biz Peygamber göndermedikçe azap edici değiliz.” 2 buyrulmuştur.  

Son Peygamberden (asm) sonra artık peygamberin gelmeyeceği, peygamberler yerine her asırda kendisine müceddit denilen âlimlerin tavzif edileceği, bu mücedditlerin yeni bir din getirmeyeceği, ancak her asrın bozuk anlayışına karşı İslâmiyet’i savunacağı, zihinlerde oluşan yeni sorulara cevap vereceği ve dini tecdit edeceği bildirilmiştir.     

Bu çerçevede, tek peygamberin hükmünün ve dininin hâkim olduğu bin dört yüz küsur yıldan beri asırların batıl efkârından İslâm ümmetini muhafaza eden imamlar ve mücedditler gelmiştir. Buna ihtiyaç da vardır. Çünkü karıncayı emirsiz, arıyı ya’supsuz bırakmayan 3 Cenab-ı Hak insanı nebisiz bırakmadığı gibi, eğer nebi gelmeyecekse insanı aynı İlâhî kural gereği imamsız da bırakmaz ve bırakmamıştır. 

Manevî Rehberler

Bu imam ve mücedditler elbette peygamber değildirler. Kendilerine vahiy gelmez. Yeni bir din inmez. Masumiyetleri yoktur. Onlar âlimdirler ve bulundukları asrı ilimle ve irfanla aydınlatırlar. İslâm’a aykırı bozgunculukları düzeltirler, İslâm ümmetini o asrın dalâletinden kurtarırlar. Bir Müslüman bu imamlara uymakla dinini daha güzelleştirmiş, asrının bid’at ve dine aykırı gidişatından inancını kurtarmış olur. 

Onları inkâr eden kişi dinden çıkmaz. Ancak çağının getirdiği münkerata ve bozuk fikirlere karşı savunmasız kalır, çoğu zaman istemese de bid’ate girer. Çünkü bozuk fikirler yeni fikir kisvesiyle gelir, kafa karıştırır ve Müslüman’ın ya ahlâkını, ya imanını, ya dine olan hürmetini, ya kulluğunu yaralar. 

Dolayısıyla böyle zamanlarda ümmete iman, ahlâk ve salih amel bakımından yol gösterecek manevî rehberler lâzımdır. Nitekim Peygamber Efendimiz (asm): “Ümmetimin uleması beni İsrail peygamberleri gibidir.” 4 buyurmakla bu şiddetli ihtiyacı ifade etmiş, böyle fesad-ı ümmet zamanlarında yol gösteren âlimlerin önemini bildirmiştir. 

Bu hadis ne âlimleri peygamber makamına çıkarıyor. Ne beni İsrail peygamberlerini küçümsüyor. Sadece fesad-ı ümmet zamanının dehşetini, bu zamanda görev yapan imamın ve âlimin manevî yükünü ifade ediyor. Keza, “Allah bu ümmete her yüz senenin başında dini tecdit eden bir âlim gönderir” 5 hadisi de bu ihtiyaca işaret etmektedir. Bediüzzaman Hazretleri de “her asır, kuvve-i maneviyenin takviyesine medar olacak ve yeisten kurtaracak mehdi manasına muhtaçtır” diyor. 6

Onlar Kurtuluşa Erenlerdir

“İçinizden hayra çağıran, iyilikleri emredip kötülüklerden meneden bir topluluk bulunsun. Onlar kurtuluşa erenlerdir.” 7 Âyeti de her zaman için böyle manevî rehberlere ve bu rehberlerin çağrısına uyan cemaatlere dikkat çekiyor. Bahsettiğiniz hadis, bu mananın ciddiyetini nazara veriyor.  

Kıyamete kadar böyle manevî rehberlerin, fesadın şiddeti nispetinde ümmeti ihya edeceklerini anlıyoruz. Onun nuranî cemaati de kıyamete kadar varlığını sürdürür. Ümmete rehber olmaya, fesadı yıkmaya, imanı ve ahlâkı takviye etmeye, bozuk felsefî görüşlere karşı İslâm’ın taptaze fikirlerini ve inanç sistemini ispat etmeye devam ederler. Onlar metindirler, tahkiki iman sahibidirler. Fesad-ı ümmete karşı manevî manada cihad ederler. Kendileri fesattan ve muhalefetten etkilenmezler. 

Bu aynı zamanda bu dinin son din oluşunun ve “O’nu biz indirdik ve Biz koruyacağız” 8 hükmünün de bir tezahürüdür. 

DUÂ

Allah’ım! Hakkı hak göster ve hakka uymayı zorlaştırma! Batılı batıl göster ve batıldan kaçınmayı kolay kıl! Âmin.

Dipnotlar:

1- Müslim, İmâre, 53, (1920). 2- İsra Sûresi: 15. 3- Sözler, s. 785. 4- Razi, Tefsir, VIII/302; Neysaburi, Tefsir: I/264; Keşfu’l-Hafa: II/64. 5- Hakim, Müstedrek, 4/522. 6- Sözler, s. 382. 7- Âl-i İmran Sûresi: 104. 8- Hicr Sûresi: 9.

Okunma Sayısı: 3504
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı