Yazarlık Bu Kadar Ucuz mu?
Hadiseleri Said Nursî, Risale-i Nur, Yeni Asya veya diğer Nurcu gruplar ekseninde yorumlamak isteyen kimi yazarların, bu işi bilgi ve belge eksikliği ile yapıyor olması, hiç şüphesiz bu camiada cevap hakkı doğuruyor. Çünkü cevap verilmediği zaman, haksız ithamların, yalan dolan bilgilerin tedavüle girmesi, söz konusu camianın hukukuna tecavüz olacağı gibi, kamuoyuna da bir yarar sağlamayacaktır.
Selçuk Düzgün, kendi köşesinde düzgün olmayan bir yazı kaleme almış. 1 “Yeni Asya ve Nurcu gerçeği” başlıklı yazısında, gazetemiz karikatüristi İbrahim Özdabak’ın sekiz sene önce çizdiği ve savcıların incelemesinden geçtiği hâlde suç unsuru bulunmayan karikatüründen hareketle, Said Nursî’ye ve Yeni Asya grubuna vermiş veriştirmiş.
Söz konusu karikatürü tarafgir gözüyle okumaya çalıştığı anlaşılıyor. Ama berbat bir okuma yaptığı da açık! Karikatürde Erdoğan’ın, “alacaksanız beni alın” ifadesi yer alıyor. Türkiye, başbakanını askerlerin aldığı sahnelerin yabancısı değildir. Karikatür, seçilmiş başbakana karşı askerlerin reflekslerini tenkit ediyor. Ve Türkiye demokrasisinin kırılgan yapısını eleştiriyor.
Yazar karikatürden Said Nursî’ye nasıl intikal ediverdi, şaşmamak elde değil. Ve nasıl bir iflâh olmaz önyargı ile o yazıyı yazdı, insan dehşet alıyor.
Yazarlık bu kadar ucuz mu?
O zaman eline kalem alan, kendisi hakkında da bir sürü uyduruk şeyleri yazıversin! Bu böyle oluyorsa…
Zırva Tevil Götürmez!
Yazar, bir ana damar saydığı Nurculuk ruhunu 31 Mart 1909’dan 15 Temmuz 2016’ya, bütün darbelerden sorumlu tutuvermiş!
Ufak at civcivler de yesin derler buna. Böyle yalanlara kargalar da güler!
Bravo doğrusu!
Tarihe ancak bu kadar başarılı bir yalan kayıt düşülebilir!
Üstadın 31 Mart’taki duruşu, Nur Talebelerinin ve Yeni Asya’nın 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 15-20 Temmuz karşısında, ağır bedelini de ödeyerek verdikleri mücadele ortadayken ve arşiv kayıtlarıyla ispatlıyken...
Böyle zırvalar kabul edilemez, tevil de edilemez!
Çamurunda İzin Var
Çamur at, izi kalsın mantığıyla yazılmış bir yazıdır. Ama bu yazı, sizin yalancılık belgeniz olacaktır.
Deveye sırtın neden eğridir demişler; deve, “nerem doğru ki?” demiş.
Deveden özür diliyorum; bu yazının düzeltilmeye deve kadar da değeri yoktur. Çünkü hiçbir doğrusu yoktur! Çünkü külliyen yalan külçesidir.
Tecrübelerle görülmüştür ki, yalancının mumu hep yatsıya kadar yanmıştır. Doğru ise saltanatını her zaman asil zihinlerde kurmuştur.
Dipnot:
1- Selçuk Düzgün, Siyasetcafe.com, 29.05.2020 tarihli yazı.