Konya’ya gittiğim bir zamanda tek başıma Mevlânâ’nın bulunduğu mekânları geziyordum.
Oraları tefekkür ederek dolaşırken birden Üçler Mezarlığı dikkatimi celbetti. Halil Uslu ve Abdülmecid Nursî’yi kabrinde ziyaret edip bir Fatiha okuyayım dedim ve mezarlıktan içeri girdim. Gidenler bilir, bu tarihî mezarlık oldukça büyük bir yerdir.
Girişte yol tarifi alıp mezarlığı bulmaya doğru yola koyuldum. Fakat yollar o kadar karışıktı ki, koskoca mezarlığın içinde kayboluverdim. Etrafımda kimse yoktu. Yol sorabileceğim ve mezarlıktan nasıl çıkabileceğimi öğrenecek kimseyi görememek beni biraz ürpertti. Korktuğumu belli etmeden kendi çabalarımla mezarlığı bulmaya çalışırken karşımda bir kurt köpeğinin dikildiğini gördüm. Her an üzerime saldıracak bir vaziyette bekleyen saldırgan bir cinsti. Arkamı dönüp hemen gideyim diye döndüm ki arkamda da bir tane köpek belirdi. Yerimden kıpırdayamadım.
Biraz sonra sağıma ve soluma doğru gelen başka köpekler iyice korkutmuştu beni. Küçüklükten beri var olan köpek korkumun en zirvelerini yaşıyordum. O an sığınacak bir yer, önümü aydınlatacak bir nur, korkumu teskin edecek bir teselli aradım. Tam o sırada ezan okunmaya başladı. O kadar yakından duydum ki ezan sesini, adeta kalbimi, kulaklarımı delercesine içime içime işledi. O sığınağı, nuru ve teselliyi bulduğumu anladım. İstemsizce hüngür hüngür ağlamaya başladım. O an korktuğum şey, köpek değil belki de dünyada ebedî olarak kalamamak korkusuydu. Mezarlıkta tek başıma kalmak beni korkutmuyordu. Ölmüşlerden korkulamazdı ki zaten. Beni bir gün oraya girecek olmak korkutuyordu. O ezan sesini duyunca, ölümü de hayatı da verenin Cenab-ı Hak olduğunu hissettim. O köpeği emrine boyun eğdirenin de Cenab-ı Hak olduğunu anladım.
Aslında yüzleşmekten korktuğum her şeyin O’nun emri ve iradesi altında olduğunu hakkalyakin yaşadım. O’na dayanmanın ne kadar büyük bir rahatlık olduğuna şahitlik ettim. Ve o an korkularımdan emin oldum. Birden üzerime saldırmak için bekleyen köpekler yanımdan hızlıca uzaklaştılar. Ve bir saat boyunca aradığım mezarlığın tam karşımda olduğunu fark ettim. Tebessümle karışık bir hayretle kabristanı ziyaret ettim.
Günüm ölümle, kabirle ve daha nice korkularımla yüzleşerek hitama erdi. Ölüm korkusu bana en büyük ders oldu. Elhamdülillah bu Rabbimin fazlındandır...