06 Temmuz 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Haberler

 

Hak-İş’ten iş bırakma eylemine destek

HAK-İŞ, kamu toplu iş sözleşmelerindeki tıkanıklığın aşılması için yarın Hükümeti uyaracak.

Hak-İş’ten yapılan yazılı açıklamada, Türk-İş tarafından yarın yapılacak iş bırakma eylemine, Hak-İş’e bağlı tüm kamu çalışanlarının da katılıp destek vereceği belirtildi. Eylem kapsamında kamu iş yerlerinde okunmak üzere bir bildirinin hazırlandığı kaydedilen açıklamada, kamu çalışanlarının Hükümetin kamu toplu iş sözleşmelerindeki tutumu sebebiyle mağduriyet yaşadığı ileri sürüldü. Açıklamada, söz konusu eylem sırasında Hak-İş’e bağlı bütün kamu iş yerlerinde şu bildirinin okunacağı belirtildi: “Kamuda çalışan 250 bin işçiyi ilgilendiren toplu iş sözleşmeleri 6 aydır sonuçlandırılamamıştır. Hak-İş’e bağlı sendikaların örgütlü olduğu iş yerlerinde çalışan 36 bin kamu çalışanı olarak üyelerimiz de aynı şekilde kamu sözleşmesinin bitirilmesini sabırsızlıkla beklemektedir. Ağır ekonomik koşullar yakıcı bir biçimde devam ederken, toplu sözleşmeleri bir sosyal ve ekonomik aracı olarak kullanmak varken, iş alemine yönelik her türlü imkân ve avantaj peş peşe sunulurken, kamu işçilerine gerçekleşen enflasyon oranında bir zammı bile çok görmek sosyal adalet ilkesine uygun düşmez. Kamu çalışanlarına yüzde 4-4.5 oranında zam uygulanması söz konusu iken, işçileri daha düşük bir zamma razı olmaya zorlamak en azından haksızlığa razı olmamazı istemektir. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir.”

06.07.2009


 

MASA BAŞINDA BİTSİN

Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Sakarya İl Kongresinde yaptığı konuşmayı eleştirerek, ‘’Biz her zaman toplu iş sözleşmelerinin masa başında bitirilmesini isteriz. Henüz ilgili bakanla görüşmelerimiz sürerken, Başbakan’dan gelen ‘vermiyorum, greve git’ yaklaşımı eğer bir restse biz bu resti de görürüz’’ dedi.

ÜCRETLER KUŞA DÖNDÜ

İşçilerin vergiden, enflasyondan kaynaklanan kayıpları bulunduğunu, aldıkları ücretin ‘’kuşa döndüğünü’’ ifade eden Kumlu, şunları kaydetti: “Biz kayıplarımız karşılandığı koşullarda Başbakan’ın verdiği ücret zammına imza atmaya hazırız. Bizim için grev her zaman en son kullanacağımız silâhtır. Başbakan’ın yaklaşımı talihsiz bir yaklaşımdır.”

İşçiden reste rest

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Mustafa Kumlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Buyursunlar greve gitsinler’’ sözleri üzerine, ‘’Biz her zaman toplu iş sözleşmelerinin masa başında bitirilmesini isteriz. Henüz ilgili bakanla görüşmelerimiz sürerken, Başbakan’dan gelen ‘vermiyorum, greve git’ yaklaşımı eğer bir restse biz bu resti de görürüz’’ dedi.

Kumlu, yaptığı açıklamada, kamuda sözleşmesi olan 270 bin işçinin, aileleriyle birlikte yaklaşık 1 milyon insanın altı aydır toplu iş sözleşmelerinin imzalanmasını beklediğini vurguladı.

İşçilerin vergiden, enflasyondan kaynaklanan kayıpları bulunduğunu, aldıkları ücretin “kuşa döndüğünü’’ ifade eden Kumlu, şunları kaydetti: ‘’Biz kayıplarımız karşılandığı koşullarda Başbakan’ın verdiği ücret zammına imza atmaya hazırız. Bizim için grev her zaman en son kullanacağımız silâhtır. Biz her zaman toplu iş sözleşmelerinin masa başında bitirilmesini isteriz. Henüz ilgili bakanla görüşmelerimiz sürerken, Başbakan’dan gelen ‘vermiyorum, greve git’ yaklaşımı eğer bir restse biz bu resti de görürüz. Ama Başbakan’ın yaklaşımı talihsiz bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım kamu işçisinde kızgınlık ve öfkeye sebep olmuştur. Başbakan bu yaklaşımıyla ‘çalışanları enflasyona ezdirmiyoruz’ söylemini kendi kendine tekzip etmiştir. Çünkü bizi sadece hakkımızı, yani enflasyondan doğan kayıplarımızın telâfisini istiyoruz.

“Sayın Başbakan Sakarya İl Kongresi’nde sendikalarla ve çalışanlarla iyi ilişkilerinden, sosyal diyalog mekanizmasını çok iyi işlettiklerinden bahsediyor. Ama bizi hiçe sayarak gece yarısı özel istihdam bürolarına işçi kiralamayı beraberinde getiren, yani kölelik yasasını çıkarıyorlar. Bizi hiçe sayarak gece yarısı sağlığa katılım payı getiren yasayı çıkarıyorlar. Bankacılık iş koluna Nisan sonunda yaptıkları teşmili, Temmuz başında geri alıyorlar. Bu mu sosyal diyalog. Bu mu çalışanların sorunlarını çözmek? Biz sadece hakkımızı istiyoruz. Almak için de eylemse eylem, grevse grev.’’

06.07.2009


 

Kazançlarından fazla harcadılar

TÜRKİYE genelinde mahallî idareler 2008 yılında 38,8 milyar lira gelire karşın, 45,9 milyar lira harcamada bulundu.

Buna göre mahallî idarelerin bütçe açığı bir önceki yılı ikiye katlayarak 7,1 milyar liraya ulaştı.

‘’2008 yılı Mahallî İdareler Malî İstatistikleri Bülteninden’’ derlenen verilere göre, mahallî idarelerin 7,1 milyar liralık bütçe açığının yüzde 63’ü İstanbul ve Ankara’daki idarelerin gelir ve gider farklarından kaynaklandı. Buna göre mahallî idareler İstanbul’da 3,4 milyar lira, Ankara’da 1 milyar lira, İzmir’de de 451,9 milyon lira bütçe açığı verdi. Bunu 257,7 milyon lira ile Antalya, 171,4 milyon lira ile Adana, 133,5 milyon lira ile Mersin, 125,8 milyon lira ile Eskişehir, 122 milyon lira ile de Gaziantep izledi. Mahallî idareler 2007 yılında 35,5 milyar lira gelire karşı, 39,4 milyar lira giderde bulunmuş ve 3,9 milyar lira bütçe açığı vermişti.

Mahallî idarelerin toplam 45,9 milyar liralık giderlerindeki en büyük kalemi de 17,4 milyar lira ile sermaye giderleri 14,3 milyar lira ile de mal ve hizmet alımları oluşturdu. İdareler, personel giderleri için 9 milyar lira, sosyal güvenlik kuruluşları ödemeleri için 1,3 milyar lira, carî transferler için 2,1 milyar lira harcamada bulundu. Mahallî idareler, 937,5 milyon lira faiz harcaması, 241,1 milyon lira da sermaye transfer harcaması, 603,3 milyon lira da borç verme ile gider kaydetti.

BÜTÇE AÇIKLARININ 5,2 MİLYAR

LİRALIK KISMI BELEDİYELERE AİT

Mahallî idarelerin 7,1 milyar liralık bütçe açığının 5,2 milyar lirası belediyelerin bütçe açıklarından kaynaklandı. Belediyeler geçen yıl 30 milyar 959 milyon 84 bin lira harcama yaptı, buna karşılık 25 milyar 736 milyon 12 bin lira gelir topladı.

2008 yılında Belediyelerin 5,2 milyar liralık bütçe açığına ek olarak belediyelere bağlı idareler de 2,2 milyar liralık açık verirken, il özel idarelerin bütçesi 282 milyon 990 bin lira fazla verdi.

Türkiye genelinde 81 ilin 69’unda mahallî idareler bütçe açığı verirken, Van, Kilis, Iğdır, Ardahan, Şırnak, Batman, Tunceli, Muş, Mardin, Malatya, Çorum ve Ağrı’daki mahallî idarelerin bütçeleri fazla verdi.

06.07.2009


 

Memur alımı bugün başlıyor

KAMUYA öğretmen ve kariyer meslek memurları dışında kalan 10 bin 244 kadro ve pozisyonda yapılacak alımlar için tercih başvuruları bugün başlıyor.

Tercihler, 6-15 Temmuz 2009 tarihleri arasında tercih yapılacak. Alımlar için bugünden itibaren 15 Temmuz 2009’a kadar tercihte bulunulacak. Devlet Personel Başkanlığı internet sitesinde yayımlanan duyuruya göre, üniversiteler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca merkezi yerleştirme yapılmak üzere Devlet Personel Başkanlığına gönderilen (öğretmen ve kariyer meslek memurları dışında kalan) listelerde yer alan toplam 10 bin 244 kadro ve pozisyon için 6-15 Temmuz 2009 tarihleri arasında tercih yapılacak. Yerleştirmeler, ÖSYM Başkanlığının ‘’www.osym.gov.tr’’ adresi üzerinden yapılacak. Bu yılın ikinci merkezi yerleştirmesinin ise kamu kurumlarından taleplerin 30 Eylül 2009 tarihine kadar toplanmasının ardından Kasım ayının ilk haftasında yapılması planlanıyor.

06.07.2009


 

“CE’’ işaretinde tarihî karar

DEVLET Bakanı Zafer Çağlayan, Türk ürünlerinin AB piyasasına girerek, serbest dolaşımını sağlayan “CE’’ işaretini alma süresinin bir haftaya indirildiğini bildirdi.

Çağlayan, yaptığı yazılı açıklamada, AB üyesi ülkelerin onaylanmış kuruluş bildiriminde kullandığı ve NANDO olarak adlandırılan elektronik veritabanına Türkiye’nin katılım yönünde sürdürülen görüşmelerin olumlu sonuçlandığını ve Türkiye’nin de NANDO veritabanı üzerinden bildirim yapma hakkını elde ettiğini belirtti. Alınan bu tarihi kararla söz konusu bildirimlerin, NANDO veritabanına girilerek, bir haftalık zaman dilimi içinde onaylanacağını kaydeden Çağlayan, “Böylece ulusal onaylanmış kuruluşlarımızın faaliyete geçme süresi önemli ölçüde kısalacaktır’’ dedi. NANDO sistemine aktif katılımın önemli kazanımlar getirdiğine işaret eden Çağlayan, bakanlıklarca yapılan onaylanmış kuruluş bildirimlerinin Avrupa Komisyonu’na iletildiğini ve onay için yaklaşık 1 yıl beklendiğini, NANDO sistemine katılımla, onaylanmış kuruluş atamasına ilişkin bildirimlerin, merkezî bildirim kuruluşu olan Dış Ticaret Müsteşarlığınca NANDO veritabanına girileceğini ve bir hafta içinde onaylanacağını belirtti.

06.07.2009


 

Şirket kuran yok

TÜRKİYE'DE, bu yılın Ocak-Haziran döneminde, yeni kurulan şirket sayısında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 24,13, kapanan şirket sayısında ise yüzde 0,13 oranında azalma oldu.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin ‘’2008 ve 2009 Yılları Mayıs Ayı ve (Ocak-Haziran) Dönemi Kurulma, Tasfiyeye Girme ve Kapanma İstatistikleri’’ni açıkladı. Buna göre, geçen yılın ilk 6 ayında 28 bin 296 olan yeni kurulan şirket sayısı, bu yılın aynı döneminde yüzde 24,13 oranında gerilemeyle 21 bin 469’a düşerken, kapanan şirket sayısı da 5 bin 394’ten yüzde 0,13 azalışla 5 bin 387’ye geriledi. Aynı dönemler karşılaştırıldığında tasfiye edilen şirket sayısı yüzde 15,41 artışla, 6 bin 86’dan 7 bin 24’e çıkarken, tasfiye edilen kooperatif sayısı da yüzde 11,32’lik gerilemeyle, bin 325’ten bin 175’e düştü.

06.07.2009


 

KDV indirimi sevindirdi

BOYDAK Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Boydak, “KDV indirimi sayesinde son bir ay içinde 550 kişiye istihdam sağladık’’ dedi.

Zonguldak’ın Çaycuma ilçesinde bir mağazanın açılışına katılan Boydak, yaptığı açıklamada, Boydak Holding olarak 2008’de yüzde 12 büyüme kaydettiklerini, bu yılın ilk 6 ayında ise yüzde 13’ü geçtiklerini söyledi. Türkiye’de mobilya sektörünün geçen yıl 1,5 milyar dolarlık ihracatının yanı sıra 750 milyon dolarlık da ithalatı bulunduğunu anlatan Boydak, şöyle dedi: “Bu göstergeler, mobilya sektörünün cari açık vermediğinin en büyük kanıtıdır. Geçen yılın son çeyreğinde dünyada yaşanan global krizden ülkemizde etkilendi. Türkiye’de bankacılık sektörünün sağlam olması ve hükümetimizin son 6-7 yıl bankacılığı çok sıkı tutmasından dolayı bankalarda kriz yaşanmadı. Başbakanımız ‘kriz teğet geçecek’ demişti, bana göre de kriz bize teğet geçti. Mobilya gurubu olarak bakacak olursak, 1 Nisan’dan itibaren 3 ay süre ile KDV’leri yüzde 10 aşağı çektiler ve KDV yüzde 8’e düştü. Bu indirim sonunda bir yıl öncekine göre satışlarımızda yüzde 100 artış oldu. Yılın ilk 3 ayına göre de yüzde 50’lik bir artış yaşandı. Elimizde 1.5 milyar liralık stok vardı, hepsini erittik. Şimdi gelinen noktada müşteriye 15-20 gün sıra veriyoruz. Bu durum istihdama katkı sağladı, ihracatımızda da artış yaşandı. Hükümetimiz KDV indirimi 3 ay daha uzattı. Bu uzatma için de başta Başbakanımız ve bakanlarımıza çok teşekkür ediyoruz.’’

06.07.2009


 

Seçim barajı kalkmalı

Anayasa Mahkemesi eski Raportörü Doç. Dr. Osman Can, Iğdır’da düzenlenen bir sempozyumda yaptığı kouşmada seçim barajının toplumsal siyasetin engellenmesi anlamına geldiğini hatırlattı. Can, ‘’Seçim barajı hiç olmamalıdır. Eğer olacaksa en fazla yüzde 2-3 oranında olabilir. Toplumsal barış için seçim barajı kalkmalıdır’’ dedi.

Anayasa Mahkemesi Raportörü Doç. Dr. Osman Can, seçim barajının toplumsal siyasetin engellenmesi anlamına geldiğini ifade ederek, ‘’Seçim barajı hiç olmamalıdır” dedi. Iğdır Barosu ve Iğdır Üniversitesince ortaklaşa düzenlenen Geleneksel 5. Hukuk Sempozyumu Iğdır’da yapıldı. Kültür Sarayındaki sempozyumda konuşan Doç. Dr. Osman Can, seçim barajının toplumsal siyasetin engellenmesi anlamına geldiğini söyledi. Barajların Türkiye’de çok ciddî yıkımlara ve acılara yol açtığını ifade eden Can, ‘’Seçim barajı hiç olmamalıdır. Eğer olacaksa en fazla yüzde 2-3 oranında olabilir. Toplumsal barış için seçim barajı kalkmalıdır’’ dedi. Anayasa Mahkemesi Üyesi Prof. Dr. Sacit Adalı da ‘’Ben bir parti kuracak olsaydım adını ‘Vatandaşın Hayatını Kolaylaştırma Partisi’ koyardım. Çünkü Türkiye’de herkes birbirine engeller çıkartarak vatandaşın hayatını zorlaştırıyor’’ dedi. Sempozyuma ev sahipliği yapan Iğdır Baro Başkanı Mustafa Buluş ise, yeni çıkarılacak anayasada, düşünce ve ifade özgürlüklerinin uluslar arası standartların üzerine çıkarılması gerektiğini söyledi.

06.07.2009


 

BBP, kaza yerinden çağrıda bulunacak

BBP, Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin vefat ettiği helikopter kazasının olduğu yerde, olayın aydınlatılması için devlet yetkililerine çağrıda bulunacak.

BBP Genel Merkezi’nde MKYK toplantısı öncesi basın toplantısı düzenleyen Genel Başkan Yalçın Topçu, milyonlarca kişinin Keş Dağları’nda bir araya gelerek helikopterin düştüğü kaza yerinde basın açıklaması yapacaklarını söyledi. “Belki sesimizi devlet yetkililerine oradan duyururuz” diyen Topçu, üç ay 10 gündür kazanın oluş sebebine ilişkin bir cevap alamadıklarını belirtti. Kaza sonrası arama kurtarma çalışmalarının yetersiz ve gecikerek yapılmasında siyasî erk başta olmak üzere Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, Kayseri ve Kahramanmaraş Valiliği ile Türk Silâhlı Kuvvetleri yetkililerinin yasalar ve toplum vicdanında sorumlu olduğunu savunan Topçu, helikopter kazasına ilişkin cevaplanması için devlet yetkililerine 15 soru yöneltti. Başından beri toplum vicdanında oluşan, tartışmasız sabotaj kuşkusunun artarak devam ettiğini dile getiren Topçu, vatandaşların Yazıcıoğlu’nun öldürüldüğüne inandığını aktardı. Ağustos ayının ilk haftası gerçekleşecek basın açıklamasına, parti yönetiminin yanı sıra vatandaşların da katılması bekleniyor.

06.07.2009


 

Rus Patrik Kirill, Bartholomeos ile ayin yönetti

Ortodoks kiliselerini ziyareti kapsamında İstanbul’da bulunan Rus Ortodoks Kilisesi Patriği Kirill, Fener Rum Kilisesi Patriği Bartholomeos ile birlikte Aya Yorgi Kilisesi’ndeki pazar ayinine katıldı.

Aya Yorgi Kilisesi’ndeki ayine katılmak üzere Fener Rum Patrikhanesi’ne gelen Kirill, pazar ayininin yapıldığı kilisede yaklaşık 40 dakika süren ayin duâsında hazır bulundu. Kirill, duâ sırasında Bartholomeos’un kendisini beklediği özel bölüme geçti. Bartholomeos ve Kirill daha sonra ayini birlikte yönetmeye başladı. Ayini bir Yunan TV kanalı canlı olarak yayınladı.

06.07.2009


 

AB üyeliğini istiyoruz

Türkiye İstatistik Kurumunun 2008 yılı Ekim ayında 2 bin 878 örnek hanede, 6 bin 465 kişiyle gerçekleştirdiği ‘’Yaşam Memnuniyeti Araştırması’’ kapsamında, bireylerin AB üyeliğine bakışı da sorgulandı. Araştırmaya göre, Türkiye’nin AB üyeliği konusunda referandum yapılması halinde, halkın yüzde 51,9’u üyelik yönünde, yüzde 29,5’i ise üyeliği karşı oy kullanacağını belirtti. Bireylerin yüzde 18,6’sı ise bu konuda fikri bulunmadığını söyledi.

AB’Yİ İSTİYORUZ

Türkİye’de 2 kişiden 1’i Avrupa Birliği’ne (AB) üyeliği destekliyor. Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) 2008 yılı Ekim ayında 2 bin 878 örnek hanede, 6 bin 465 kişiyle gerçekleştirdiği ‘’Yaşam Memnuniyeti Araştırması’’ kapsamında, bireylerin AB üyeliğine bakışı da sorgulandı. Araştırmaya göre, Türkiye’nin AB üyeliği konusunda referandum yapılması halinde, halkın yüzde 51,9’u üyelik yönünde, yüzde 29,5’i ise üyeliği karşı oy kullanacağını belirtti. Bireylerin yüzde 18,6’sı ise bu konuda fikri bulunmadığını söyledi. Bu dağılım cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi ve gelir durumuna göre incelendiğinde, AB üyeliğine destek veren kesimde erkekler, gençler ve görece iyi gelir düzeyine sahip olanlar öne çıkıyor.

Referandum yapılması halinde erkeklerin yüzde 58,5’i, kadınların yüzde 45,6’sı olumlu yönde katılım sağlayacağını bildirdi. Üyeliğe karşı olduğunu belirtenler arasında da erkeklerin oranı yüzde 31,4 ile kadınların (yüzde 27,7) önünde yer aldı. Bu sonuç, kadınların yüzde 26,7’sinin üyelik konusunda bir ‘’fikrinin bulunmaması’’ndan kaynaklandı. Yaş grupları açısından bakıldığında, üyeliğe en büyük desteğin yüzde 57,1 ile 18-24 yaş grubundan geldiği görülüyor. Yaş ilerledikçe üyelik yönünde oy kullananların oranının düştüğü gözleniyor. Sırasıyla 25-34 yaş grubunun yüzde 56,6’sı, 35-44 yaş grubunun yüzde 52’si, 45-54 yaş grubunun yüzde 49,8’i, 55-64 yaş grubunun yüzde 46,2’si, 65 yaş üstünün de yüzde 40,6’sı Türkiye’nin AB üyeliğinden yana olduğunu belirtti. Üyelik konusunda ‘’fikri bulunmayanların’’ oranı da buna paralel, yaş ilerledikçe artış gösteriyor. 18-24 yaş grubunda üyelik konusunda fikri bulunmayanların oranı yüzde 13,4 düzeyinde, rakam 65 yaş üzerinde yüzde 38,3’ü buluyor.

GELİR ARTTIKÇA,

DESTEK DE ARTIYOR

Eğitim düzeyine göre sınıflandırma yapıldığında ise ortaokul, lise, yüksekokul ve üniversite mezunları arasında AB üyeliğini destek ortalama yüzde 59 düzeyinde seyrediyor. Oran, ilkokul mezunlarında yüzde 50,3, okul bitirmeyen okur yazarlarda yüzde 43,2, okuryazar olmayanlarda ise yüzde 32,1’de kalıyor. AB’ye üyelik konusundaki destek, gelir düzeyindeki artışa da paralellik arz ediyor. 2 bin 500 liranın üzerinde aylık geliri bulunan hanelerde, bireylerin yüzde 62,1’i, referandum yapılması halinde AB üyeliği yönünde oy kullanacağını ifade etti. 1.501-2.500 lira arasında geliri bulunanların yüzde 55,3’ü, 901-1.500 lira gelir elde edenlerin yüzde 53,5’i destek vereceğini söyledi. Destek verenlerin oranı, 701-900 lira gelir grubunda yüzde 51,9, 451-700 lira gelir grubunda yüzde 50,1, 0-450 lira gelir grubunda yüzde 44,1 oldu.

06.07.2009


 

Yükümlülüklerin farkındayız

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AB konusunda, Türkiye’nin yükümlülüklerinin bilincinde ve sorumluluğunda bir ülke olduğunu ifade etti.

Yükümlülüklerimizin bilincindeyiz

Yunanİstan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni’nin, ülkesinde yayımlanan İmerisia gazetesinde önceki gün yer alan Türkiye ile ilgili açıklamalarını değerlendiren Bağış, Bakoyanni’nin, Türkiye’nin AB üyeliği konusunda “yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiği” sözlerine karşılık, Türkiye’nin devlet ve diplomasi bilgisi, geleneği olan ve büyük coğrafyaları, büyük nüfusları idare etmiş bir ülke olduğunu vurguladı. Bağış, “Tarihi her halde muhataplarımız da biliyordur” diyerek, “Türkiye’nin uluslar arası ilişkilere AB sayesinde veya AB vesilesiyle başlamadığını veya Yunanlı dostların ilk ve tek gündem maddeleri olan Kıbrıs’ın aksine, Türkiye’nin yegâne gündem maddesinin de Kıbrıs olmadığını” ifade etti. Türkiye’nin diplomasi tarihinin, “1974’ten, şöyle bir bin yıl daha geriye gittiğine” işaret eden Bakan Bağış, şöyle dedi: “Yükümlülük meselesine gelince, Türkiye yükümlülüklerini bilmekteyken, muhataplarının da kendi yükümlülüklerini yerine getirmesini bekleme hakkına sahiptir. Uluslar arası anlaşmalar, avazı en çok yükselenin, en çok bağıranın dayattığı mecburiyetler değildir. Bize AB içinden çeşitli olumsuz manevralar çeviren muhataplarımız avantajlı bir zeminde olabilir ama haklı bir zeminde değiller. En başta haklı olmanız gerekir.”

06.07.2009


 

Yasak sigara bıraktırıyor

Türkİye’de geçen yıl uygulanmaya başlanan kapalı alanlarda sigara yasağının 19 Temmuzda eğlence hizmeti veren işletmeleri de kapsayacak olması sigarayı bırakmak isteyenlerin sayısını arttırdı.

Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ruhuşen Kutlu, yaptığı açıklamada, dünyada her yıl 5,4 milyon kişinin sigara kullanımına bağlı ortaya çıkan hastalıklar sebebiyle öldüğünü, Türkiye’de de bütün ölümlerin yüzde 23’ünün sigaraya bağlı hastalıklardan kaynaklandığını bildirdi. Kutlu, sigarayı bırakma isteğindeki artışta, toplumun sigaranın zararları konusundaki bilinç düzeyinin artmasının da önemli rolü olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: ‘’Yürürlüğe giren sigara yasakları sebebiyle televizyon ve gazetelerde tütünün zararları hakkında daha çok bilgi sahibi olan vatandaşlar artık bu konuda eskiye oranla daha hassas davranıyor. Böylece sigara bırakma isteğinde sevindirici gelişmeler sağlandı. Hastane olarak biz de sigarayı bırakmak isteyen tiryakilere yardımcı oluyoruz. Hastanemize sigarayı bırakmak istediğini belirterek başvuran tiryakileri önce testten geçiriyoruz. Bu sayede bağımlılık düzeylerini ölçerek, bağımlılık düzeylerine göre bant, hap veya ilâç gibi çeşitli bilimsel yöntemlerle bu zararlı alışkanlıktan kurtulmalarını sağlıyoruz.’’

Merkezi Konya’da bulunan ve sigaranın zararları konusunda halkın bilinçlendirilmesi amacıyla kurulan Bir Hayalim Var Derneği Başkanı Kadir Dikici de Türkiye’de tütünle mücadele çalışmaları çerçevesinde sigara kullanımının azaltılması için hayata geçirilen uygulamaları çok önemsediklerini bildirdi. Dikici, şunları kaydetti: ‘’Kısa süre önce kurulmuş olmamıza rağmen, çok sayıda vatandaş sigarayı bırakmak istediğini belirterek derneğimize başvuruyor. Biz de onlara sigara bırakma yöntemlerini anlatıyoruz, sigaranın zararları ve bırakma yöntemlerini anlatan broşürler vererek, bu alanda uzman merkezlere yönlendiriyoruz. 19 Temmuzda yasak kapsamının daha da genişleyecek olması, sigarayı bırakmak isteyenlerin sayısını arttıran önemli bir etken.’’

06.07.2009


 

Çevreciler balık çiftliklerine karşı

İzmİr’de, Seferihisar Doğa ve Hayvan Dostları Derneği, Sığacık’ta ‘’Denizlerimizi kirleten, gelecek nesillere çöplük bırakmayı vadeden balık çiftliklerine hayır’’ sloganıyla imza kampanyası başlattı.

Dernek Başkanı Fevziye Kanat Özkan, amaçlarının sorunlara çağdaş çözümlerin üretilmesi ve gelecek kuşaklara daha yaşanabilir sağlıklı bir dünya bırakmak olduğunu söyledi. Dernek Başkanı Özkan, birkaç şirketin kâr etmek uğruna tabiatı kirletmesine, gelecek nesillere ‘’çöplük’’ bırakılmasına seyirci kalmayacaklarını ifade etti

06.07.2009


 

Fransa’da, ‘Türkiye Mevsimi’ yaşanıyor

Fransa’dakİ ‘’Türkiye Mevsimi’’ faaliyetleri çerçevesinde geçen gece ‘’Anadolu Ateşi’’ grubunun gösterisi ve ‘’Mercan Dede’’ grubunun konseri ziyaretçilerin beğenisine sunuldu.

‘’Türkiye Mevsimi’’ faaliyetleri, yaklaşık 9 ay sürecek. Paris’in ünlü Louvre Müzesi’nde ‘’Osmanlı Kaftanları’’ ve Grand Palais’de ‘’Çağlar Boyu İstanbul’’ konulu sergiler, önemli faaliyetler arasında yer alıyor. Grand Palais’deki serginin açılışını, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile birlikte yapması bekleniyor. Faaliyetler kapsamında Fransa’da, başta başşehir Paris olmak üzere 70’i aşkın şehirde 400’ün üzerinde sanatsal ve kültürel faaliyetle Türkiye tanıtılacak. ‘’Türkiye Mevsimi’’ faaliyetleriyle, iki ülke arasındaki ilişkilerin yoğunluğunun ve tarihsel boyutunun öneminin de bir kez daha gösterilmesi amaçlanıyor.

06.07.2009


 

Bebeklerde katı gıdalara erken başlanmamalı

Bebeklerde ek besinlere erken geçilmesi ishal, inek sütü alerjisi, aşırı böbrek yükü, büyüme geriliği ve obezite gibi sorunlara sebep olabiliyor.

Fatih Üniversitesi'nden Prof. Dr. Aziz Polat, bu dönemin 4-6. aylarda başlatılması gerektiğine dikkat çekerek, “Katı gıdalara erken başlama anne sütü alımını azaltarak büyümeyi bozar.” dedi. Prof. Dr. Aziz Polat, Dünya Sağlık Örgütü’nün bebeklerin doğumundan itibaren ilk 4-6 ay sadece anne sütü almalarını önerdiğini belirtti. İnek sütü, mama veya ek gıdaların erken dönemde verilmesinin anne sütünün azalması veya kesilmesine yol açtığı uyarısında bulunan Polat, “Anne sütüne 2 yaşına kadar devam edilmesi önerilmekte, Türkiye’de ise ortalama emzirme süresi 1 yıl.” diye konuştu. Ek gıdalara, 4-6. aylarda geçilmeye başlanması gerektiğini kaydeden Polat, ek besinlere geçerken dikkat edilmesi gerekenleri şu şekilde sıraladı: “İlk kez verilecek besinler haftada bir çeşit olacak şekilde verilmelidir. Ek besinler tek öğün olarak ve çok az miktarda verilmelidir.”

06.07.2009


 

“Eşdeğer ilâç doğru ilâçtır”

Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Genel Başkanı Nurten Saydan, eşdeğer ilâcın ülke ekonomisi ve ulusal ilâç politikaları açısından önemine işaret ederek, ‘’Eşdeğer ilâç doğru ilâçtır.

İlâç gücünü ticarî isminden değil, içindeki etken maddesinden alır’’ dedi. Saydan, yaptığı açıklamada, orjinali ile muhteva ve etki olarak bire bir aynı olduğu için güven duyulan biyoeşdeğer ilâçların bütün dünyada kullanıldığını söyledi. “Eczane eczacıları daha fazla para kazanmak için hekimlerin yazdığı reçetelerdeki ilâçları değiştiriyor’’ şeklinde yanlış bir görüş hakim olduğuna işaret eden Saydan, ‘’Bizler eşdeğer ilâç verdiğimiz zaman daha fazla kâr elde etmiyoruz. Meselâ 10 TL’lik orijinal ilâcı veren eczacının kârı 2 TL iken, 8 TL’lik eşdeğer ilâçtaki kârı 1.6 TL’dir. Dolayısıyla bu durumdaki eczacı daha düşük ciro yapmakta ve daha az kazanmaktadır. Daha fazla kâr etmek için eşdeğer ilâç vermekle suçlanan eczacılara yapılan bu haksız ve bilinçsiz itham, kamuoyunda bizlere duyulan güveni ne yazık ki sarsıyor.’’

06.07.2009


 

Bahreynli bayan basketbolcular başörtüsü mücadelesini kazandı

Bahreynlİ bayan basketbolcuların, uluslar arası bir maç öncesinde başörtülerini çıkarmamakta gösterdikleri kararlı tavır sonuç verdi.

Oyuncular, kalan maçlarına başörtülü çıkabilecek. Olay, Singapur’da oynanan Asya Gençlik Oyunları’nda bir basketbol maçı yetkilisinin, Bahreyn bayan millî takım oyuncularının başörtülerini çıkarmasını istemesi üzerine başladı. Yetkili, bayan oyuncuların maça katılabilmeleri için örtüleri çıkarmaları gerektiğini, aksi takdirde Uluslararası Basketbol Federasyonu (FIBA)’nın kıyafet kurallarını ihlâl etmiş ve bütün maçları kaybetmiş sayılacaklarını söyledi. Ardından Bahreynli bayan basketbol takımı ilk günde C grubunda Hindistan takımıyla yapacağı maçta hükmen mağlûp ilân edildi. Dubai’de basılan Gulf News’teki habere göre, Bahreynli oyuncular karar karşısında şok oldu ve Bahreynli delegeler Asya Olimpik Konseyi üyelerine ve oyun müdürüne itirazda bulundu. Yetkililer, görüşmelerin ardından itirazı haklı buldu ve kararı geri çekerek Bahreynli bayan oyuncuların örtüleriyle maçlara katılabilmesine izin verdi. Karar, Körfez ülkesi Bahreyn milletvekilleri tarafından da sevinçle karşılandı. Millî takımın tavrını gurur verici bulduğunu dile getiren milletvekili İbrahim Busanadal, “Tüm dünyaya Müslümanların değerlerine ve prensiplerine sahip çıktığımızı ve bir oyun uğruna bunlardan vazgeçmeyeceğimizi gösterdik” dedi. Busanadal, “Dünyada demokrasiyi savunduğunu iddia eden bir çok ülkede başörtüsü sorunu devam ediyor. Başörtüsü giyme hakkı için mücadele eden oyuncularımızı tebrik ediyorum” diye konuştu.

06.07.2009


 

Avrupalı işsiz bile Türkiye’de tatil yapabiliyor

Grand Şeker Otel Genel Müdürü Tülin Arapoğlu, bundan 5 sene önce de Avrupalı turistin ülkesinde aldığı işsizlik maaşıyla Türkiye’de tatil yapabildiğini, durumun bugün de aynı olduğunu söyledi.

Kendi otellerine en fazla Almanya’dan turist geldiğini ifade eden Arapoğlu, şunları kaydetti: ‘’Ancak şöyle bir durum var, ekonomik kriz Türkiye’ye gelen yabancı turistin profilinde bir değişikliğe sebep olmadı. Hep aynı ekonomik seviyedeki insanlar geliyor, yine işsizlik parasıyla gelip tatil yapıyorlar. Bundan 5 sene önce de Avrupalı turist ülkesinde aldığı işsizlik maaşıyla Türkiye’de tatil yapabiliyordu, bugün de... Yani, ‘son yıllarda daha fakir turistlerin Türkiye’yi tercih etmeye başladığı’ yönündeki ifadeler gerçeği yansıtmıyor. Ancak, meselâ Almanya’daki işsiz bir kişi, işsizlik maaşıyla, ön sezon olarak nitelendirdiğimiz Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında tatil yapabiliyor. İstanbul hariç Türkiye’deki turistik oteller rakip ülkelere göre hem daha ucuz hem daha kaliteli.’’

06.07.2009


 

Teknolojiyle işe gelmeden işleri hallediyoruz

Türkİye’de kullanımı hızla artan akıllı (smart) telefonların ve dizüstü bilgisayarların kişisel verimliliği arttırdığı ve pek çok kişinin iş-özel hayat dengesini değiştirdiği bildirildi.

İnsan kaynakları danışmanlık firması Kelly Services tarafından yapılan uluslar arası araştırmaya göre, Türk katılımcıların yüzde 67’si, ofis dışında çalışabilme ve aynı zamanda sürekli ofis ile irtibat halinde olabilmenin (üçte birden fazlasının artık daha uzun saatler çalışıyor olmasına rağmen) olumlu bir gelişme olduğuna inanıyor. Katılımcıların yaklaşık yüzde 90’ı, smart telefonların ve dizüstü bilgisayarların kişisel verimliliği arttırdığını ve pek çok kişinin iş-özel hayat dengesini değiştirdiğini düşünüyor. Araştırmada iş-özel hayat dengesine genç çalışanların (18–29 yaş arası), tecrübeli çalışanlardan daha fazla önem verdiği görülüyor. Katılımcıların yüzde 85’i, bilgisayar bağlantısı aracılığıyla iletişim kurarak evden ya da uzaktan çalışabilme (telecommuting) ihtimalini ‘’çok cazip’’ veya ‘’biraz cazip’’ buluyor. Bilgisayar bağlantısı aracılığıyla iletişim kurarak evden veya uzaktan çalışabilme (telecommuting) fikrini en çekici bulanların ise erkekler olduğu göze çarpıyor. Yeni teknolojilerin yeni çalışma biçimlerini de beraberinde getirdiğini belirten Türkkorkmaz, işverenlerin de bu değişen şartlara adapte olarak ‘’sonuç odaklı’’ bir iş hayatını kabul etmeye başladıklarını kaydetti.

06.07.2009


 

81 ilin telefon kodu değişiyor

BİLGİ Teknolojileri ve İletişim Kurumu mevcut kodlara her ilin koduna +1 rakamı ekleyerek 82 yeni kod oluşturdu.

Bugün’ün haberine göre, şehir içinde numara taşıma uygulamasını başlatacak olan yönetmeliklerin yayınlanmasının ardından numaralandırma işlemleri için de gerekli düzenlemeler yapıldı. Buna göre yeni abone kaydı yapacak olan, Türk Telekom (TT) dışındaki alternatif işletmeciler, abonelerine o ilin alan kodunun +1 fazlası olan alan kodu ile üretilmiş numara blokları verecek. Yani Ankara’da TT dışında bir operatörden hizmet almak isteyen abonenin numarası 312 ile değil 313 ile başlayacak. Düzenlemeyi BTK yaptı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) söz konusu uygulama ile ilgili gerekli düzenlemeleri yaptı. Buna göre pazara girecek olan alternatif şirketlerin de kendilerine ait numara bloklarının yanı sıra, onların aboneleri için de yeni alan kodları olacak. Gerekli durumlarda Türk Telekom’un bir ildeki numara bloğu tükenirse, TT de bu numara bloklarından yararlanabilecek.

06.07.2009


 

Gürültü kirliliği yapana ağır cezalar verilecek

ÇEVRE koruma ve denetiminin Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan belediyelerde kurulan Çevre Koruma ve Kontrol müdürlüklerine devredilmesinin ardından Konak Belediyesi ağır cezalar dolayısıyla vatandaşları uyardı.

Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan, çevre koruma ve denetimi yetkisinin kendilerinde bulunduğunu ve vatandaşlardan gelen gürültü kirliliği şikâyetlerinde çok ağır para cezaları uygulandığını söyledi. Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü’nün 2872 sayılı Çevre Kanunu’nu doğrultusunda yaptırımlara gittiğini hatırlatan Başkan Tartan, çevreye rahatsızlık verenlere 15 bin 531 TL’ye kadar para cezaları kesildiğini ve gürültü yapan mekânların kapatıldığını ifade etti. Başkan Tartan, şehirde hayatın kuralları olduğunu ve hemen herkesin birbiriyle sevgi ve saygı çerçevesi içinde yaşaması gerektiğini belirtti.

06.07.2009


 

İnegöl’de enfeksiyon şüphesi

İNEGÖL Devlet Hastanesi’nde, son 3 günde dünyaya gelen bir bebeğin ölmesi, 5 bebekte ise solunum rahatsızlığı görülmesi üzerine doğum ünitesinin kapatıldığı bildirildi.

Yetkililerden alınan bilgiye göre, ilçenin Alanyurt beldesinde oturan Gülümser ve Ümit Murat (23) çiftinin önceki gün İnegöl Devlet Hastanesi’nde bir bebekleri dünyaya geldi. Anne Gülümser Murat ve bebek, 1 gün hastanede kaldıktan sonra taburcu edilerek evlerine gönderildi. Akşam saatlerinde nabzının yavaş olduğu ve soluk alış verişinde sorun yaşadığı belirlenen bebek, ailesi tarafından sağlık ocağına götürüldü. Bebek, sağlık ocağında yapılan ilk müdahalenin ardından durumu ağır olduğu için İnegöl Devlet Hastanesi’ne götürülürken yolda öldü.

Hastanede son 3 günde doğan 10 bebeğin 5’inde de Murat çiftinin bebeklerinde yaşadığı rahatsızlığın yaşanması üzerine hastanenin doğum ünitesi kapatıldı. Bu gelişme üzerine Bursa İl Sağlık Müdürlüğü, Dörtçelik Çocuk Hastanesi’nde özel bir bölüm hazırlattı. Rahatsızlığı bulunan 5 bebek, ambülanslarla Dörtçelik Çocuk Hastanesi’ne sevk edildi. Ölen bebeğin babası Ümit Murat, doğumun geçen gün gerçekleştiğini ve önceki gün akşam üzeri bebeklerinin nabzının yavaş olduğunu, soluk alıp vermesinde sorun yaşadığını hissetmeleri üzerine hemen bir sağlık kuruluşuna başvurduklarını söyledi.

İnegöl’ün Alanyurt beldesinde ikamet ettiklerini anlatan Murat, ‘’Eşim Gülümser ile bebeğimizi hemen sağlık kuruluşuna götürdük. Sağlık ocağında durumu fenalaşınca İnegöl Devlet Hastanesi’ne götürmeye karar verdik. Bebeğimiz yolda vefat etti. Bu bizim ilk bebeğimizdi’’ dedi.

06.07.2009


 

Eltisinin emanetine 29 yıldır gözü gibi bakıyor

KONYA'DA anne ve babasını küçük yaşlarda kaybeden zihinsel engelli Hakan ile bebekliğinden bu yana amcasının eşi ilgileniyor.

Fahriye Öznalçacı (45), yaptığı açıklamada, lösemi hastası eltisi Hasibe’nin 29 yıl önce yüzde 90 zihinsel engelli oğlu Hakan’ı dünyaya getirdiğini söyledi. Doktorların hasta olduğu için hamileliğin riskli olabileceğini söylemesine rağmen eltisi Hasibe’nin doğum yaptığını ifade eden Öznalçacı, Hakan’ın doğumundan 6 ay sonra annesinin vefat ettiğini bildirdi. Ölüm döşeğinde eltisiyle son kez konuştuğunu belirten Öznalçacı, ‘’Eltim ölüm döşeğindeyken Hakan’ı bana emanet etti. Ben de bugüne kadar emanetine gözüm gibi baktım. Çünkü Hakan’ın 9 yaşındayken de babası sirozdan öldü. İki çocuğum olmasına rağmen eşimle birlikte Hakan’ı hep korudum kolladım. Onun eğitim alabilmesi için elimden geleni yaptım’’ dedi. Hakan büyüdükçe sorumluluklarının da arttığını anlatan Fahriye Öznalçacı, şunları kaydetti: ‘’Hakan’ın yaşı ilerledikçe sorunları da büyüdü. Tuvalet, yemek yeme gibi günlük ihtiyaçlarını kendisi gideremiyordu, hiç konuşamıyordu. Şimdi günlük ihtiyaçlarını yardımla da olsa yapabiliyor, birkaç kelime konuşabiliyor. Hakan’ı görenler inanamıyor. Çevreye hiç zararı yok. Şimdi aldığı eğitimle de gelişmesini sağlıyoruz. Biz onun ailesi, o da bizim çocuğumuz. İki çocuğum var. Onlar da en az benim kadar ağabeylerini seviyor.’’ Öznalçacı, emanetine ölene kadar bakacağını, Hakan’ın ailenin bir parçası olduğunu sözlerine ekledi.

06.07.2009


 

Galata Köprüsü'nde korkutan yangın

GALATA Köprüsü’ndeki bir balık restoranında çıkan ve büyümeden söndürülen yangın, maddî hasara yol açtı.

Alınan bilgiye göre, Galata Köprüsü’nün altında bulunan balık restoranlarından birinde, tavandaki elektrik kablolarının alev alması sebebiyle yangın çıktı. İş yerlerinin bulunduğu alanda ve köprü üzerinde yoğun dumana yol açan yangına, Eminönü ve Fatih itfaiye ekiplerince müdahale edildi. Büyümeden kısa sürede söndürülen yangın dolayısıyla restoranda maddî hasar oluştu.

06.07.2009


 

Düğün yolunda kaza: 16 yaralı

NİĞDE’DE bir düğüne giden vatandaşların bulunduğu minibüsün devrilmesi sonucu 16 kişi yaralandı.

Edinilen bilgiye göre, İstanbul’dan bir düğüne katılmak üzere Kilis’e gidenlerin bulunduğu Murat Tiryaki yönetimindeki 27 DY 930 plâkalı minibüs, Ulukışla-Zengen kara yolunun 10. kilometresinde, kontrolden çıkarak devrildi. Kazada yaralanan Tuğba (13), Abdullah (11), Sabriye (41), Büşra (5), Beyza (2), Esra (12), Durdu (33), Hayriye (20) ve Esin Tiryaki (2), Emirhan (2), Emin (2) ve Tülin Bektaş (27), Nazlı Gül (11), Türkan Nur ve (10) Mahsune Çetin (30) ile Esra Tabak (12), Niğde ve Bor’daki hastanelerde tedavi altına alındı. Yaralılardan durumu ağır olan Tuğba Tiryaki ve Tülin Bektaş, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edildi. Kazadan yara almadan kurtulan sürücü Murat Tiryaki’nin göz altına alındığı, olayla ilgili soruşturma başlatıldığı bildirildi.

06.07.2009


 

Ayının saldırısına uğrayan kişi öldü

GÜMÜŞHANE'DE eşiyle birlikte hayvanlarını otlatırken ayının saldırısına uğrayan yaşlı adam, öldü.

Alınan bilgiye göre, merkeze bağlı Akgedik Köyü yaylasında çobanlık yapan İdris Türk (83), hayvanlarını otlattığı sırada ayının saldırısına uğradı. Yayladaki köpeklerin çevresini sararak uzaklaştırdığı ayının darbeleriyle ağır yaralanan yaşlı adam, olay yerinde vefat etti. Türk’ün, eşi Ayşe Türk ile hayvanlarını otlattığı, eşinin haber vermesiyle olay yerine gelen jandarma ekiplerinin inceleme başlattığı bildirildi.

06.07.2009


 

Okuma zamanı

Okulların tatili ile başlayan süreç, son yıllarda okuma-yazma faaliyetlerine ara verilen bir dönem olarak sunuluyor. Mutlu bir azınlık tarafından sahiplenilen bu anlayış, toplumun geniş kesimlerine de yaygınlaştırılmak isteniyor. Bu yanlış kanaat, sıcakların bastırması ile pekişmekte, tatil boşa geçirilmesi gereken bir zaman dilimi olarak algılanmaktadır. Özellikle dünyevîleşmenin hakim olduğu son yıllarda tatil, bir kısım ehl-i din tarafından da bu yönüyle “moda”laştırılmaktadır.

Bediüzzaman Said Nursî Emirdağ Lâhikası’nda yer alan “Bir Suale Mecburî Cevab”ın tetimmesidir” başlıklı bölümde tenbellik veya meşguliyetle ortaya çıkan bu ‘rehavet tehlikesi’ne ve zihni geveze eden geçici gündemlere şöyle dikkat çeker:

“Aziz sıddık kardeşlerim,

“Bu yaz mevsimi, gaflet zamanı ve derd-i maîşet meşgalesi hengâmı ve şuhûr-u selâsenin çok sevaplı ibâdet vakti ve zemin yüzündeki fırtınaların silâhla değil, diplomatlıkla çarpışmaları zamanı olduğu cihetle, gayet kuvvetli bir metânet ve vazife-i nûriye-i kudsiyede bir sebat olmazsa, Risâle-i Nûr’un hizmeti zararına bir atâlet, bir fütur ve tevakkuf başlar.

“Aziz kardeşlerim, siz kat'î biliniz ki, Risâle-i Nur ve şâkirtlerinin meşgul oldukları vazife, rû-yi zemindeki bütün muazzam mesâilden daha büyüktür. Onun için, dünyevî merakâver meselelere bakıp, vazife-i bâkiyenizde fütur getirmeyiniz. Meyvenin Dördüncü Meselesini çok defa okuyunuz; kuvve-i mâneviyeniz kırılmasın. (s. 41)”

Bize göre tatil; sıla-i rahim yapma, dinlenme, farklı kültürel aktivitelere yönelme, tarihî yerleri gezme, bol bol okuma ve kâinatta bir resmigeçit halinde boy gösteren varlıkları tefekkür zamanı olarak değer kazanmalıdır. Yaz mevsimi de bu faaliyetler için güzel bir fırsat sunar.

Öyleyse, bu hakikatleri yaşamak ve yaz mevsimini okuma mevsimi yapmak isteyenleri, her yaştan okuyucumuza farklı alternatifler sunan okuma programlarına dâvet ediyoruz. Bu imkânı bulamayanlara da kâinat kitabı ile birlikte kâinatı okuyan Kur’ân-ı Kerim ve onun bu asra bakan tefsiri olan Risâle-i Nur eserlerini okumalarını tavsiye ederiz.

Yeni Asya verdiği kültür hizmeti ile Yeni Asya Neşriyat ise satışa sunduğu eserlerle ve açtığı indirimli kampanyalarla size bu konuda zengin bir tercih imkânı sağlamaktadır.

***

Mahallî haberler

Anadolu’daki büro ve temsilciliklerimiz ile, fahrî muhabirlerimiz kanalıyla gelen mahallî haberler, haber merkezimiz için bir zenginlik oluşturmakta. Ancak zaman zaman gerek gönderimden kaynaklanan gecikmeler yüzünden, gerekse yerel özellikler taşıdığı için bazı haberler değerlendirme dışı tutulabilmektedir. Bir olayın haber vasfı taşıması için orijinal olması, geneli ilgilendirmesi, gününün geçmemesi gerekir.

Bu hatırlatmalardan sonra, yerel haber, fotoğraf ve röportajlarınızı sizlerle iletişimimizi kolaylaştırmak için açtığımız [email protected] adresine bekliyoruz.

Öte yandan, sizlerde bulunan muhabir ve temsilcilik kartları ile ilgili olarak yeni bir düzenleme içinde bulunduğumuzu hatırlatalım. Hazırlıklar tamamlandığında, ileriki haftalarda konu ile ilgili ayrıntılı bilgileri sizlerle paylaşacağımızı da duyuralım.

***

Yazıişlerinde kan değişimi

Gazetemizin kültür-sanat editörü ve kendine has üslûbuyla kaleme aldığı yazılarından tanıdığınız Murat Çetin, asıl mesleği olan avukatlığı yapmak üzere aramızdan ayrıldı. Çetin’e bugüne kadar olan hizmetleri için teşekkür ediyor, yeni meslek hayatında başarılar diliyoruz. Bu arada, Genç Yaklaşım’ın yayın hayatına girişinden bu yana derginin yayın koordinatörlüğünü yürüten Recep Bozdağ da yazıişleri bünyesine katıldı. Yazıişleri Müdür Yardımcısı olarak görev yapacak Bozdağ’a hoş geldin diyor, yeni görevinde başarılar diliyoruz.

Hepinize iyi haftalar temennisiyle...

Yeni Asyadan Size

06.07.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.