Bediüzzaman’ın en yakın talebelerinden, tevafuklu Kur’an’ı Üstad’ın tarif ettiği şekilde yazmaya muvaffak olan Ahmet Hüsrev Altıbaşak 1899 Isparta’da doğdu. Vefatı ise 1977 İstanbul’dur.
Kendisini ziyaret ettiğimizde, ahirete intikal etmiş olan Saim Atlıhan, Bekir Akgün, Mesut Zeybek ve Necmi İlgen ile birlikteydik. Normal zamanda yanında bulunanlar o sırada yanında olmadıkları için kapıyı kendisi açtı ve tekrar makamına, yani rahlesinin başına geçti. Elini öpüp, sohbete başladık.
Biz İzmir’den geldiğimizi söyleyince “İzmir’de kalem durdu” diyerek Kur’an hattıyla Risalelerin yazılmadığını ifade etti. Biz de yazabileceğimizi söyledik. Onun için çok memnun oldu. Daha sonra, duvardaki takvimde bulunan Sultan Fatih’in uç tarafı öne doğru olan sarığını göstererek, Üstad Hazretlerinin sarığını böyle sardığını anlattı ve bizim de öyle sarmamızı söyledi. Bilhassa Osmanlıca ve sarık üzerinde çok durdu. Eskişehir, Denizli, Afyon Hapishanelerinde kalan Hüsrev Ağabey tam dört yıla yakın hapis hayatı yaşadı.
1930’lu yıllarda Üstad Hazretleri Barla’da bulunduğu bir zamanda Üstad ile tanışan ağabey yaptığı vazifeleri bırakarak bütün ömrünü Risale-i Nur’un çoğaltılması ve neşrine adamıştır. Lahikaların birçok yerinde kendisinden bahis bulunan Hüsrev Ağabey, Üstad Hazretlerinin çok değer verdiği bir talebesidir. Biz bu şekilde ağabey ile hizmetleri konuşurken, Üstad hazretlerinin tabiriyle gizli düşmanlarımız tarafından vazifeli olduğunu sonradan öğrendiğimiz bazı kimseler gelip, bizim İzmir’den geldiğimizi öğrenince hemen müdahale edip, bizim Osmanlıca yazı ve sarık aleyhinde olduğumuzu söyleyerek ağabey ile yaptığımız o samimi havayı bozdular.
O sıralarda bizde de biraz mollalık olduğu için sarıkları belimizde, gömleğin içine koyardık. Onları göstererek iftira ettiklerini söyledik. Elektrikli bir hava oldu ve “Sohbet bitmiştir. İşte kapı burada” diyerek bizi açıkça kovaladılar. Burada Üstad Hazretlerinin bir tespitini yazarak ve bize ait bir şiirden parça ile o muhterem ağabeye rahmet duasıyla bitirelim. “Gizli düşmanlarımız iki planı takip ediyorlar. Birisi, beni ihanetlerle çürütmek; ikincisi mabeynimize bir soğukluk vermektir. Bazı kardeşler aleyhinde bir tenkid ve itiraz ve gücenmek ile bizi birbirimizden ayırmaktır.”
Siyah Nur ile yazan divitleri,
Bazı zaman renkli mürekkepleri.
Önlerinde rahle Nur katipleri,
Hayalimde canlanır her an,
Maziyi hatırladığım zaman.
Cenab-ı Hak bizleri muhafaza eylesin, Hüsrev Ağabeyin mekânı Cennet ve Üstadımıza komşu olsun, Bizleri de şefaatine nail eylesin. Âmin.