31 Temmuz tarihli gazetemizin logo altı başlıklarından biri, İhvan-ı Müslimîn Rehberlik Konseyi Başkanvekili İbrahim Münir’in açıklamasını duyuruyordu:
“İhvan siyasetten çekildi.”
Bu haber üzerine, 14 Ekim 2019’da “Tarihî tesbitler” başlığıyla yayınlanan manşet haberimizde yer alan ve 60 yıl boyunca İhvan-ı Müslimîn’in yönetiminde bulunduktan sonra ayrılan Kemal Hilbavî’nin Gazete Duvar’a yaptığı çok manidar ve çarpıcı özeleştirileri tekrar hatırlayalım:
* Cemaatin kurucusu Hasan el Benna’nın vefatından sonraki sapmalar daha çok İhvan içinde bireyin terbiyesi, yetiştirme biçimi ve bireyler arası ilişkilerin yanı sıra belirli makamlara tayin ve terfilerle ilgili birşeydi. Bu süreçte işler farklı bir hal almaya başladı. Şöyle ki, bu tayin ve terfilerde işin içine akraba kayırmacılığı ve cemaat işleriyle ticaretin birbirine karıştığı durumlar söz konusu oldu. Buna ilâveten çalışmalar daha çok birey ve toplumun terbiyesi ve yetiştirilmesinden ziyade siyaset odaklı yapıldı ve ana hedef iktidarı ele geçirmek oldu.
* Müslüman Kardeşler bir davet hareketidir ve barışçıdır. Toplumun ıslahını amaçlar. Savaş çağrısı yapan bir hareket değildir. Yönetici ile anlaşmazlığa düşebilirsiniz, bu gayet normaldir, ancak hareketin saflarındaki insanların silah taşıması, şiddet olaylarına karışmaları ve senin İhvan adına onları kontrol edememen tabiî ki yanlıştır. Suriye’de yaşananlar, onay vermemizin mümkün olmadığı şiddet olaylarıdır. Mısır’da yaşananlarla Suriye’de yaşananlar benzer süreçler.
* Diktatörlüğün hüküm sürdüğü bir ülkede yaşıyorsan o zaman hesaplarını sanki demokrasinin zirvesinde bir ülkede yaşıyormuşçasına yapmayacaksın.
* Her insanın barışçı gösteri yapma hakkı vardır. Ancak polis ya da emniyet güçleri buna izin vermiyorsa uygun bir fırsatın çıkmasını beklemek daha evlâdır. Bir şiddet sarmalına girmek ya da sokakta, caddede ya da başka bir alanda kendini şiddete maruz bırakmak doğru olmaz, o takdirde sen de şiddetin nedenlerinden biri haline gelirsin.
* Yönetimi bir an evvel ele geçirme arzusu, İhvan’ın iktidar tuzağına düşmesini beraberinde getirmiştir. Bu herşeyden önce Benna’nın öğretilerine terstir.
* İktidar savaşına girildiği takdirde iş daha da zorlaşır, çünkü hepimiz biliyoruz ki yüksek iktidar bizim ülkelerimizde özgür bırakılmış, dileyenin sahip olabileceği bir güç değildir. Arkasında ordular, farklı güçler var.
* (İhvan) Güç merkezleri üzerinde mücadeleye gireceğine okullar, hastaneler açsa, kaliteli nesiller yetiştirse ana görevini yerine getirmiş olur.
* Tahrir Devriminden sonra Mısır’a gittiğimde cemaatin gençlerinde İslamî terbiyenin yansımalarını göremedim. İhvan mensubu bir genci diğer seküler gençlerden ayırd etmeniz neredeyse imkânsızdı. Kılık kıyafet bakımından demiyorum, insanlarla ilişki, toplum içindeki davranışlar, kullanılan dil, uygulanan yöntemle ilgili söylediklerim. İmam Hasan el Benna döneminde sapmış olduklarını söylediklerimizde bile bir takva, bir ruhaniyet vardı.
***
Bu tesbitleri, Risale-i Nur’un medyadaki dili olan Yeni Asya’nın yarım asrı aşkındır din-cemaat-siyaset-ticaret ilişkilerinde ısrarla vurguladığı ölçülerin, müsbet hareket prensibinin ve “aslî hizmet alanında kalınması gereği”nin, bir İhvan lideri tarafından, acı tecrübelerle doğrulanmış bir teyidi olarak bir kez daha hatırlatalım dedik.
***
22 Ağustos’ta 4 lira oluyoruz
Kâğıt ve baskı maliyetlerindeki artışın devam ettiği bir süreçte gazetemizin satış fiyatını haftaya Pazartesi gününden itibaren 4 TL’ye çıkarmak zorunda kalacağız. Şimdiden okurlarımızın bilgisine sunuyoruz.