01 Temmuz 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Haberler

 

ARALARINDA PLANDA İMZASI BULUNAN ÇİÇEK DE VAR

“İrticayla mücadele eylem planı”nda imzası olduğu iddia edilen Albay Dursun Çiçek’in de aralarında bulunduğu 8 kurmay albay Ergenekon soruşturmasını yürüten cumhuriyet savcılarına ifade verdiler. Sivil kıyafetli askerî görevliler eşliğinde 2 minibüsle adliyeye getirilen askerî personel, yemekhanenin bulunduğu kapıdan adliye içine alındı.

POYRAZKÖY'DE BULUNAN MÜHİMMAT DA

SORULDU

Savcılar, Deniz Kurmay Albaylar Muharrem Nuri Alacalı, Şafak Yürekli, İbrahim Koray Özyurt, Mert Yanık, Levent Görgec, Tayfun Duman ile Emekli Deniz Albay Aydın Ortabası’nın ifadelerine başvurdu. Sabah saatlerinde adli-yeye gelen subaylar arasında bulunmayan Albay Çiçek ise 1 saat sonra adliyeye ulaştı.

“İRTİCAYLA Mücadele Eylem Planı”nda imzası olduğu iddia edilen Albay Dursun Çiçek’in de aralarında bulunduğu 8 kurmay albay Ergenekon soruşturmasını yürüten cumhuriyet savcılarına ifade verdiler. ‘’İrticayla Mücadele Eylem Planı’’nda imzası bulunan Kurmay Albay Dursun Çiçek ise diğerlerinden 3 saat sonra resmi bir araçla Adliye’ye geldi.

Ergenekon soruşturması kapsamında ifade vermeye çağrılan, Gölcük Donanma Komutanlığı’nda görevli Kurmay Albay Muharrem Nuri Alacalı, Deniz Kuvvetleri’ne bağlı Aksaz Deniz Üs Komutanlığı’nda görevli Deniz Kurmay Albay Şafak Yürekli, Deniz Kuvvetleri’ne bağlı Aksaz Deniz Üs Komutanlığı’nda görevli Deniz Kurmay Albay İbrahim Koray Özyurt, Deniz Harp Akademisi Komutanlığı’nda görevli Deniz Kurmay Albay Mert Yanık, Deniz Eğitim Komutanlığında görevli Deniz Kurmay Albay Levent Görgec, Gölcük Harp Filosu Grup Komutanlığı’nda görevli Deniz Kurmay Albay Tayfun Duman ve Emekli Deniz Albay Aydın Ortabası, sabahın erken saatlerinde sivil kıyafetli askeri görevliler eşliğinde 2 minibüsle Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirildi.

Adliyeye hâkim ve savcıların kullandığı arka kapıdan siyah giriş yapan subaylar, basın mensuplarının görüntü almaması için Adliye’nin arka tarafında bulunan mutfak girişinden içeri alındı. Eylem planının altında imzası olduğu belirtilen Kurmay Albay Dursun Çiçek’te saat 11.30’da resmi bir araçla İstanbul Adliyesi’ne geldi. İfadeye çağrılan bir subay da diğerlerinden ayrı olarak, sivil askeri görevliler eşliğinde sivil plakalı bir araçla adliyeye getirilerek, yemekhanenin bulunduğu kapıdan içeri alındı.

Savcılık katına çıkarılan askeri personelin ifadeleri alındı. Adliyenin giriş ve çıkış kapılarında geniş önlemler alan polis, basın mensuplarının görüntü ve bilgi almasına izin vermedi. Basın mensupları bir süre Adliye içinde bulunan basın odasına da giremedi. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcıları, ‘’İrticayla Mücadele Eylem Planı’’nda imzası olduğu iddia edilen Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek’in de aralarında bulunduğu bazı subayları ifadeleri alınmak üzere önceki gün adliyeye çağırmıştı. Biri emekli 8 kurmay albay önceki gün ifade vermeye gitmemişti. Hukukçular, bu aşamadan sonra savcıların “zorla getirme” kararı çıkartabileceğini söylemişti. İstanbul

01.07.2009


 

CHP’li Yerlikaya: Darbecilik suçtur, yargı yeri de sivil mahkemelerdir

Darbecİlere sivil yargı yolunu açan düzenleme ile ilgili tartışmalara CHP’nin hukukçu kurmaylarından MYK üyesi Sinan Yerlikaya da katıldı.

Yerlikaya, darbecilerin tam bağımsız sivil mahkemelerde yargılanması gerektiğini söylerken, “Yani biri, darbeye teşebbüs etmişse, ihtilâl yapmışsa bu demokrasinin kurallarına aykırıdır. Demokratik ülkelerde bu suçtur. Suçun görüleceği yer de sivil mahkemelerdir” dedi.

Yerlikaya, TCK’da yapılan değişikliğin önemli bir merhale olduğunu, ancak yetersiz bulduğunu kaydetti. Bu tür düzenlemelerde önerge ile yapılan değişikliklerin yeterli olmadığını, bunun yerine anayasal değişikliler yapılması gerektiğinin altını çizen Yerlikaya, şunları söyledi: “Bu değişiklik bir anayasal düzenleme değil. Eğer bu konuda gerçekten askerî kişilerin yargılanmasını istiyorsanız Anayasa Mahkemesi’nin ilgili maddesini (15. madde) düzeltilip ya da tamamen kaldırılması lâzım. TCK’nın bir maddesini değiştirerek sonuca gidilmesi mümkün değil. Çünkü anayasaya aykırılık olur. Önemli bir hukuk ihlali ortadayken tartışmalar yapmak yanlış. Anayasa hükmü duruyor. Yani bu madde varken bunu yargılayamazsınız. En fazla son zamanlarda gözaltına alınan subayları yargılayabilirsiniz. Herkes samimî ise anayasa hükmünün kaldırılması ve bu tür işlere yeltenen insanların yargılanması gerekiyor. Düzenleme eksiktir bana göre. Bunun için anayasadaki hükmün kaldırılması gerekir.” Ankara / cihan

01.07.2009


 

Özkök: Suikast iddiasına katılmıyorum

ESKİ Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, İzmir’in Urla ilçesinde evinin bulunduğu sitenin yanındaki sitede yer alan bir evde silâh operasyonu yapıldığını duyduğunu, ancak bu operasyonda ele geçirilen silâhlarla ilgili ortaya atılan ve kendisine yönelik bir suikast hazırlığı olduğu yönündeki iddiaya katılmadığını söyledi.

Orgeneral Özkök, yaptığı açıklamada, geçen hafta Urla’daki evinin bulunduğu sitenin yanındaki sitede yer alan bir evde ruhsatsız silâh operasyonu yapıldığını duyduğunu belirtti. Özkök, söz konusu siteyle kendi evinin bulunduğu site arasından yol geçtiğini kaydetti. Evin sahibinin, kendi evini de inşa eden müteahhit olduğunu dile getiren Orgeneral Özkök, şunları söyledi: ‘’Operasyonda, müteahhidin evinde ruhsatsız silâhlar bulunmuş. Ancak polis bana suikast hazırlığı yönünde şüpheleri olduğuna yönelik uyarı ve bilgi anlamında bir şey söylemedi. Ben de bu iddiaya yönelik bir şey olduğunu düşünmüyorum ve değerlendirmiyorum.’’ 20 Haziran’da Urla Emniyet Müdürlüğü ekipleri, ilçenin Yeniceköy Mahallesi Sefaköy Caddesi’ndeki bir evde Hint keneviri yetiştirildiği ihbarı üzerine eve baskın yapmış, evin bahçesindeki bekçi kulübesindeki bir çantada ruhsatsız olduğu belirlenen 3 tabanca, 1 av tüfeği ve 201 mermi bulunmuştu. Gözaltına alınan evin bahçıvanı Y. A. tutuklanmış, yardımcısı Z. E. ise savcılık tarafından serbest bırakılmıştı. İzmir / aa

01.07.2009


 

Mayınları NATO temizleyecek

Millî Savunma Bakanlığı Genel Sekreterliği, Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesinin, NATO Bakım ve İkmal Ajansı (NAMSA) kanalı ile gerçekleştirilmesinin prensipte uygun bir yöntem olarak değerlendirildiğini ve anılan kuruluşla bu yönde görüşmelere başlandığını bildirdi.

MİLLî Savunma Bakanlığı (MSB) Genel Sekreterliği, Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesinin, NATO Bakım ve İkmal Ajansı (NAMSA) kanalı ile gerçekleştirilmesinin prensipte uygun bir yöntem olarak değerlendirildiğini ve anılan kuruluşla bu yönde görüşmelere başlandığını bildirdi. MSB Genel Sekreterliği’nden yapılan yazılı açıklamada, şöyle denildi: “Kanun uyarınca mayın temizleme işinin öncelikle 4 Ocak 2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun ‘İstisnalar’ başlıklı 3’üncü maddesinin (b) fıkrasında belirtilen istisna hükümlerine göre Millî Savunma Bakanlığınca yaptırılması öngörülmektedir. Kanunun yürürlüğe girmesi ile birlikte ilgili kurum ve kuruluşlarla da koordineli olarak çalışmalara başlanmış ve mayın temizleme işinin, aynı zamanda sınır fiziki güvenlik sisteminin tesisini de kapsayacak şekilde sırasıyla hazırlık, ihale, uygulama ve tamamlama (kabul ve sertifikasyon) olmak üzere 4 aşamalı bir hizmet alımı projesi olarak, NATO Bakım ve İkmal Ajansı (NAMSA) kanalı ile gerçekleştirilmesi prensipte uygun bir yöntem olarak değerlendirilmiş ve anılan kuruluşla bu yönde görüşmelere başlanmıştır. Temizlenecek mayınlı alanların öncelik sırası, yasa uyarınca Genelkurmay Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı’nın mutabakatı ile belirlenecektir.’’ Ankara / aa

01.07.2009


 

AB’DEN DESTEK: DOĞRU BİR ADIM

AVRUPA Birliği (AB) Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda yapılan iki maddelik değişikliğe destek verdi.

Şu an Kasım ayında yayınlanacak ilerleme raporunu yazmakla meşgul AB Komisyonu, değişikliği doğru yönde bir adım olarak nitelendirdi. Asker-sivil ilişkilerini takip ettiğini açıklayan Brüksel, askerî mahkemelerin yetkilerinin sadece askerî personelin askerî vazifelerini ele alacak şekilde sınırlandırılması gerektiğini vurguladı.

Avrupa Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn’in sözcüsü Krisztina Nagy yaptığı açıklamada, “Silâhlı Kuvvetlerin siviller tarafından kontrolünün tam olarak temin edilmesinin Türkiye’nin üyelik sürecinin en mühim önceliklerinden biri olduğunu” vurguladı. Nagy, son yapılan değişikliğin bu yönde atılmış bir adım gibi göründüğünü ve ilerleme raporunda detaylı şekilde ele alınacağını kaydetti. Nagy açıklamasında şunları kaydetti:

“Komisyon, Türkiye’deki asker-sivil ilişkilerini takip etmektedir. Silâhlı Kuvvetlerin sivillerin kontrolü altına alınmasının tam olarak AB kurallarına uyumlu hale getirilmesi Türkiye’nin Katılım Ortaklığı Belgesi’nin ve Türkiye’nin üyelik yolundaki en temel önceliklerinden biridir. Askerî mahkemelere ilişkin Katılım Ortaklığı Belgesi Türkiye’nin askerî mahkemelerin yetkilerini sadece askerî personelin askerî vazifelerine cari olacak şekilde sınırlandırması gerektiğini vurgulamaktadır. Son olarak yapılan tadilatlar Komisyon’a bu yönde atılmış adımlar olarak görünmektedir. Komisyon, önümüzdeki aylarda açıklayacağı ilerleme raporunda meseleyi etraflıca ele alacaktır.”

1998’den bu yana her yıl Türkiye ilerleme raporu yayınlayan AB Komisyonu, asker-sivil ilişkilerinin Avrupa standartlarına getirilmesine özel ehemmiyet atfediyor. Brüksel / cihan Lagendijk: Türkiye önemli bir adım attı Türkıye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk ise, sivillerin askerî mahkemelerde yargılanması uygulamasına son veren düzenlemenin Avrupa’da ‘memnuniyet verici’ bulunduğunu söyledi. Avrupa Birliği ve Türkiye’nin askerlerin sivil mahkemelerde yargılanması konusunu uzun süredir müzakere ettiğini belirten Lagendijk, değişikliğin modern demokrasinin bir parçası olduğunu ifade etti. Türkiye’nin bu değişiklikle hem Avrupa Birliği hem de demokratik standartlara yaklaştığını vurgulayan Lagendijk, “Darbeye teşebbüs eden askerlerin sivil mahkemelerce yargılanması ve son sözü onların söyleyecek olması önemli bir gelişmedir.” dedi. Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı, yasal çalışma ile ilgili CHP’nin çelişkili tavrını ise şaşırtıcı buldu. Lagendijk, Deniz Baykal’ın 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasını teklif etmesinden memnuniyet duyduğunu, ancak son gelişme karşısında CHP’nin takındığı tutumun kafasını karıştırdığını kaydetti.

01.07.2009


 

Tarihî küçülme

Türkiye ekonomisi, bu yılın ilk çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine göre sabit fiyatlarla yüzde 13,8 küçüldü. Türkiye ekonomisi, ilk üç ayda, dolar bazında cari fiyatlarla yüzde 29 küçülürken, GSYH, 127 milyar 812 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Türkİye ekonomisi, bu yılın ilk çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine göre sabit fiyatlarla yüzde 13,8 küçüldü.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bu yılın Ocak-Mart dönemine ilişkin gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) hesaplarını açıkladı. Üretim yöntemine göre yapılan hesaplamaya göre, yılın ilk çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine oranla sabit fiyatlarla GSYH yüzde 13,8’lik azalma ile 21 milyar 145 milyon lira oldu. Cari fiyatlarla ise GSYH; yüzde 2,2 azalma ile 210 milyar 997 milyon lira düzeyinde gerçekleşti. Geçen yılın ilk çeyreğinde, GSYH; cari fiyatlarla yüzde 14,8, sabit fiyatlarla yüzde 7,3 büyümüştü.

Türkiye ekonomisi, ilk üç ayda, dolar bazında cari fiyatlarla yüzde 29 küçülürken, GSYH, 127 milyar 812 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu yılın tamamında ekonomide yüzde 4 büyüme öngörülmüştü ve bu rakam daha sonra yüzde 3,6 küçülme olarak revize edilmişti.

VERGİ VE SÜBVANSİYONLARDA

YÜZDE 21,2 AZALMA OLDU

İlk çeyrekta en fazla küçülme, yüzde 25,4 ile ticaret sektöründe yaşanırken, bunun etkisiyle vergi ve sübvansiyonlarda yüzde 21,2 azalma oldu. Geçen yılın Ocak-Mart dönemine oranla, inşaat sektöründe de yüzde 18,9 daralma yaşandı. İmalat sanayiinde ise yüzde 18,5 küçülme kaydedildi. Ulaştırma-haberleşme sektöründe de yüzde 17,6 küçülme olurken, bunu yüzde 13 ile madencilik sektöründeki daralma izledi. Geçen yıldan daha iyi bir sezon beklentisine karşın, bu yılın ilk üç ayında tarım sektöründe yüzde 3’lük küçülme yaşanması dikkati çekti. Geçen yılın ilk çeyreğinde tarım sektörü yüzde 8,1 büyümüştü. İmalat sanayi, inşaat ve ticarette gerçekleşen yüksek oranlı küçülmelere karşın, malî aracı kuruluşlar, geçen yılın ilk çeyreğine göre yüzde 10,8 büyüdü. Dolaylı ölçülen malî aracılık hizmetlerinde de yüzde 10,7 büyüme kaydedildi. Malî aracı kuruluşlar, geçen yılın aynı döneminde yüzde 9,3 büyümüştü.

Elektrik-gaz sektöründe geçen yılın ilk çeyreğine göre yüzde 6,1 küçülme yaşanırken, gayrimenkul kiralama ve iş faaliyetleri ile sağlık işleri ve sosyal hizmetler sektörlerinde hiç büyüme-küçülme kaydedilmedi.

Eğitimde yüzde 0,2 küçülme olurken, otel-lokanta sektörü yüzde 2,8 ile canlılığını korudu.

01.07.2009


 

BU TEKERLEKLİ SANDALYE DÜŞÜNCE İLE HAREKET EDİYOR

JAPON otomobil devi Toyota, beyin dalgalarıyla çalışan tekerlekli sandalye geliştirdi

Bu tekerlekli sandalye “akıllı”

. İleri teknoloji ürünü sandalye, kas gücü ya da sesle komuta ihtiyaç kalmadan hareket edebiliyor. ‘BMI’ adı verilen cihaz, Toyota, Japon hükümeti araştırma merkezi Riken ve Genesis Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirildi. BMI’nin, beyin dalgalarını en hızlı algılayan tekerlekli sandalye olduğu belirtildi. Saniyenin binde 125’inden hızlı bir sürede beyin dalgalarını algılayıp harekete geçen BMI, oturan kişinin başına giydiği bir kep ile çalışıyor. Kep, beyin sinyallerini önündeki laptop bilgisayara aktarıyor. Bilgisayardaki bilgileri analiz eden tekerlekli sandalye, oturan kişinin düşüncelerine göre hareket ediyor. Yeni sistem, tekerlekli sandalyenin üzerindeki kişinin sağa veye sola dönüşlerine ve ileriye gidişlerine neredeyse anında olanak sağlıyor. Toyota’nın rakibi Honda Motor da mekanik hareketlerle beyin dalgalarını izleyecek bir bağlantı sistemi üzerinde çalışıyor. Acil durum freni ve hava yastığı da olan tekerlekli sandalyenin sadece yüzde 5’lik bir hata payı var. Tokyo/cihan

01.07.2009


 

ÇEVİK KUVVET POLİSİ ARTIK NUMARALI KASK TAKACAK

Emniyet Genel Müdürlüğü, toplumsal gösterilerde istenmeyen olayların önüne geçilmesi için buralarda görev alacak olan çevik kuvvet personelinin numaralandırılmış kasklarla görev yapmasını kararlaştırdı.

Emniyet Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, bir süredir bazı illerde pilot olarak uygulanan çevik kuvvet personelinin numaralı kasklarla görev yapması uygulaması bütün Türkiye genelinde yaygınlaştırılacak. Çevik kuvvet polisleri, bundan sonra, kendilerine tahsis edilen ve üzerinde numara yazan kasklarla görev yapacaklar. Bu sayede personel ve amirlerinin birbirlerini kasklarından tanıyarak bir araya gelmelerinin sağlanması, amirlerin kalabalık içerisinde kendi birliğini diğerlerinden kolaylıkla ayırt etmesi, böylece sevk ve idarede kolaylık sağlanması öngörülüyor. Uygulamayla, kamuoyunda tepkiyle karşılanan ve bazen ‘’Orantısız’’ olarak nitelendirilen zor kullanma olaylarının da önüne geçilmesi, personelden ‘’fevri hareketlerde’’ bulunanlar olursa tesbit edilmesini amaçlanıyor. Çevik kuvvet personelince kullanılacak numaralı kasklar söz konusu kişiye özel olacağından kişisel hijyenin de sağlanacağı açıklamada yer aldı. Ankara / aa

01.07.2009


 

İsveç, AB dönem başkanlığını devralıyor

İsveç, Avrupa Birliği (AB) dönem başkanlığını 6 aylık bir süre için bugünden itibaren üstleniyor. Başşehir Stockholm’de dönem başkanlığının başlaması dolayısıyla törenler ve kutlamalar düzenlenecek. Stockholm’de bugün AB Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso ile üye ülkelerden üst düzey yetkililerin katılımıyla Birliği ilgilendiren konuların ele alınacağı bir toplantının düzenlenmesi bekleniyor. İsveç Kralı Karl 16. Gustaf’ın da söz konusu toplantıya katılanları sarayında kabul etmesi öngörülüyor. Başbakan Fredrik Reinfeldt, daha önce yaptığı açıklamada, İsveç’in dönem başkanlığı sırasında öncelik vereceği konuların başında AB ülkelerini etkileyen finansal kriz, işsizlik sorunu, iklim değişikliği ve çevre konularının geldiğini bildirmişti. İsveç, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğine güçlü destek veriyor. Stockholm / aa

01.07.2009


 

Derviş: AB, gençleri küstürdü

Brookİng Enstitüsü Başkan Yardımcısı, eski Devlet Bakanı Kemal Derviş, AB’nin tam üyelik müzakerelerinde uyguladığı politika ile Türkiye’deki gençleri küstürdüğünü söyledi. Derviş, Fransa’nın eski dışişleri bakanlarından Hubert Vedrine ile Türk-Fransız dostluk derneği tarafından Meclis binasında düzenlenen bir toplantıya konuşmacı olarak katıldı. Son anketlerin, gençlerin yüzde 49.7’sinin artık Türkiye’nin AB üyeliğine destek vermediğini ortaya koyduğunu belirten Derviş, ‘’AB’nin Türkiye’deki gençlerin cesaretini kırdığını’’ belirtti. Derviş, ‘’genç ve dinamik nüfusa sahip Türkiye’nin, AB’nin küreselleşme karşısındaki sorunlarının çözümüne de katkı yapacağını’’ ifade etti. İngiltere’nin ABD ile yakın ilişkisine rağmen AB’ye büyük katkı sağladığına, İspanya’nın Latin dünyasıyla yakın ilişkisine rağmen AB ile de bütünleşmesine işaret eden Derviş, Orta Doğu, Kafkasya, Orta Asya ile olan yakın bağları ve ilişkileri ile birlikte Türkiye’nin de AB’ye önemli bir dinamizm kazandıracağını vurguladı. Paris / aa

01.07.2009


 

Bryza: Türkiye'ye baskı yapamayız

KKTC ve Kıbrıs Rum kesiminde temaslarda bulunan ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mathiew Bryza, Kıbrıs konusunda tutumunu değiştirmesi için ABD’nin Türkiye’ye baskı yapmasını isteyen Rum Meclis Başkanı Marios Karoyan’a, “Türkiye süper güç oldu, ABD baskı yapamaz” karşılığını verdi. Rum basınına göre, Rum Meclisi ve Demokratik Parti (DİKO) Başkanı Marios Karoyan, ABD’nin Türkiye’nin Kıbrıs sorununa ilişkin tutumundan vazgeçmesi yönünde baskı uygulaması gerektiğini savundu. Bryza ise Türkiye’nin bölgede süper güç olduğunu ve ABD’nin bu ülkeye artık baskı yapamayacağını kaydetti. Bryza, Karoyan’la görüşmesinde, “ABD’nin Türkiye’ye baskı yapmasının mümkün olmadığını” ifade ederek, “ABD Türkiye’ye baskı yapamaz. Eğer 70’ler, 80’ler ya da 90’larda olsaydık olabilirdi, ancak şu anda kendi bölgesinde süper güç haline gelen Türkiye tamamen kendi gücüyle bağlıdır ve baskı yapmamız söz konusu değildir” dedi. Lefkoşa / aa

01.07.2009


 

DEVLETİN HARCAMALAR İÇİNDEKİ PAYI ARTTI

TÜİK verilerine göre, harcamalar yöntemiyle GSYH’de, devletin bu yılın çeyreğindeki tüketim harcamaları, geçen yılın aynı dönemine göre arttı. Sabit fiyatlarla geçen yıl yüzde 9 olan GSYH’da devletin harcamalarının payı, bu yıl yüzde 11,1’e yükseldi. Devlet harcamalarının büyüme hızı, geçen yıl ilk çeyrekte sabit fiyatlarla yüzde 5 iken bu yıl ilk çeyrekte yüzde 5,7 oldu.Maaş ve ücretlerin GSYH’daki payı da geçen yıl yüzde 5,2’den bu yıl yüzde 6’ya çıktı. Maaş ve ücretlerin büyüme hızı da geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 0,4 iken, bu yıl aynı dönemde 0,9’a yükseldi. Ankara / aa

01.07.2009


 

Kanal 7’nin acı günü

Kalp krizi geçiren babalarını ziyarete giden Kanal 7 kameramanı Ali Kabak ve kardeşleri Afyon’da kaza geçirdi. Kazada Kanal 7’de uzun bir dönem ses teknisyeni olarak çalışan Hakan Kabak vefat etti, 1’i ağır 3 kişi yaralandı. Kanal 7 kameramanı Ali Kabak, kardeşleri Hakan Kabak, Âdem Kabak ve Ahmet Kabak ile Hakan Kabak’ın eşi, Isparta’da kalp krizi geçiren babalarını ziyaret etmek için İstanbul’dan yola çıktı. Afyon’a gelindiğinde otomobili kullanan Ali Kabak, önlerine çıkan tilkiye çarpmamak için fren yapınca araç takla attı. Kazada Kanal 7’de uzun bir dönem ses teknisyeni olarak çalışan Hakan Kabak vefat etti. Hakan Kabak’ın cenazesi bugün İstanbul’da defnedilecek.

01.07.2009


 

Emekliler, insanca hayat istiyor

TÜRKİYE Emekli Dernekleri Federasyonu Başkanı Mustafa Acar, bugün Türkiye’de 8 milyon 750 bin emekli, dul ve yetimin, sosyal güvenlik kurumlarından maaş aldıklarını ifade ederek, ‘’bu insanların yüzde 80’inin açlık sınırının altında aldıkları maaşla hayatlarını sürdüklerini’’ belirtti. Beyoğlu İstiklâl Caddesi’ndeki Türkiye Emekli Dernekleri Federasyonu önünde toplanan grup, ‘’Türkiye Emekliler Günü’’ dolayısıyla Taksim Cumhuriyet Anıtı’na kadar yürüdü. Anıta çelenk konulması, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklâl Marşı’nın okunmasının ardından konuşan Acar, federasyon olarak emeklilerin haklarını almak için çalıştıklarını söyledi. Bunun için devletin en üst düzey yetkilileriyle görüştüklerini ifade eden Acar, ‘’Emeklilerimiz çok zor şartlarda hayatlarını idame ettiriyor. Onlara yeni müjdeler vermek için çalışmalarımız var. Umarım yakında sonuç alırız’’ diye konuştu. Bugün Türkiye’de 8 milyon 750 bin emekli, dul ve yetimin, sosyal güvenlik kurumlarından maaş aldıklarını ifade eden Öz, ‘’bu insanların yüzde 80’inin açlık sınırının altında aldıkları maaşla hayatlarını sürdüklerini’’ belirtti. Öz, ‘’gelmiş geçmiş bütün hükümetlerin önemsememesi sonucu sosyal güvenlik kurumlarının battığını, bunun faturasının da her zaman emekliye çıkartıldığını’’ savundu. İstanbul / aa

01.07.2009


 

Vergi dağılımında adaletsizlik var

TÜRKİYE'DE vergi yükünde son 10 yıllık dönemde fazla bir artış olmazken, Türkiye’deki sorunun vergi yükünden değil, yükün dağılımındaki dengesizlikten kaynaklandığı belirtiliyor. Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü’nün OECD verilerini kullanarak yaptığı tespitlere göre, Türkiye’de vergi yükü OECD ortalamalarının altında kalıyor. OECD’nin sosyal güvenlik primlerini de dahil ederek hesapladığı vergi yükünde, OECD ülkelerinin ortalama rakamı yüzde 36,2 düzeylerinde bulunuyor. Bu oran Türkiye’de ise yüzde 32,3 olarak belirleniyor. Gelir İdaresi Başkanlığı yetkilileri ve uzmanlara göre, Türkiye’de vergi yükü değil, vergi yükünün dağılımında dengesizlik görülüyor. Ülkede belirli kesimler hemen hemen hiç vergi ödemezken, çok kazananlar, az vergi ödeyen mükellefler kategorisinde yer alıyor. Bu yılki gelir vergisi beyannameleri sonrası tahakkuk eden vergilere göre, Türkiye’de akaryakıt ticareti yapanlar yılda ortalama 6 bin 345, kuyumcular 2 bin 118, ayakkabı imalatçıları bin 377, bakkal ve süpermarketler 922, otelciler 2 bin 471, deterjan sanayicileri 6 bin 160, avukatlar 6 bin 825, doktorlar 7 bin 16, diş hekimleri bin 737, büyük müteahhitler 5 bin 145, mobilyacılar bin 25, sanatçılar da 7 bin 670 lira vergi ödüyorlar. Ücretlilerin ise vergi yükünü en fazla hisseden kesim olduğu görülüyor. OECD’de ortalama yüzde 27,1, İngiltere’de yüzde 28,3, ABD’de yüzde 18,1 olan bir ücretli üstündeki vergi yükü, Türkiye’de yüzde 36,5’i buluyor. Ankara / aa

01.07.2009


 

Darbecileri siviller yargılar

ESKİ Savcı Sacit Kayasu, darbenin askerî bir suç olmadığını belirterek, muvazzaf askerlere yargı yolunu açan yasa değişikliği ile bu tür suçlara sivil mahkemelerin bakacağını kaydetti. 12 Eylül 1980 darbesini gerçekleştiren Kenan Evren’in darbecilikten yargılanması için iddianame hazırladığı gerekçesiyle meslekten ihraç edilen eski Savcı Sacit Kayasu, geçtiğimiz hafta TBMM’de kabul edilen ve muvazzaf askerlerin disiplin suçları hariç sivil mahkemelerinde yargılanmalarını içeren yasa değişikliğini değerlendirdi. Değişikliğin bir ihtiyaç olduğunu belirten Kayasu, “Darbe askeri bir suç değildir. Çünkü bu güne kadar hep tereddüt özellikle darbe yapanların askerî mahkemelerde değil, sivil mahkemelerde yargılanması yönündeydi. Bence tereddüde hiç yer yok. Bu kanunun çıkması o tür tereddütleri olanların tereddütlerini ortadan kaldıracak. Bundan sonra bu tür suçlara sivil mahkemeler bakacak” dedi. CHP’nin yasa çıktıktan sonraki tavrını da değerlendiren Kayasu, “Kimse Meclis’te kanun görüşülürken ben farkında değildim diyemez” dedi. Kayasu, yasaya yönelik muhalefetin tavrını ise “Tükürdüğünü yalamak” olarak nitelendirdi. İstanbul / cihan

01.07.2009


 

Yeni bakanların ilk MGK’sı

MİLLî Güvenlik Kurulu (MGK), Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün başkanlığında Çankaya Köşkü’nde toplandı. MGK’nın Haziran ayı olağan toplantısı saat 13.30’da başladı. Kurul toplantısına, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yanı sıra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcıları Cemil Çiçek, Bülent Arınç, Ali Babacan, Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutluoğlu, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aydoğan Babaoğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç, Jandarma Genel Komutanı Atilla Işık katıldı. MGK toplantısına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ilk kez katıldı. Toplantıda, iç ve dış gelişmeler değerlendirildi. Ankara / aa

01.07.2009


 

Özdilek’ten büyük yatırım

ÖZDİLEKPARK Alışveriş Merkezi’nde Koçtaş Yapı Market ve Özdilek Hipermarket kapılarını müşterilerine açtı. Tekstil ve perakende sektörünün öncü firmalarından olan Özdilek, çok yakında Antalya’da açacağı Özdilekpark Alışveriş Merkezi ile büyümesine devam ediyor. Şehrin önemli bulvarlarından Gazi Bulvarı üzerinde yer alan Özdilekpark’ın 15 kilometre çapındaki çekim alanında 1 milyon 500 binden fazla kişi yaşıyor. Antalya’nın en büyük ve alternatifli alış veriş merkezi olacak Özdilekpark; konumu, müşteri odaklı mimarisi, mağaza karması, kalitesi ve teknolojisi ile modern bir alış veriş merkezi olarak tasarlanırken yılın her günü ziyaretçilerine rahatça alış veriş imkânı sunuyor. Toplam 110 farklı mağaza ile müşterisine hizmet verecek olan Özdilekpark, toplam 1100 araç kapasiteli 2 katlı kapalı otoparkı ile hizmet verecek. Alış veriş merkezine yılda yaklaşık 10 milyon ziyaretçinin gelmesi bekleniyor. Antalya / Müşerref Aksoy

01.07.2009


 

Sultangazi’ye yeni logo

SULTANGAZİ Belediyesi tarafından düzenlenen logo tasarım yarışması sonuçlandı. Yarışmaya katılan ve seçilen Ahmet Eren Yiğitgüren’in çalışması, düzenlenen törenle kamuoyuna tanıtıldı. İstanbul’da yeni kurulan ilçelerden olan Sultangazi Belediyesi, kurumsal kimliğini oluşturmak amacıyla başlattığı logo yarışmasını sonuçlandırdı. Yarışmaya katılan Ahmet Eren Yiğitgüren’in çalışması birinci- liğe lâyık görüldü. ‘Haydi Sultangazi, logonu sen belirle’ sloganıyla başlatılan yarışmaya; 210 yarışmacı 800 eseriyle katıldı. Belediyenin kurumsal kimliğinin simgesi olan yeni logo, düzenlenen törenle Belediye Başkanı Cahit Altunay tarafından kamuoyuyla paylaşıldı. İstanbul / SAİD TEMUR

01.07.2009


 

Mardin Valisi Duruer: Durum vahim

MARDİN Valisi Hasan Duruer, Mardin’de meslek sahibi olmanın son derece zayıf olduğunu, hakkın; hukuk yerine güçle alındığını belirterek, duyguların aklın önüne geçtiğini söyledi.

Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge Köyü’nde 44 kişinin vefat ettiği olayla ilgili olarak Mardin üzerinde yoğunlaşan önyargıları yıkmak için “Değişim ve Gelecek Arayışı: Yerel Kalkınma Yerel Demokrasi ve Sosyal Dokunun Rehabilitasyonu” konulu uluslar arası bir sempozyum düzenlendi. Artuklu Üniversitesi Kültür Merkezi’nde düzenlenen sempozyumda bir konuşma yapan Mardin Valisi Hasan Duruer, tarihî şehirle ilgili ilginç itiraflarda bulundu.

ÇOCUKLAR OKUTULMUYOR

Sosyal tesbitlerin yanında eğitim alanında da çok geride olduklarına dikkat çeken Vali Duruer, şehrin istatistiki verilerine dikkat çekti: “18 yaşın altındaki nüfus yüzde 50’dir. 30 yaşın altındaki nüfus oranımız yüzde 68,5’tir. Hane halkı sayısı 7,8’dir. Bunu da büyük ölçüde memurlar düşürmektedir. Normal halka baktığımızda bu rakam 10’dur. Ortaöğretimde okullaşma oranı yüzde 44, kızlarda maalesef yüzde 33,7’dir. 24 bin kız çocuğu orta öğretime devam etmemektedir. Kırsal kesimdeki kadınlarımızın yüzde 80’i Türkçe bilmemektedir.”

Mardin Belediye Başkanı Beşir Ayanoğlu da Bilge Köyü’ndeki olayı algılamada güçlük çektiklerini söyledi. Olayı ‘travmatik’ bir olgu olarak nitelendiren ve bu acı hadise ile ani yüzleşmenin şokundan yeni yeni kurtulmaya başladıklarını belirten Başkan Ayanoğlu, “Yıkmamız gereken tek şey önyargılarımızdır. Farklıkların bir arada ve barış içinde yaşaması, Mardin söz konusu olduğunda tamamen gerçek ve toplumsal canlılığı olan bir durumdur. İşte bir yerel yönetim olarak bu resmî korumaya azimliyiz ve kararlıyız. Sizden bu kararlılığa destek vermenizi bekliyoruz.” diye konuştu. Mardin / YENİ ASYA

01.07.2009


 

Çatlak evlerde yaşamaya çalışıyorlar

ERZURUM’UN Aşkale ilçesine bağlı Koşapınar Köyünde 20 aile, 1989’da meydana gelen heyelanda hasar gören ve yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan evlerinde hayatını sürdürüyor. Aşkale’ye 19 kilometre uzaklıkta bulunan Koşapınar Köyünde, yaşanan heyelanın ardından Afet İşleri Genel Müdürlüğü teknik elamanları tarafından hazırlanan rapora göre 80 hanelik köyde 50 evin naklinin yapılması gerektiğine karar verildi. Ancak evinde oturulamaz raporu verilen 50 hane sahibinden yalnızca 27’si, İl Bayındırlık ve İskân Müdürlüğüne başvurarak borçlanma yoluyla afet konutu yapılmasını istedi. Bunun üzerine, Afet İşleri Genel Müdürlüğü tarafından, 1997’de ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile yapılan protokol doğrultusunda belirlenen, köye 1,5 kilometre uzaklıktaki alanda, 27 konutun temeli atıldı. Her biri 9 bin 350 TL’ye mal olan konutların inşaatı, 5 yıl içerisinde tamamlandı. Ancak konutlara, kaynak anlaşmazlığı yüzünden çıkan sorun dolayısıyla su bağlanamadı. Heyelanda hasar gören ve zemindeki kaymadan dolayı duvarlarındaki çatlakların giderek büyüdüğü evlerinde yaşamaya çalışan afetzedeler, yapımı 8 yıl önce tamamlanan konutlarına taşınmak için su bağlanmasını bekliyor. Afetzedelerden Osman Dindi, yıkılabileceği endişesiyle evinin duvarlarını içten ve dıştan ahşap direkle güçlendirmeye çalıştığını, ancak her yıl yaşanan zemindeki kaymadan dolayı evinin yıkılmasından korktuğunu söyledi. Erzurum / aa

01.07.2009


 

Haziran sıcağında kar keyfi

MALATYA'NIN Hekimhan ilçesine bağlı 2 bin 500 rakımlı Yama Dağları’nın eteklerinde bulunan karı gören çocuklar, kartopu keyfi yaşadı.

Haziran sıcağında Malatya’da termometrelerin artı 40 dereceyi gösterdiği şu günlerde sıcak havada bunalan aileler, soluğu yaylalarda alıyor.

Yama Dağları eteklerinde bulunan yaylalarda hâlâ erimeyen kar kütleleri, şehrin sıcağında bunalan çocuklar için bulunmaz bir fırsat oldu. Çocuklar yazın kavurucu sıcağında buldukları karı görünce üzerinde hem kaydı hem de kartopu oynadılar. Vatandaşlar da hatıra fotoğrafı çektirmeyi ihmal etmedi. Haziran ayının sonunda karı gördükleri için çok mutlu olduğunu belirten Bilal Durudu, “Yazın bu sıcağında kar görmek kartopu oynamak ve kar yemek çok eğlenceli. Oturduğumuz yer çok sıcak. Biz de bu sıcaktan kurtulmak ve dinlenmek için geldik.” dedi. Malatya / cihan

01.07.2009


 

Amerika’da Nur dersleri

30 Mayıs Cumartesi günü başlayıp, 16 Haziran Salı günü son bulan gezimizle ilgili notlarımızı paylaşmak üzere bu yazıyı yazıyorum. Çok bereketli ve şevk dolu 17 günlük bu programımızda ilk durağımız New York oldu. Atlanta’dan New York’a iki saatlik uçuşun ardından ulaştık. Güzel bir yaz günü ulaştığımız New York’tan, Risâle-i Nur okuma programına katılmak uzere 1 Haziran Pazartesi günü sabah namazının ardından Pennsylvania eyaletine doğru, arkadaşımız Hamit ile beraber yola çıktık. 23 Mayıs Cumartesi günü başlayacak olan ICNA’nın (Kuzey Amerika İslâm Dairesi) tertip ettiği büyük bir organizasyona katılmak için bu seyahatimize daha erken çıkmak planımız vardı. Çeşitli İslâmî san’at sergileri, yayınevi standları, konuşmalar vs.’nin yer aldığı bu büyük programa, NurSA (Nur Students of America-Amerika Nur Talebeleri) da katılıyordu. İngilizce Risâle-i Nurlar için kitap standının yanı sıra, Dr. Furkan Aydıner’in konuşmacı olarak katılacağı (Global Finans Krizi ve Kapitalizmin Çöküşü) konulu bir program da bu organizasyonda yer alıyordu.

Pennsylvania eyaletindeki

okuma programı

1 Haziran Pazartesi günü başlayan okuma programına ise katılım yoğundu. Yemyeşil bir ortamda, büyükçe bir gölün kenarında ve beş gün boyunca rahmetin hiç eksik olmadığı bereketli bir program geçirdik.

Program süresinin kısa olması istifadenin çok olmasına engel değildi. Bunu düşünenler, programa bir veya iki gününü ayırmakla istifade etmeye çalıştılar. Bu vesileyle kuzeydeki eyaletlerde bulunan Nur Talebeleriyle de tanışmış olduk. Elektronik posta ile görüştüğümüz birçok arkadaşımızla bu program vesilesiyle yüzyüze görüşme firsatı yakaladık. Programımız bütünüyle okuma üzerine kuruluydu. Sabah namazının ardından yatsı namazına kadar okuduk, okuduk… Namazların ardından Hizmet Rehberi dersleri müzakere formatında yürüyordu.

Farklı hizmet anlayışlarından Nur muhataplarının iştirak ettiği bir program, Nur’un bayramı diye tabir edilebilir. “İhlâstan sonraki büyük kuvvetimiz olan tesanüd”ün bu program sayesinde kıymetini daha da iyi anladım diyebilirim. Nurlarda geçen “kardeşlerimi görmek için hapishanedeki sıkıntılara razıyım” mealindeki cümleler ve Nur hizmeti tarihi, tesanüd için irtibatın önemini yeterince ortaya koyan şeylerdir. Tesanüd bizim en büyük kuvvetimizdir ve bunun için irtibat gereklidir.

Tahkikî iman lezzetini Nurlar vesilesiyle tatmış bu genç grubunda herkes, başta nefsini terbiye etmek ve Nurların neşrine çalışmak gayesini taşıyordu. Esas vazifemiz olan ubudiyetin diğer bütün vazifelerin yönlendiricisi olması gerektiğinden yola çıkarak, gençliğimizde günahlardan uzak olmamızın, kendimizi muhafaza etmemizin ne kadar kıymetli olduğu da bu programın lisan-ı hali ile anlattığı bir durumdu. Hallerden ve sözlerden bu dersi almak insanı huzura gark ediyor ve bunun neticesi, kardeşleri ile beraber olmanın kuvvetini bütün hücrelerinde hissediyor ve bunun şükrünü eda yolunda olmanın heyecanını yaşıyorduk…

Programların bir yönünün de sünnet-i seniyye idmanı olduğunu düşünüyorum. Bu mânâda bu programda aklımda yer eden bir uygulama, öğle yemeği yerine sadece çorba içmemizdi. Hakikaten okuma performansını arttırdığını söyleyebilirim. Az yemek yönünden de sünnet sevabı taşıdığı da bir gerçek…

Diğer yandan içinde bulunduğumuz Eyalet Parkının düzeni, temizliği ve rahatsız edebilecek unsurların (Park içinde alkol yasaktı) olmaması istifadeyi arttıran vesilelerdi.

Cuma günü sabahı, diğer günler de olduğu gibi, birlikte kahvaltı yaptık. Etrafı toparlayıp yola çıkma hazırlığını tamamladık. Bütün ayrılıklarda hüzünler vardır… Bu programdan ayrılırken hüzün yanında çok büyük tesanüd kuvvetini de hissettiğimi söylemeliyim. Düşünceler, yaşantılar, gayeler, dertler, sevinçler… herbirisi tesanüd unsuru olurda buradaki kuvvet hissedilmez mi?

Peterson ve

Brooklyn Dershaneleri

Bereketli bir beş günün ardından, Cuma günü, New York’a doğru yola çıktık. Cuma namazını Long Island’da büyük bir camide eda ettik. Namazın ardından renkleri ayrı, giyimleri çeşit çeşit her yaştan Müslümanla kucaklaştık, tebrikleştik. Cuma gününün akşamı Peterson’daki Nur Dersanesindeki derse iştirak ettik. Ramazan Ağabeyin okuduğu ders, tazelenmiş bir ruh halini yaşattı bizlere.

Sonuçları itibariyle iyi veya kötü olarak değerlendirdiğimiz herbir olayın bir nizam altında gerçekleştiğini; başıboş bir halde meydana gel(e)mediklerini, ya bizzat veya sonuçları itibariyle güzel olduğunu Risâle-i Nurların çeşitli yerlerinden okuduk.

Çay ve ikinci dersin ardından, derse katılan herkesle kucaklaşıp ayrıldık. Mehmet ve Ibrahim Ağabeyler ile ismini saymadığım diğer güzel insanları görmek-tanışmak, bizim için çok şeylere bedel bir ayrıcalıktı…

Salı günü akşamları derslerin yapıldığı Brooklyn Nur Dershanesindeki derse de katılmak nasip oldu. Dershanede kalan arkadaşlarla çok samimî bir havada gerçekleştirdiğimiz dersin ardından, Connecticut eyaletindeki dershaneleri beraber ziyaret etmeyi kararlaştırdık. Cumartesi günü yola çıkacak, hem o akşamki dersten istifade edecek, hem de derse katılanlarla tanışma imkânımız olacaktı. Connectucut’taki ağabey ve kardeşlerle daha bir hafta önce okuma programında beraber olmamıza rağmen onları özlemiştim ve onlarla tekrar görüşmek beni heyecanlandırmıştı. Baykar, Aydın, Said, Hüseyin, Yunus ve ismini saymadığım diğer güzel insanlarla tekrar buluşmak için yola çıktık…

Hartford, Connecticut

Dershanesi ve Çam Dağı

Amerika’da Risâle-i Nur hizmeti açısından en bereketli yerlerin başında gelen Connecticut eyaletindeki Hartford şehrine ulaştığımızda, bizleri dershanelerde kalan abi ve kardeşlerimiz karşıladılar. Hartford şehri Connecticut eyaletinin başşehridir. Connecticut Nehri’nin hemen kıyısında kurulmuş bu yemyeşil şehir, Amerika’da dağ-bayır özleyen birisi olarak bizlere ilaç gibi geldi diyebilirim. Doğduğumuz yerlerde dağların bayırların çokluğundan dert yanarken, Amerika’da iki yıl içerisinde bayır-yamaç görmeyi; oralarda yürümeyi özlediğimi söylemeliyim. Bu da insanın fıtratından kaynaklanan bir durum olsa gerek veya ihtiyacın sonsuzluğundan da diyebiliriz… Işte Hartford’da özlediğimiz dağlık-bayırlık yerlerde yürümek nasip oldu. Hem de “Çam Dağı”na yürüyerek çıktık. Hartford dersanesine yakın bir yerde bulunan bu tepe, manzarası itibariyle Çam Dağını, Katran ağacının bulunduğu yeri anımsatıyor. Hartford’daki Nur Talebeleri de buraya Çam Dağı demişler…

Hartford şehrinde bulunan Hartford Seminary bünyesinde Islâm araştırmaları bölümü var. Amerika çapında bu konuda ilklerden olması, Hartford Seminary’ye duyulan ilgiyi de arttırmış. Bu mânâda Bediüzzaman ve Risâle-i Nurlar üzerinde çalışmalar yapan Ibrahim Abu Rabi burada (önceden) hocalık yapmış zatlardan birisi… Dershanelerimizden bir tanesi de onun burada iken ikamet ettiği ev. Kendisi başka bir yerde vazifesini devam ettirmekte.

Şimdi Virginia Seminary’de dekan olan ve Risâle-i Nurları takdirle karşılayan Ian S. Markham da önceden burada görevliymiş.

İman-Kur’ân hizmeti açısından oldukça sistemli ve gayretli olan Hartford’daki Nur Talebelerinin hizmet haberleri bizleri şevke ve gayrete getirdi. Hapishane hizmetleri, Neşriyat hizmetleri, seminerler, dershanelerde kalan öğrenci arkadaşlar ve haftasonları çocuklara yönelik hizmetler bunların başlıcaları.

Orada bulunduğumuz günün ilk akşamı (Cumartesi) umumî ders vesilesiyle tanıştığımız insanların simalarındaki memnuniyet de görülmeye değerdi. Belli ki Nur Dershanesi Hartford’in manevî havasını çok güzel etkilemişti.

Pazar günü “Çam Dağı” ziyaretinin ardından, New York’a doğru yola çıkmaya hazırlanırken hüzünle birlikte yine tesanüd kuvvetini hissediyorduk.

Duâmız budur ki; İnşallah, Nur Talebelerinin bulunduğu Amerika’daki diğer eyaletleri de ziyaret etmek, en kısa zamanda bizlere yine nasip olsun.

”Haddinden fazla fevkalâde hüsnüzan ve müfritane âlî makam vermek yerine, fevkalâde sadakat ve sebat ve müfritane irtibat ve ihlâs lâzımdır. Onda terakki etmeliyiz.” (Kastamonu Lâhikası)

SAİD HAFIZOĞLU / AMERİKA

01.07.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.