"Gerçekten" haber verir 30 Ocak 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Zafer AKGÜL

Kantarın topuzu kaçmasın



Ergenekon dâvâsı, ilginç olduğu kadar korkunç bir şekilde sürüyor. Her geçen gün dünya kadar silâhlar, mermiler, mühimmatlar ortaya çıkıyor. Her geçen gün yeni yeni itiraflarla örgütün ve örgütle bağlantılı olanların cinayetleri, sabotajları, bağlantıları haberlere yansıdıkça hayretten donakalıyorlar insanımız. Bu kadar karmaşık bir örgüt ve bu kadar acımasız icraatlar. Bu tür kanun dışı faaliyetlerin onda biri başka ülkede olsaydı eminiz ki yer yerinden oynardı. Gelgelelim dâvâya konu olan şahıslar, olaylar ve bağlantılar maalesef inanılmaz bir şekilde hedef saptırmaca taktikleriyle adeta korumaya alınmak isteniyor.

Son günlerde Ergenekon dâvâsı sürecinde olanlar değil, olması istenenler dayatılmaya ve zerk edilmeye çalışılıyor. Tıpkı Uğur Mumcu’nun katilleri konusunda derin devlet ya da örgütler yaptı ihtimaline rağmen ille de irticaî odaklar veya şeriatçılar yaptı demeye getirmek gibi. Abdi İpekçi’nin katillerinden Hablemitoğlu’nun katillerine kadar nerede bir siyasî cinayet işlenmişse bir zamanlar hep sağcıların, muhafazakârların, dindarların üstüne yıkılması gibi Ergenekon dâvâsında adı geçenler de hep bir takım “şablon katil”ve “intikamcı odaklar”a havale edilecek. Böylece yağdan kıl çeker gibi cinayetlerden sıyrılıp çıkacaklar sanılıyor.

Sorgulananlar adına, Rusyacı, Avrasyacı oldukları için, bu dâvânın arkasında ABD’nin olduğu ihtimalini ileri sürenler var. Başta emekli orgenerallerden bir kaçı olmak üzere dâvânın asıl sebebinin intikam duygusundan kaynaklandığını, ABD’nin bu plana evessül edenleri cezalandırdığı inancını yaymaya çalışanlar böylece dâvâ konusu kişileri peşinen vatansever ve masum ilân ettiler bile. Faraza söz konusu vatan savunması olsa bile bu kadar yasa dışı, gayri meşrû ve bu kadar ayağa düşülecek şekilde bir mücadeleye tevessül edenler şaibelerden kurtulmuş sayılamazlar. Çünkü çalışma alanları dış ilişkilerden ziyade içe yöneliktir ve ağırlıklı olarak iftira, sabotaj, fişleme gibi illegal metodlara dayanmaktadır. Söz gelimi, Doğu (Batı) Çalışma Gurubu’nun camileri fişlemesinin, Menzil şeyhini ziyarete giden hakimleri rapor etmesinin, irticacı kebapçıların listesini yapmasının ne anlamı olabilir ki? Bu durumda Ergenekon örgütünün arkasında Siyonizmin, İsrail’in, Masonların olduğu tezi de aynı derecede ciddiye alınmalı dense ne cevap vereceğiz?

Encümen-i Daniş gibi sivil insiyatif şeklinde görünen komiteler ve kurumların arkasının boş olacağına inanacak bir tek vatandaş bulmak bu gün neredeyse imkânsız gibi.

Öte yandan kamuoyunda küçük balıkların tutulduğu, büyük balıkların kaçtığı bir yargılama süreci görüntüsü maalesef her geçen gün etkisini arttırmaktadır. Eminağaoğlu gibilerin “yasama” kurumunu eleştirme üslûbu ve mantığı ayrı bir handikap teşkil etmektedir yargı süreci üzerinde. 3 yeni savcının atanması üzerine “40 olsun, yetmez 367 olsun!“ şeklinde ti ye alınmaları pek de hayra alâmet değil dâvânın seyri hususunda. Adalet mekanizmasında eski tabirle “kantarın topuzu kayarsa” devlet bir daha dikiş tutturamaz artık.

Demokrasiyle idare edilen devletlerde kuvvet sadece ve yalnızca kanundadır. Kuvvet kanunda olur. Kanunlara aykırı iş yapanlar hiçbir şekilde ve hiçbir mazeretle yakalarını kurtaramazlar. Vatan için, memleket için gerekçesine sığınarak herkes kendine özgü ve kendi amaçlarına yönelik üstelik de silâhlı mücadele grubu kurarsa hukuk devleti bunların içinden nasıl çıkacak o zaman? Kim hangi cinayetinde, ne zaman, nerede ve ne ölçüde masum ve legal sayılacak? Ne devlet olan bir devlet bu kaosa düşecek kadar saftır, ne de insanlar bu tür teranelere inanacak kadar saftiriktir. Son söz, birileri başkalarını kandırdığını sanıyorsa fena halde yanılıyor…

30.01.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (22.01.2009) - Yargısız infaz

  (16.01.2009) - Bombalı günler

  (09.01.2009) - İnsanlıktan yanayız

  (01.01.2009) - Ahlâksız savaş

  (25.12.2008) - DNA’nı severiz, RNA’dan ötürü

  (18.12.2008) - Özür kabahatten büyük olmasın

  (05.12.2008) - Nerdesin akl-ı selim?

  (28.11.2008) - Hatadan dönmek, fazilettir

  (21.11.2008) - Benim çarşaflım iyidir!

  (13.11.2008) - Bomba değil, kitap atalım

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır