Bilim adamları insan annelerinde bu değerleri X kromozomları ya da hormonlardaki farklılıklara bağlıyorlar. Sebebi ne olursa olsun şefkat duygusu kadınların fıtratlarına nakış gibi yerleştirilen, işletilip kıymetlendirmeye açık muhteşem bir maden gibidir. İhlâs ve Allah’a iman ile parlayan, kıymetlenen bir maden...

BÜTÜN ÇOCUKLARIN ANNESİ

Annelik vasfı ise bir kadına fıtrîliğini, özünü teşkil eden temel duyguları daha belirgin bir tarzda kazandırır. Bir neslin oluşması, sağlıklı gelişmesi ve devamı için temel şart fıtrat içinde annelik konumunun ve duygusunun yerleştirilmiş olmasıdır. Bu yönüyle hanımların topluma en büyük katkıları annelik makamında olmalıdır. Kaderin çizdiği program dahilinde, çocuk sahibi olsun ya da olmasın bu makam bütün kadınlara verilmiştir. Zira, şefkatini suistimal etmemiş her kadın fıtrat üzerinedir ve tanısın tanımasın bütün çocukların annesi gibidir. Bu yönüyle erkeklerden çok farklı bir fıtrî üstünlüğü vardır.  

BENCİLLİK ARENASI

Suistimal edilmemiş şefkat fıtrîdir. Benlikten, gururdan, rekabetten, korkudan, menfaatten, ümitsizlikten uzaktır. Böyle bir kadının fıtratında ihlâs, samimiyet, imandan kaynaklanan bir teslimiyet hâkimdir. Oysa, bencilliğin türlü fikrî akımlarla kol gezdiği günümüzde feminizm de kadınların fıtratlarını, şefkat duygularını, fedakârlığını, diğergâmlığını tahrip etmektedir. Hanımlar farkında olmadan onlara manevî üstünlük veren fıtrî donanımlarını kaybetmekte menfaatlerin ve enaniyetlerin çarpıştığı ahirzaman arenasına sürüklenmektedir. 

Aslında ‘’güç ve menfaat mücadelesi’’ içine girmek erkek fıtratının zaaf noktası ve dünya imtihanındaki zorlu sorusudur. Şefkat kahramanı hanımları da ‘’güç ve menfaat mücadelesi’’ arenasına çekmek ‘’ifsad komiteleri’’nin işidir. Erkeklere karşı güç mücadelesine giren kadınlar ve kadınların haklarını gasbederek buna zemin hazırlayan erkekler büyük bir yanlış içindedir. Aile içi çatışmalar ve benlik kavgalarına yol açan bu durum doğrusu insanlığın geleceği için endişe vericidir. 

HÜLÂSA

Bediüzzaman Hazretleri ‘’Hanımlar Rehberi’’ isimli eserinde ‘’Mukabele-i bilmisil zulümdür’’ diyerek erkeklerin haksız davranışlarına aynı şekilde mukabele etmemek gerektiği konusunda hanımları ikaz eder. ‘’Zalim erkeklerin tahakkümü’’ konusunda hanımların bir nevi riyakârlığa girmeden sabırlı olması gerektiğini belirtir.

Bu tavsiyeler aslında ‘’kadınları ifsad komiteleri’’nin de planlarını akim bırakacak bir stratejinin de hareket noktalarıdır.  

Hanımların fıtratlarının ve vicdanlarının sesini dinleyerek ‘’kollektif benlik’’ ve “gurup taassubu’’ olarak nitelendirebileceğimiz feminizm gibi akımlardan uzak durmaları gerekir.  Zira, kadının fıtratına sadık kalması ailenin, toplumun ve insanlığın mutluluğu ile yakından alâkalıdır.