22 Kasım 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Diyarbakır, ‘Demokratik Açılım’ı tartışmaya açtı

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası tarafından ‘Demokratik Açılımın Sosyal, Siyasal ve Olası Ekonomik Etkileri’ konulu toplantıda Demokratik Açılım tartışıldı. DTSO Başkanı Galip Ensarioğlu, çözümün üniter yapıya zarar verecek tedirginliğinin yersiz olduğunu belirterek, net bir anayasal vatandaşlık tanımı yapılması gerektiğini vurguladı.

“Açılım”, hukuk temeline oturtulmalı

DİYARBAKIR Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) tarafından “Demokratik Açılımın Sosyal, Siyasal ve Olası Ekonomik Etkileri” konulu toplantıda Kürt sorunu tartışıldı. Diyarbakır Ticaret Borsası Konferans Salonu’ndaki toplantının açılışında konuşan DTSO Başkanı Galip Ensarioğlu, sorunun çözümünde hükümetin bir kardeşlik ekseni oluşturmaya çalıştığına işaret etti. Ensarioğlu, “Kardeşlik rıza gerektirir. Yarın kardeşimizin tepesi atabilir. Bu nedenle hukuk temelinde kanuni düzenleme yapılmalı” dedi. Çözümün üniter yapıya zarar verecek tedirginliğinin yersiz olduğunu belirten Ensarioğlu, İspanya, Fransa, İrlanda ve İskoçya’dan örnekler verdi. İspanya’da Bask, Katalonya ve Galiçya özerk bölgelerinin olduğunu hatırlatan Ensarioğlu, “Örnek verdiğim ülkeler gibi yapalım demiyorum. Ancak onların deneyimlerinden yararlanmak gerekiyor” diye konuştu. Anayasa’daki vatandaşlık tanımının ırkçılık ihtiva ettiğini iddia eden Ensarioğlu, net bir anayasal vatandaşlık tanımı yapılması gerektiğini vurguladı. Yeniden düşmanlık yapmanın zamanı olmadığını ifade eden Ensarioğlu, “Kürt meselesi üzerinden patolojik bir toplum yaratmanın kimseye yararı olmaz” ifadeleri kullandı. CHP’ye de eleştiriler yönelten Ensarioğlu, bu kadronun, cumhuriyetin kendilerine sağladığı imtiyazları halka devretmenin telaşını yaşadığını, Cumhurbaşkanının kendilerinde olmasını, yüksek yargı ve ordunun da kendi ideolojilerinin koruyucusu olmasını istediklerini, cumhuriyetin başlamasıyla oluşturdukları zenginler dışında da kimsenin bu zümre içine girmesini istemediklerini kaydetti.

22.11.2009


 

DÂVÂ SİYASETTE ASKERî VESAYETİ BİTİRECEĞİ UMUDU DOĞURDU

Fransa’da uluslararası ilişkiler alanındaki saygın yayın organı Le Monde Diplomatique son sayısında, Türkiye’deki Ergenekon dâvâsını konu alan bir makaleye yer verdi. Bilkent Üniversitesinden Hakkı Taş’ın yazdığı makalede, yapısal sorunların yapısal reformlarla giderilebileceği, cuntanın eseri 1982 Anayasası değişmeden fazla ileri gidilemeyeceği yorumuna yer verildi. Dâvânın, siyasette askerî vesayet rejiminin sona ereceği beklentisi meydana getirdiğini, ama bu hükmü vermek için daha erken olduğu kaydedildi.

AP, “GLADİO” BİTİRİN DEDİ, TÜRKİYE’DE

DEVLET BİRŞEY YAPMADI

1946’dan beri dört askeri darbeye sahne olan Türkiye’de ilk kez darbe hazırlığı iddiasıyla bazı şahısların yargılandığına dikkati çeken yazar, Ergenekon davasındaki örgütlenmenin NATO ülkelerinde 1950’lerde başlayan Gladio yapılanmasıyla ilişkili görüldüğü kaydedildi. Avrupa Parlamentosu’nun 1990’da bütün NATO üyelerindeki bu yapılanmayı ve yasa dışı faaliyetlerini sona erdirmesi çağrısında bulunduğu, ancak Türkiye’de bu konuda bir şey yapılmadığı belirtildi.

Bu anayasa varken Ergenekon bitmez

Fransa’da uluslararası ilişkiler alanındaki saygın yayın organı Le Monde Diplomatique son sayısında, Türkiye’deki Ergenekon davasını konu alan bir makaleye yer verdi. Bilkent Üniversitesinden Hakkı Taş’ın yazdığı makalede, Ergenekon davasına ilişkin gelişmeler sıralanırken, iktidar partisinin bu davayı gittiği yere kadar götürebilecek vizyona sahip olup olmadığı sorusu ortaya atılıyor. 1946’dan beri dört askeri darbeye sahne olan Türkiye’de ilk kez darbe hazırlığı iddiasıyla bazı şahısların yargılandığına dikkati çeken yazar, devlet içindeki gizli siyasi örgütlenme geleneğinin Osmanlı dönemine kadar dayandığına işaret etti. Ergenekon davasındaki örgütlenmenin ise NATO ülkelerinde 1950’lerde başlayan Gladio yapılanmasıyla ilişkili görüldüğüne ifade edilen makalede, Avrupa Parlamentosu’nun 1990’da bütün NATO üyelerindeki bu yapılanmayı ve yasa dışı faaliyetlerini sona erdirmesi çağrısında bulunduğu, ancak Türkiye’de bu konuda bir şey yapılmadığı belirtildi. Gelişmelerin 2006’da bulunan el bombalarından itibaren özetinin aktarıldığı makalede, Albay Dursun Çiçek’in suçlandığı eylem planının ortaya çıkmasından sonra bazı köşe yazarlarının siyasette askeri vesayet rejiminin sona ereceği beklentisi yarattığı, ama bu hükmü vermek için daha erken olduğu kaydedildi. Yapısal sorunların yapısal reformlarla giderilebileceği, cuntanın eseri 1982 anayasası değişmeden fazla ileri gidilemeyeceği yorumuna yer verilen makalede, şöyle denildi: “İnsan Hakları İzleme örgütüne göre, Ergenekon davası, yasaları çiğneyen güvenlik güçlerine hesap sorulması şansını Türkiye’ye veriyor, ancak bunun için işin, ucu nereye, kime giderse gitsin takip edilmesi gerekiyor. AK Parti’nin bunun olmasını sağlayacak vizyon ve kararlılığı var mı?”

22.11.2009


 

4 şehide karşılık verilen 9 yıllık ceza temyiz edildi

Askere ceza olarak verdiği pimi çekilmiş el bombasının patmasıyla 4 askerin şehit olmasına sebep olmaktan yargılanan Teğmen 9 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı. Şehit yakınları karara itiraz ederek temyiz etti. Şehit Piyade Onbaşı İbrahim Öztürk’ün babası Hacı Öztürk ise karardan kesinlikle memnun olmadığını belirterek, “4 tane şehidin olmasına karşılık ömür boyu hapis bekliyordum’’ dedi.

4 şehit için 9 yıl hapis temyizde

Askerin eline pimi çekilmiş el bombası vererek patlamasına sebep olduğu gerekçesiyle yargılanan Piyade Teğmen Mehmet Tümer 9 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı.

8. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesinde görülen duruşmada, mahkeme önce müdahil avukat özgür Murat Büyük’ün esasa ait talebini dinledi. Ardından, savcının esasa ait mütalaasını istedi. Savcı iddianameye göre cezalandırılma talep etti. Daha sonra sanık avukatı Behiç Cantürk’ün esasa ait savunması dinlendi. Teğmen Tümer’in son sözlerini de dinleyen Mahkeme, müzakere için ara verdi. Yaklaşık iki saat süren müzakerenin ardından kararını açıkladı. Mahkeme sanık Tümer’e bilinçli taksirle birden fazla adamın ölümüne sebep olmak suçundan 8 yıl hapis kararı verdi. İlgili kanun uyarınca bunu üç yıl artırarak 11 yıla çıkardı. Mahkeme daha sonra cezanın 6’da birini indirerek, Teğmen Tümer’e 9 yıl iki ay hapis cezası verdi.

ŞEHİT YAKINLARI KARARI TEMYİZ ETTİ

Müdahil avukat Özgür Murat Büyük, duruşma sonrası gazetecilere yaptığı açıklamada, mahkeme sonucunda daha ağır ceza beklediklerini söyledi. Sanık teğmenin, ‘’kasıtlı davranışı yüzünden 4 insanın öldüğünü’’ savunan Büyük, ‘’Bize göre burada bilinçli taksir yok. Mahkeme, bilinçli taksirin olduğuna karar verdi. Bu nedenle önce 8 yıl ceza verdi. Sonra 11 yıla çıkardı. İyi hal nedeniyle 9 yıl 2 aya düşürdü. Biz bu kararı temyiz ettik. Dilekçemizi verdik. Bu kararın bozulması için elimizden geleni yapacağız. Sonuçta 4 tane insanın ailesi var geride kalan... Acılarımızı hafifletmiyor’’ dedi.

KARAR, ŞEHİT AİLELERİNİ MEMNUN ETMEDİ

ŞEHİT Piyade Onbaşı İbrahim Öztürk’ün babası Hacı Öztürk ise karardan kesinlikle memnun olmadığını belirterek, ‘’4 tane şehidin olmasına karşılık ömür boyu hapis bekliyordum’’ dedi.

ŞEHİT ANNESİ: BU KADAR UCUZ MU?

ŞEHİT Piyade Çavuş İbrahim Yaman’ın annesi Nuriye Yaman da ‘’Bu kadar ucuz mu imiş askerlerin şehit olması? Biz bunu vatanî görevine teslim ettik. Ben verilen cezayı hiç uygun bulmuyorum’’ diye konuştu.

EVLATLARIMIZI DEVLETE TESLİM ETTİK

ŞEHİT Piyade Er Mesut Bulut’un babası Sinan Bulut da cezayla her şehit için teğmenin yaklaşık 2 yıl ceza aldığını söyledi. Bulut, şunları söyledi: ‘’Ölümler böyle basitse herkes herkesi öldürebilir. Büyük balık küçük balığı yutuyor misali. Biz kendimizi savunamıyoruz. Devlete güvendik. Kararı temyize göndereceğiz. Sonuna kadar davacı olacağız. Biz inşaatlarda çalışarak yetiştirdik, tırnağı taşa değsin istemedik. Devlete teslim ettik. Devlet de böyle ederse işte devlete güvencimizin nasıl sarsılacağı işte sonradan belli olur.’’

22.11.2009


 

Öymen’in sözleri, CHP’nin ruh hali

AĞRI Barosu Başkanı Timur Demir, CHP Genel Başkan Yardımcı Onur Öymen’in halkın olan Meclis’in kürsüsünde Dersim olaylarına ilişkin söylediklerinin, mensubu olduğu partinin halka bakışının ve faşizan ruh halinin dışa vurumu olduğunu dile getirdi.

Demokratik açılım görüşmeleri sırasında TBMM’de sarf ettiği sözler sebebiyle başta Aleviler olmak üzere birçok kesim tarafından protesto edilen ve tepki toplayan CHP’li Öymen’e bir tepki de Ağrı Baro’sundan geldi. Ağrı Baro Başkanı Demir, söylenenlerin Kürt halkına ve Alevi inanışına sahip olan vatandaşlara duyulan kin ve nefreti göstermekle birlikte gözdağı vermenin de amaçlandığını söyledi. Demir, demokratik açılım ve barış söylemleri ile birlikte beslendikleri kanın kesilmesi durumunda temel gıdalarının tükenmesi endişesi taşıdığını ifade etti. Baro Başkanı Demir, şunları kaydetti: “Onur Öymen ve onun gibi düşünenler, ülkemizdeki halklar arasında Dersim, Zilan, Ağrı benzeri ve niceleri olan katliamlara rağmen oluşmayan kin, nefret ve intikam duygularını yeşertmeye çalışmaktadırlar. Ancak bilmelilerdir ki her şeye ve onlara rağmen onların da yaşayabileceği kardeşlik ve barışın hakim olduğu yeni bir ülke halklarımızın eliyle yaratılacaktır. Onur Öymen’in zihniyetinin bu ülkede çok analar ağlattığını en iyi biz biliriz ama onlar ağlayan ve ağlatılan analarımızın vicdanında hep mahkum olarak kalacaklardır.’’

22.11.2009


 

Kılıçdaroğlu, Dersim bölümünü alkışlamamış

CHP İstanbul Milletvekili ve Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, ‘’Öymen’in düşünceme uygun bölümlerini alkışladım, alkışlamadığım yerler de var ve Öymen’in o bölümünü hiçbirimiz alkışlamadık’’ dedi.

Kılıçdaroğlu, Münih’te Neufahrn Alevi Kültür Merkezi ve Türk Alman Dostluk Federasyonu’nun düzenlediği ‘’Siyasette Dönüşüm’’ konulu panele katıldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Meclis’te yapılan demokratik açılım görüşmeleri sırasında CHP’li Onur Öymen’in Dersim olaylarına ilişkin görüşlerini hatırlatıp, ‘’Kılıçdaroğlu da bu sözleri alkışlamış’’ yönündeki açıklamasının gerçekleri yansıtmadığını savundu. Kılıçdaroğlu, ‘’Başbakan’ın söylediği gibi o sözleri alkışlamışsam özür dilerim. Ancak bunun böyle olmadığı ve hiçbir CHP’linin alkışlamadığı Meclis oturum zabıtları ve resimlerden bellidir. Öymen’in düşünceme uygun bölümlerini alkışladım, alkışlamadığım yerler de var ve Öymen’in o bölümünü hiçbirimiz alkışlamadık’’ diye konuştu.

22.11.2009


 

Memur-Sen, Bakan Şimşek’le görüştü

MEMUR-SEN Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile görüşerek, toplu görüşme priminin yeniden ödenmesi için yasal düzenleme yapılması ve KEY ödemeleri konusundaki düzenlemenin bir an önce tamamlanması sözü aldı.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ziyarette yaptığı konuşmada, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen ‘Toplu Görüşme Primi’ konusunda bir çalışma yürüttüklerini ve ilgili bürokratların incelemesinin ardından bir düzenlemenin gündeme gelebileceğini söyledi. KEY ödemelerinde yapılacak düzenlemenin bir an önce gerçekleşmesi konusunda Memur-Sen’in talebini dikkate alacaklarını söyleyen Şimşek, amaçlarının uyumlu bir çalışma yürütmek olduğunu dile getirdi. Memur-Sen Genel Başkanı Gündoğdu ise Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen, “Toplu Görüşme Primi” konusunda, Bakan Şimşek’e konunun tarafı olarak bilgi verdiklerini, çözüm için önerilerini sunduklarını kaydetti. Gündoğdu, dünyanın hiç bir yerinde sendikalı çalışanın, sendikasızdan daha az ücret almadığını söyleyen Gündoğdu, bu adaletsizliğin bir an önce giderilmesi gerektiğini söyledi. Gündoğdu, Şimşek’in Memur-Sen’in randevu talebine olumlu cevap vermesinin ve kamu çalışanlarının talepleriyle ilgilenmesinin, çözüm adına kendilerini umutlandırdığını da dile getirdi.

22.11.2009


 

Korku üzerine demokrasi bina edilemez

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Eflatun’un ‘’korkaklar hiçbir zaman zafer anıtı dikememişlerdir’’ sözünü hatırlatarak, ‘’Korku üzerine ülke inşa edilemez.

Korku üzerine gelecek inşa edilmez. Korku üzerine demokrasi bina edilemez’’ dedi.

Erdoğan, partisinin 14. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nın açılışında yaptığı konuşmada, Türk Milleti olarak, tarih boyunca elde edilen zaferler başarılar yanında çok sayıda badirelerin de atlatıldığını belirterek, ülkenin, vatanın ve toprakların tehdit altında kaldığını dile getirdi. Yaşanan acılardan ve felaketlerden ders alındığını vurgulayan Erdoğan, yaraların sarıldığını ve yola devam edildiğini söyledi. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ‘’Yaşanılan acıları, millet olarak yaşanan travmaları, milletimizin derin hafızasını, kolektif bilincini bir korku aracı olarak kullananlar çıkabiliyor. Atılan her adımda geçmişte yaşananları hatırlatıp bu milleti korkuya mahkum etmek, korkuya teslim etmek isteyenler çıkabiliyor. Yani bir korku toplumu oluşturma gayreti içerisinde olanlar çıkabiliyor. Tarih yeterli gelmediğinde sanal korkular, hayali tehditler üretip milleti bu şekilde dize getireceklerine hala inanlan olabiliyor.

7 yıl boyunca AK Parti olarak bunu defalarca yaşadık, defalarca gördük. Türkiye’nin hangi meselesine elimizi uzatsak orada önümüze engeller çıkarıldı. Avrupa Birliği dedik, ‘kimliğimiz tehlike altında’ dediler. Kıbrıs dedik, ‘milli menfaatlerimiz tehdit altında, peşkeş çekiyorlar’ dediler. Komşularla sıfır problem dedik, ‘eksen kayıyor’ dediler. Ermenistan dedik, ‘Sevr’ dediler. Çetelerle mücadele dedik, ‘sakın ha dokunma’ dediler. Hukuk dedik, ‘yaklaşma’ dediler. Demokrasi dedik, ‘uzak dur, neyine lazım’ dediler. Şimdi de Milli Birlik

ve Kardeşlik Süreci diyoruz, ‘ihanet’ diyorlar, ‘hıyanet’ diyorlar, ‘müzakere, mütareke, bölünme’ diyorlar. Aynı siyaset, aynı tavır, aynı tutum ve üzülerek söylüyorum, aynı korkak yaklaşımı sergiliyorlar. Eflatun ne güzel söylemiş, ‘korkaklar hiçbir zaman zafer anıtı dikememişlerdir’.”

“KORKMAYARAK GELECEĞE YÜRÜYECEĞİZ’’

İSTİKLAL Marşı’nın ‘korkma’ uyarısıyla başladığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, korkma ile başlayıp bugünlere gelindiğini ve daha da ilerilere gidileceğini ifade etti. Korkarak değil, korkmayarak geleceğe yürüyeceklerini kaydeden Erdoğan, korkunun aklın katili olduğunu ve insanı köleleştirdiğini dile getirdi. Erdoğan, ‘’Korku üzerine ülke inşa edilemez. Korku üzerine gelecek inşa edilmez. Korku üzerine demokrasi bina edilemez. Bunun içindir yedi yıldır korkmadık. Yedi yıldır, üretilen korkulara boyun eğmedik. Yedi yıl boyunca korkanlardan, korkaklardan olmadık. Allah’ın izniyle bundan sonra da korkmadan yolumuza devam edeceğiz’’ dedi.

22.11.2009


 

Kart borçluları yine artıyor

Tüketiciler Birliği Onursal Başkanı Bülent Deniz, kredi kartı borcunu ödemeyenlerin sayısının 722 bini aştığını söyledi. Eylül sonu itibariyle kredi kart borcunu ödemeyenlerin sayısında rekor artış gerçekleştiğini kaydeden Deniz, ‘’Sadece Eylül ayında 103 bin 94 kişi, kredi kartı borcunu ödeyemedi’’ dedi.

Kart borçlularında rekor artış

Tüketİcİler Birliği Onursal Başkanı Bülent Deniz, kredi kartı borcunu ödemeyenlerin sayısının 722 bini aştığını söyledi. Eylül sonu itibariyle kredi kart borcunu ödemeyenlerin sayısında rekor artış gerçekleştiğini ifade eden Deniz, ‘’Sadece Eylül ayında 103 bin 94 kişi, kredi kartı borcunu ödeyemedi. Böylece yılın dokuz ayında, kredi kart borcunu ödeyemeyenlerin sayısı 722 bin 473’e ulaştı’’ dedi. Bir tüketicinin ortalama iki kredi kartı kullandığı düşünüldüğünde, ödemesi yapılmayan kart sayısının da bu oranda artacağını ifade eden Deniz, şöyle konuştu: ‘’Kredi kartları yanında ferdi kredi kullanan 435 bin 75 tüketici de borcunu ödeyememiştir. Ekim ayı itibariyle Türk halkının bankalara olan kredi kartı ve ferdi kredi borç stoku 120,2 milyar TL olmuştur. Türkiye’nin 2010 yılı bütçesi büyüklüğünün 287 milyar TL olarak açıklandı. Kredi kartı ve ferdi kredi borç stoku 120 milyar lirayı aştı. bu rakam 2010 yılı bütçesinin yarısına tekabül ediyor. Geçtiğimiz yıl eylül ayında başlayan küresel ekonomik kriz, tüketicileri yüksek borç stoku ile yakalamıştır. Geçen bir yıllık dönemde de tüketicilerin borç stoku artmaya devam etmiş, ödememe durumu da rekor seviyelere ulaşmıştır.’’ Deniz, bu süreçte kredi kartı borçlarının yapılandırılarak ödenmesi ve tasfiyesi amacıyla çıkarılan 5915 sayılı yasanın beklentileri karşılamadığını ifade etti.

22.11.2009


 

Borç yükü 438 milyarı geçti

Hazine Müsteşarlığı verilerine göre, Türkiye’nin merkezi yönetim brüt borç stoku Ekim ayı sonu itibariyle geçen yıl sonuna göre yüzde 15,2 oranında artarak 438 milyar liraya çıktı. Geçen yıl sonu itibariyle Türkiye’nin merkezi yönetim brüt borç stoku 380,3 milyar lira düzeyindeydi.

Borç yükü 438 milyarı geçti

Türkİye’nİn merkezi yönetim brüt borç stoku Ekim ayı sonu itibariyle geçen yıl sonuna göre yüzde 15,2 oranında artarak 438 milyar liraya çıktı. Geçen yıl sonu itibariyle Türkiye’nin merkezi yönetim brüt borç stoku 380,3 milyar lira düzeyindeydi. Hazine Müsteşarlığı’nın yayınladığı merkezi yönetim brüt borç stoku verilerine göre, Ekim sonu itibariyle iç borç stoku 327,2 milyar lira, dış borç stoku da 110,9 milyar lira oldu. Böylece, merkezi yönetim brüt borç stokunun yüzde 74,7’si iç borç, yüzde 25,3’ü de dış borç stokundan oluştu. Borç stokunun 308,1 milyar lira tutarındaki kısmı Türk Lirası cinsinden, 129,5 milyar lira tutarındaki kısmı döviz cinsinden ve geriye kalan 400 milyon liralık kısmı da dövize endeksli borçlar oluşturdu. Öte yandan, bu yıl Ekim ayı sonu itibariyle Hazine alacakları da 28,3 milyar liraya ulaştı.

22.11.2009


 

KEY Tasarısı Meclis’te

Konut Edindirme Yardımını (KEY) hak edenlerden, daha önce ilan edilen listelerde adları bildirilmeyenler veya hatalı bildirilenler için 31 Aralık 2010 tarihine kadar süre tanınıyor.

TBMM Başkanlığına sunulan Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına göre, bildirilmeyen ya da hatalı bildirilen hak sahipleri için 29 Haziran 2009 tarihine kadar tanınan süre, 31 Aralık 2010’a uzatıldı. İlan ve hak sahipliliğinin sona erdirilmesi ve hatalı bildirimler için ilgili kanunda 29 Haziran 2009 olarak belirtilen süre, tasarıyla, 31 Aralık 2010’a kadar uzatılacak. Ancak kurum ve kuruluşlar bu süreyi beklemeden listelerini 3’er aylık dönemler halinde bankaya gönderecekler. Bu düzeltme sırasında 30 Haziran 2010 tarihinden sonra yeni hak sahipleri bildirimi yapılamayacak.

22.11.2009


 

‘Salgın hızlanacak’ uyarısı!

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Avrupa’da domuz gribi salgınını yakından takip eden kurumların yetkilileri, Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölgede salgının daha da hızlanacağı uyarısını dile getirdi, özellikle çocuklar, gençler ve diğer risk grubundakilerin aşılanmalarının önemine işaret etti.

Sağlık Bakanlığı yetkilileri ile Türkiye’de domuz gribi salgınına karşı yürütülen çalışmalar konusunda istişarelerde bulunan DSÖ ve Avrupa Hastalık Koruma ve Kontrol Merkezi (European Centre for Disease Prevention and Control)(ECDC) yetkilileri, soruları cevapladı. DSÖ Avrupa Bölgesi Danışmanı ve Nottingham Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Jonathan Nguyen Van Tam, salgının şu anda Türkiye’de tam hızlanma aşamasında olduğunu söyledi. Henüz daha en kötü durumla karşılaşılmadığını dile getiren Van Tam, “Vaka, hastaneye yatış ve ölümlerde artış bekliyoruz. Çocuğunuzun pandemik grip nedeniyle hastaneye ve yoğun bakım ünitesine yatırılması riskini kabul etmek ister misiniz? Eğer bu riski göze almak istemiyorsanız lütfen çocuğunuzu aşılatın. Türkiye Avrupa bölgesinde saygınlığa sahip firmaların aşılarını aldı.’’ diye konuştu.

Avrupa Hastalık Koruma ve Kontrol Merkezi Grip Koordinatörü Prof. Dr. Angus Nicoll ise, ‘’Avrupa genelinde ölü sayısının artmasının beklendiğini’’ bildirdi. Nicoll, “Şu an itibarıyla pandemi eğilimi batıdan doğuya, kuzeyden güneye kaymakta. Güneydoğu Avrupa’da pandemi dalgası kendisini Göstermeye başladı ki Türkiye ve çevre ülkeler buna dahil” dedi.

Bursa’da eğitime ara verildi

Bursa Valisi Şahabettin Harput, düzenlediği basın toplantısında, son günlerde H1N1 virüsü sebebiyle bir panik havası oluştuğunu, üst solunum yolları ve gribal enfeksiyon yüzünden çok sayıda vatandaşın hastanelere başvurduğunu söyledi. Harput, ülke genelinde yaşanan sıkıntının, Bursa’yı da etkilediğine dikkati çekerek, ilköğretim okulları ve liselerin, özel okullar, dershaneler ve rehabilitasyon merkezlerini de kapsayacak şekilde 23-26 Kasım tarihleri arasında eğitime ara verildiğini bildirdi.

Domuz gribinden 1 ölüm daha

Kahramanmaraş’ta bir kadın, domuz gribi sebebiyle hayatını kaybetti. Kahramanmaraş Valisi Niyazi Tanılır, 16 Kasımda Göksun Devlet Hastanesi’nden, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesine sevk edilen H.T’nin (37), domuz gribi şüphesiyle tedavi altına alındığını belirtti. Tanılır, tetkikler sonucunda H.T’ye domuz gribi teşhisi konulduğunu, yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alınan hastanın dün hayatını kaybettiğini bildirdi. Tanılır, vak’anın, Kahramanmaraş’ta domuz gribinden ilk ölümün olduğunu dile getirdi.

22.11.2009


 

Bağış: Tam üyelikten başka seçenek yok

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, tam üyelik hedefiyle çıkılan AB yolculunda başka bir seçeneğin mümkün olmadığını belirtti.

Bağış, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği bütçesini Plan ve Bütçe Komisyonuna sunuşunda, Hükümetin 2009 yılında da tam üyelik konusunda kararlı, ısrarlı ve planlı hamlelerle ciddî ilerlemeler kaydettiğini söyledi. Türkiye’nin AB yolculuğunun Türk halkının akılcı seçimi olduğunu ve tam üyelik hedefiyle çıkılan bu yolda başka bir seçeneğin mümkün olmadığını tekrarlayan Bağış, şöyle konuştu:

‘’Nitekim AB sürecinin olumlu etkisiyle Türkiye, etkileyici bir değişim ve dönüşüm süreci yaşamaktadır. Vatandaşlarımızın sahip oldukları bireysel hak ve özgürlüklerin kapsamı genişletilmiştir. Müzakere sürecinin kendine özgü bazı zorlukları vardır ve olacaktır. Sürece sağduyu hakim olduğu müddetçe tüm bu sorunlar aşılacaktır. AB’nin son genişleme dalgasının gerektirdiği bazı kurumsal ve siyasî reformları gerçekleştirememesi ve küresel krizin oluşturduğu baskının da etkisiyle, yeni bir genişleme sürecine yoğunlaşamamış olması Türkiye’nin üyeliği ile ilgili tartışmaları artırmıştır. Ancak Türkiye, kazan-kazan ilkesi çerçevesinde müzakere sürecini başarıya ulaştıracak güç, birikim, heyecan ve iradeye sahiptir. Katılım süreci gerek Türkiye, gerek AB açısından kararlılık ve tutarlılık isteyen zorlu bir süreç olacaktır. Avrupa bütünleşmesi durağan bir süreç değildir, birçok reformun yanı sıra, kurumsal ve zihinsel bir yenilemeyi de gerektirmektedir. Katılım süreci, Türkiye’de siyasi, ekonomik ve sosyal yaşamın çehresini değiştirecek tarihi bir fırsattır.’’

22.11.2009


 

Din ve vicdan hürriyeti ana hürriyetlerdendir

Marmara İlahiyat Fakültesi 50.yılını kutlama programı çerçevesinde düzenlenen panelde Prof. Dr. Salih Tuğ, “Birleşmiş Milletler anayasasına göre din ve vicdan hürriyeti sadece bir klişeden ibaret değildir. Din ve vicdan hürriyeti, dinini öğrenme ve yaşama gibi ana hürriyetleri getiriyor. Bu olmadan hürriyetten bahsetmek imkânsızdır” şeklinde konuştu.

Klişeyle hürriyet olmaz

PROF. Dr. Salih Tuğ, “Birleşmiş milletler anayasasına göre din ve vicdan hürriyeti sadece bir klişeden ibaret değildir. Din ve vicdan hürriyeti, dinini öğrenme ve yaşama gibi ana hürriyetleri getiriyor” dedi.

Marmara İlâhiyat Fakültesi 50.yılını kutlama Programı dolayısıyla üç gün boyunca çeşitli etkinliklere sahne oldu. Türkiye’nin sosyo-kültürel gerçekliğinin ele alındığı paneli oturum başkanı olarak Prof. Dr. Salih Tuğ yönetti.

Selçuk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinden Prof. Dr. Yasin Aktay, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden Prof. Dr. İsmail Kara ve Gazeteci-Yazar Ahmet Taşgetiren ise konuşmacı olarak katıldı.

Prof. Dr. Salih Tuğ, “Birleşmiş milletler anayasasına göre din ve vicdan hürriyeti sadece bir klişeden ibaret değildir. Din ve vicdan hürriyeti, dinini öğrenme ve yaşama gibi ana hürriyetleri getiriyor. Dinini öğrenme işte bu müesseseleri icap ettiriyor. Bu müesseseler olmaksızın din ve vicdan hürriyetinin mevcudiyetinden ve korunmasından bahsetmek imkânsızdır” dedi.

Panelde, “Türkiye’nin Sosyo-Kültürel Gerçekliği Ve İlahiyat Fakülteleri” konulu bir tebliğ sunan Yasin Aktay, Türkiye’de ilâhiyattan, toplumsal beklentilerden çok daha fazla devletin beklentilerinin olduğunu buna karşın, “Devlet ilâhiyattan neler beklemiş olursa olsun toplum ilâhiyatlara kendi damgasını vurmuştur. Özellikle demokrasinin çalıştığı yerlerde toplumun beklentileri ilahiyatları devletten daha fazla şekillendirmiştir” şeklinde konuştu.

Aktay, medya yoluyla bugün tele-ilâhiyatçı tiplerin ortaya çıktığını ve bunların post modern ortamı da meydana getirdiğine dikkati çekti. Aktay, bu kişilerin hangi fikri savunurlarsa savunsunlar medyada kendilerine yer bulabildiklerinin altını çizdi. Aktay, “Bu tipler insanlara tesir etmiyor. Sadece kendilerine başka bir cemaat oluşturuyorlar. Bir yandan ulemasını arayan bir toplum bir yandan da kendine cemaat arayan bir ilâhiyatçı var ortamda” diye konuştu.

Prof. Dr. İsmail Kara ise, ‘Türkiye’de Dinî Hayatın Sorunları Ve İlâhiyat Fakülteleri’ konulu sunumunda dinî hayatın birbiriyle irtibatlı olarak asgarî üç unsurdan oluştuğunu anlattı. Bu unsurların birincisinin dinî bilginin, ikinci unsurun ise dinî kurumlar, üçüncü ayağının dinî üsluplar olduğuna vurguladı.

MEDYAMIZDA İSLÂM CEHALETİ VAR

Panelde ‘Medyada İslâm Tartışmaları ve Türkiye’deki İlâhiyat Birikimi’ bir konuşma yapan Gazeteci-Yazar Ahmet Taşgetiren, “Kanaatimce İslâm’ın Türkiye’nin en hassas konusu olduğunu söylemek yanlış olmaz” dedi. Türkiye’de medya üzerinden yapılan tartışmalarda İslâm konusunda son derece büyük bir cehalet sergilendiğini vurguladı. Din ile cinselliğin reyting kazanmak için kasıtlı olarak seçilerek zaman zaman tartışma konusu yapıldığını hatırlatan çeken Taşgetiren,”Sonuç itibarıyla medyada İslâm’ın yoğun bir tartışma konusu olduğu açık bir gerçektir” şeklinde konuştu. Medyada İslâm tartışmaları denince başından itibaren negatif yaklaşımlara savunmacı şekilde cevaplar veren medya çizgisinin de söz konusu olduğuna dikkat çeken Taşgetiren, medyada İslâm konusunda son derece büyük bir cehaletin söz konusu olduğunu vurguladı. Taşgetiren, “İslam’ın bu kadar gündemde olduğu bir zeminde medyanın din ve İslâm konusunda bu kadar bilgi zaafı içinde olması trajik bir durumdur” dedi. Bazı medya organlarında genel yayın yönetmeninden başyazarına kadar “sünnet, Asr-ı Saadet dönemi” gibi İslâmî kavramlar için ‘o nedir?’ diye karşılılık veren kişilere bizzat şahit olduğunu ifade eden Taşgetiren, “Yani kavramlar konusunda bile son derece büyük bir cehalet söz konusudur” dedi. Üç gün süren programın birinci günü Prof. Dr. Raşit Küçük’ün açılış konuşmasının ardından sinevizyon gösterisi, plaket töreni, sergi açılışı, Türk Tasavvuf Musikisi Konseri ve ödül töreninin ardından sona ererken, ikinci gününde “İhtiyaç Ve Beklentiler Açısından Türkiye’de İlâhiyat Fakülteleri” ana konulu sempozyum gerçekleştirildi.

GÜLSEVİL KAHRİMAN

22.11.2009


 

Zehir tacirleri, okul polislerinden kaçamadı

Ankara’da, okulların çevresinde öğrencilere uyuşturucu satmak isteyen zehir tacirleri, okul polislerinden kaçamadı.

Görevlendirildikleri okullarda oldukça başarılı görev yapan okul polisleri, öğrencilere uyuşturucu satmak isteyen 8 kişiyi yakaladı. Alınan bilgiye göre, İçişleri ve Millî Eğitim bakanlıkları tarafından 20 Eylül 2009’da imzalanan protokol doğrultusunda çalışma başlatan Ankara Çocuk Şube Müdürlüğünün 127 okulda görevli 4’ü kadın 130 okul polisi, okullara suç ve şiddetin girmesini engelledi. Okulların çevresini, internet kafe, kahvehane, park, bahçe ve kafe gibi alanları da denetleyen okul polisleri, kavgaların önlenmesinin yanı sıra, yasak olmasına rağmen öğrencilere içki satışı yapan yerler hakkında işlem yapılmasını sağladı. Okul polisleri sayesinde, öğrencilerin okula devamlılığı da arttı. Emniyet yetkilileri, okul ve çevresindeki şiddet olaylarının okul polisi projesiyle büyük oranda düştüğü vurguladı.

22.11.2009


 

İşsiz öğretmen dersane kapısında umut arıyor

Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Ortaöğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Gümüş, KPSS’ye giren yaklaşık 244 bin öğretmen adayı atama beklerken 60 bin yeni öğrencinin eğitim fakültelerine kayıt yaptırdığını belirterek, ‘’Bakanlıkça sözleşmeli olup kadroya geçenler de dahil sadece 30 bin civarında öğretmen ataması yapıldı’’ dedi.

Prof. Dr. Gümüş, yaklaşan 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Türkiye’deki öğretmenlerin yaşadığı sıkıntılı sürecin her geçen yıl arttığını belirterek, okullardan mezun olan öğretmen adaylarının umutsuzluklarının da buna paralel büyüdüğünü söyledi. Gümüş, eğitim fakültesi mezunları arasında yapılan araştırmaya göre, işsiz öğretmenlerin 70’inin dershanelerde öğretmenlik yaptığını, 28’inin artık umudunu keserek iş aramayı bıraktığını belirtti Gümüş, ‘’işsiz öğretmenler dershane kapılarında umut arıyorlar’’ dedi.ÖSYM'ye göre atama bekleyen öğretmen sayısı bu yıl 244 bin 269’a çıktı.

22.11.2009


 

ASDER’in Genel Kurulu Pazar günü yapılacak

ADALETİ Savunanlar Derneği’nin (ASDER) 5. Olağan Genel Kurul Toplantısı bugün saat 10:00’da Fındıkzade'deki Fatih Belediyesi Zübeyde Hanım Kültür Merkezi toplantı salonunda yapılacak.

Toplantıda çoğunluk sağlanamadığı takdirde 2. toplantı yeter sayı aranmaksızın 06 Aralık 2009 tarihinde aynı adres ve saatte yapılacak.

22.11.2009


 

Yoğun sis ulaşımı aksattı

İSTANBUL’DA etkili olan yoğun sis, hava, kara ve deniz ulaşımında aksamalara neden oldu.

Yoğun sis nedeniyle Atatürk Havalimanı’nda görüş mesafesi 150 metrenin altına düştü. Atatürk Havalimanı’na dış ve iç hatlarda uçak inişi gerçekleştirilemedi. Yetkililer, 30’un üzerinde iç ve dış hat seferinin İzmir, Ankara, Antalya, Adana ve Samsun’daki havalimanlarına yönlendirildiğini bilrdi. THY’nin bazı seferleri de yoğun sis nedeniyle iptal edildi. Sabah saatlerinde İDO şehir hatları, vapurları ve arabalı vapur seferlerini iptal etti. Deniz otobüsü seferleri sorunsuz olarak devam etti. İstanbul Boğazı’nda görüş mesafesini düşürmesi nedeniyle de transit gemi geçişleri durdu. Öte yandan, yolların kayganlaşması sebebiyle şehir içinde çok sayıda maddî hasarlı kazası da meydana geldi.

22.11.2009


 

YORGUN VE UYKUSUZ OLARAK YOLA ÇIKMAYIN

TÜRKİYE Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu (TŞOF) Başkanı Fevzi Apaydın, bayramlarda belli noktalarda araç yoğunluğunun 10 kat arttığını belirterek, ‘’Yola 1-2 gün önceden ve trafiğin az olduğu saatlerde çıkılmalı’’ dedi.

Apaydın, yaptığı yazılı açıklamada, geçen yıl Kurban Bayramı tatilinde 113 kişinin trafik kazasında hayatını kaybettiğini hatırlattı. Uzun yola çıkacak sürücülerin kış şartlarını göz önüne alarak hazırlık yapmalarını isteyen Apaydın, hava durumu uyarılarının takip edilmesinin olası problemleri ortadan kaldırabileceğini ifade etti. Araç bakımlarının yaptırılmasının önemine işaret eden Apaydın, zincir ve çekme halatı olmayan, antifriz, yağ ve su gibi eksiklikleri giderilmemiş araçlarla yola çıkılmamasını önerdi. Son 6 yılda 33 gün Kurban Bayramı tatili yapıldığını belirten Apaydın, şunları kaydetti:’’Bu bayramlarda meydana gelen kazalarda 465 kişi hayatını kaybetti. Bunun sebepleri acele ederek hatalı sollama, yorgun, uykusuz araç kullanma, aşırı hız ve mıcırlı yollardır. Kış sezonu olduğu için bilhassa sabahları gizli buzlanma oldukça fazla. Bu nedenle yola çıkacak tüm vatandaşlarımız yol yapım ve onarım çalışmalarına, hava durumuna, sabah buzlanmasına dikkat edip kazalara sebebiyet vermesinler. Bayramlarda belli noktalarda araç yoğunluğu normal günlere oranla 10 kat artıyor. Yola 1-2 gün önceden ve trafiğin az olduğu saatlerde çıkılmalı. Sürücülerimiz asla yorgun ve uykusuz olarak yola çıkmamalı.’’

Apaydın, son 27 günde domuz gribinden 93 kişinin hayatını kaybettiğini vurgulayarak, ‘’Bütün ülke seferber olduk. Günlük tedbirler ve açıklamalar yapılıyor. Geçen sene sadece Kasım ayında trafik kazalarında 301 kişi hayatını kaybetti. Uzağa gitmeyelim. Domuz gribinden ilk vatandaşımızı kaybettiğimiz 24 Ekim 2009, Cumartesi günü trafik kazaları bilançosu 28 ölü, 53 yaralı. Her gün yaşadığımız bu felâketi görmezden geliyoruz.’’ diye konuştu. Apaydın, bayramda, toplu taşım araçlarının tercih edilmesini de önerdi.

22.11.2009


 

Etkili kar yağışı, Ovit Dağı’nda ulaşımı durdurdu

RİZE’DE etkili kar yağışı nedeniyle Rize-Erzurum kara yolunun Ovit Dağı kesimi ulaşıma kapandı.

Rize-Erzurum kara yolunun İkizdere-İspir arasında bulunan 2 bin 600 rakımlı Ovit Dağı’nda, kar yağışı ve tipi etkili oluyor. Kar kalınlığının yer yer 1 metreye ulaştığı öğrenildi. Rize’de etkili olan kar yağışı nedeniyle ulaşıma kapanan Ovit Dağı’nda, 2 otobüste 48 yolcu mahsur kaldı. Rize Valisi Seyfullah Hacımüftüoğlu, önceki gece kar ve tipi nedeniyle mahsur kalan 30 yolcusu bulunan otobüs ile 3 kamyon şoförüne ulaşıldığını söyledi. Hacımüftüoğlu, Çamlık mevkisinde kara yoluna çığ düştüğünü ve bu nedenle yolun halen ulaşıma kapalı olduğunu belirtti. Ulaşılan 33 kişi sağlık kontrolünden geçirildi. Vali Hacımüftüoğlu içinde 18 yolcunun bulunduğu diğer otobüse ulaşılmaya çalışıldığını kaydetti.

Burada Çamlıhemşin ilçesine bağlı ünlü turizm merkezi Ayder Yaylası’nda kar kalınlığı 10 santimetreye ulaştı. Kaplıcalarıyla ünlü Ayder Yaylası’nda son günlerde etkili olan soğuk havaların ardından kar yağışı başladı. Yaylada kar kalınlığı 10 santimetreye ulaştı. Yazları yeşilin her tonunun görüldüğü yayla, kış mevsiminde de beyaza kaplanarak ayrı bir güzelliğe büründü.

22.11.2009


 

Isparta’da Türkiye’ye örnek olacak proje

SÜLEYMAN Demirel Üniversitesi (SDÜ) Rektörü Prof. Dr. Metin Lüfti Baydar, Isparta’daki tüm daire müdürlerinin ilin sorunlarını belirleyerek rapor haline getireceğini, üniversite öğretim üyelerinin de bu raporlara göre proje hazırlayacağını bildirdi.

Baydar, yaptığı açıklamada, SDÜ’nün 5 yıllık dönem zarfında nereden nereye geldiği yönünde bir tanıtım hamlesi başlattıklarını belirtti. Bu çalışma kapsamında ildeki tüm daire müdürlerine kampüsü gezdireceklerini ifade eden Baydar, sonraki süreçte de onların bu ortama dahil olmasını sağlayacaklarını söyledi.

Tanıtım gezisinin ardından daire müdürlerinin hepsiyle bir toplantı yaparak, Isparta ile ilgili sorunları rapor haline getirmelerini isteyeceklerini anlatan Baydar, ortak bir çalışma için işbirliğinde bulunacaklarını bildirdi. Baydar, ‘’Isparta’nın yaşadığı problemleri en iyi daire müdürlerimiz bilir. Karşılaştıkları sıkıntıları, yaşanan sorunları bir rapor halinde bize bildirecekler’’ dedi.

Daire müdürlerinden gelen raporları ilgili fakültelerdeki öğretim üyelerine dağıtacaklarını ifade eden Baydar, öğretim üyelerinin de projelerini bu raporlar doğrultusunda hazırlayarak Isparta’nın sorunlarına çözüm üreteceklerini açıkladı. Böylece, yıllardır sorun olarak duran konuların, SDÜ’nün girişimiyle çözüme kavuşmuş olacağına işaret eden Baydar, ‘’Daire müdürlerimiz ve üniversitemiz işbirliğinde örnek bir çalışma olacak. Bu projeyi hayata geçirebilirsek, Türkiye’ye örnek olacak bir çalışmanın altına imza atacağız’’ diye konuştu.

22.11.2009


 

Trabzon’da iş yerlerini su bastı

TRABZON’DA etkili olan sağanak nedeniyle bazı iş yerlerini su bastı. Alınan bilgiye göre, gün boyunca kentte devam eden sağanak, akşam saatlerinde etkisini giderek artırdı.

Bir süre önce meydana gelen yağış nedeniyle büyük maddi hasarın oluştuğu Kadınlar Pazarı ile Moloz mevkisinde bulunan bazı dükkânları su bastı. Trabzon Belediye Başkan Yardımcısı Ergin Aydın, yaptığı açıklamada, bölgede bulunan derelerin yükselmesiyle birlikte bazı iş yerlerinin zarar gördüğünü belirterek, çalışmalara itfaiye ekipleri öncülüğünde başladıklarını bildirdi. Kentin muhtelif yerlerinde olası su baskınlarına karşı tedbirli olduklarını kaydeden Aydın, ‘’Yağışın daha büyük sorunlara sebebiyet vermemesini temenni ediyoruz’’ dedi. Bu arada, su birikintilerinin oluştuğu Karadeniz Sahil Yolu’nun bazı bölümlerinde ulaşım kontrollü olarak sağlanıyor.

22.11.2009


 

Evin üzerine kaya düştü

TRABZON’DA üzerine kaya düşen evde yaşayan iki kişiyi kurtarma çalışması başlatıldı.

Değirmendere Mahallesi Acele Sokak’ta bulunan 2 katlı evin üzerine sabah saatlerinde yamaçtan kopan kaya parçaları düştü. Çevredeki vatandaşların durumu yetkililere bildirmesi üzerine Sivil Savunma, itfaiye ve sağlık ekipleri Turan Kurt (58) ile eşi Ayşe Kurt’un (55) yaşadıkları evde arama ve kurtarma çalışması başlattı. Ekipler, evin üzerine düşen kaya parçalarını kompresör ile diğer kesici ve delici aletleri kullanarak parçalamaya çalışıyor. Olayı duyarak mahalleye gelen Kurt ailesinin bazı akraba ve yakınları sinir krizi geçirdi. Trabzon Valisi Recep Kızılcık, İl Emniyet Müdürü Feridun Boz ve Trabzon Belediyesi Başkan Yardımcısı Ergin Aydın, olay yerine gelerek çalışmalarla ilgili bilgi aldı.

22.11.2009


 

Üniversite kurbanlıklara yoğun ilgiden memnun

ULUDAĞ Üniversitesi (UÜ) Ziraat Fakültesi tarafından yetiştirilen ve kilosu 9 ile 11 TL’den satışa sunulan küçükbaş kurbanlık hayvanların tamamının bir haftada satıldığı bildirildi.

UÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bahattin Çetin, yaptığı açıklamada, ülke genelinde küçükbaş hayvan üretiminde sıkıntı yaşandığını, bunun yaklaşan Kurban Bayramı öncesinde önemli ölçüde hissedildiğini söyledi. Ziraat fakültesi olarak yıllardır özellikle kurbanlık küçükbaş hayvan yetiştirdiklerini anlatan Çetin, bu sene de yetiştirdikleri kurbanlık küçükbaş hayvanları satışa sunduklarını belirtti. Çetin, geçen hafta yaklaşık 150 kurbanlık küçükbaş hayvanı satışa sunduklarını anımsatarak, ‘’Son derece sağlıklı, kendi çiftliğimizde ürettiğimiz yemlerle beslenen, sağlık denetimleri veterinerlerimiz vasıtasıyla sürekli yapılmakta olan hayvanlarımızı kısa sürede satmış durumdayız’’ dedi. Çetin, satışa sundukları hayvanlara Bursa’nın dışında Balıkesir, Bilecik gibi yakın illerden gelen vatandaşların ilgi gösterdiğini, bu durumun da kendilerini son derece mutlu ettiğini sözlerine ekledi.

22.11.2009


 

TRT’den farklı bir hac belgeseli

HAC Yolunda adlı belgeselle ilgili olarak Yeni Asya’ya bilgi veren TRT Din ve Ahlak Programları Müdürü Âdem Özkan, “Kendi alanında yapılmış orijinal bir belgesel.

Biraz da hac günlüğü sayılır. Titiz, samimi ve uzunca bir çalışma sürecinin eseri. Suudi Arabistan Devletinin sıcak yaklaşımları ve ekibimizin ciddi çalışmaları ile çok özel çekimler yapıldı. İlk kez Kâbe’deki tavaflar, Safa-Merve Tepeleri arasındaki Sa’y ve Medine’de Mescid-i Nebevinin (Hz.Peygamberin Camii) içinden Ravza-i Mutahhara filme alındı. Bunu; Suud Enformasyon Bakanlığı Mekke ve Medine Televizyonlarının teknik yardımı, Harem-i Şerif İşleri Başkanlıklarının özel izinleri ile; Kâbe ve Ravzada’daki stüdyolarına girerek, Haremeynin içerisindeki bütün kameralar kullanılarak gerçekleştirdik” dedi.

BİRİSİ TEKERLİ

SANDALYEDE İKİ HACI ADAYI…

Bu ilklerin dışında, belgeselin bir diğer orijinal tarafının da, biri erkek, diğeri kadın olan iki farklı hacı adayının- TRT imkânlarından yararlandırılarak- evlerinden ayrılıp, görevlerini yerine getirdikten sonra, tekrar evlerine dönünceye kadarki bütün hac safhaları çekilmesi olduğunu söyleyen Âdem Özkan şöyle dedi: “İki hacı adayı da ekibimiz tarafından uzun arayışlar neticesinde tamamen Allah’ın rast getirmesi sonucunda belirlendi. Sivas’ın Hayırbey Köyünde tekerlekli sandalyede yaşayan ve hacca hiç gitmemiş, sağlık durumundan dolayı da gitmeyi hayal bile edemeyen, ama; ‘Peygamberime gidemesem de Onun 63 yıllık ömrünün her yılına sevgimi döken bir mektup yazayım. Bittikten sonra birisine emanet ederim, o da Efendimizin kabrine bırakır’ diye sürekli gözyaşları içerisinde gönlü kutsal yerlere sevdalı genç bir kız olan Fatma Tatlı ile, ‘Ben bu yıl hacca gideceğim, ama kuraya da katılmadım’ diyerek pasaportunu evinde sürekli göreceği bir yere bırakıp, gördükçe ‘ben bu yıl hacca gideceğim’ diye adeta hac daveti bekleyen İstanbul’dan Fatih Çıtlak.

YAYIN GÜN VE SAATLERİ:

GENEL Koordinatörlüğünü Âdem Özkan’ın yaptığı yönetmenliğini, Bilal Gökçınar, M. Nuri Işık, Özcan Dursun, Engin Baytaş, yapımını Itır Tanker, kameramanlığını Cihangir Aydoğan, Muhterem Kibar ve Tamer Bolu yaptığı belgeselir yayın tarih ve saatleri şöyle:

Birinci bölüm: 24 Kasım 2009 Salı saat: 23.20

İkinci bölüm: 25 Kasım 2009 Çarşamba: 21.55

Üçüncü bölüm: 26 Kasım 2009 Perşembe: 23.10

BAŞTAN SONA

HAC YOLCULUĞU

ADEM Özkan sözlerine şöyle devam etti: “Ekranda, ekibimizin hacı adaylarını il kez hacca davet görüntülerinden başlayıp, hac malzemeleri almaları, kafilede hac eğitimine katılmaları, köylülerin köy meydanında dualarla kurban kesip helalleşmeleri, trenle uğurlanmaları, uçakla Cidde havaalanına inişleri, oradan Mekke’de otele varışları, Kabe’yi ilk ziyarete gidişleri, Safa-Merve’deki sa’y edişleri, Arafat’a çıkış, şeytan taşlama ve Medine’ye hareketleri, Hz Peygamberin kabrini, Uhud mezarlığını ve Yedi Mescitleri ziyaretleri, sohbetler, namazlar ve daha nicelerini TRT 1’de izleyeceksiniz.”

M. FATİH KARA

22.11.2009


 

Yüzyılın deneyinde ilk aşama başarılı

YÜZYILIN en büyük deneyi olarak kabul edilen ve Büyük Patlama ortamının oluşturulacağı Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nı (BHÇ) 14 ay aradan sonra yeniden çalıştıran bilim adamları, denemenin ilk aşamasının başarılı olduğunu belirttiler.

Deneyi yürüten Avrupa Nükleer Araştırma Merkezinden (CERN) yapılan açıklamada, ilk proton ışın hüzmesinin sorunsuz ve öngörülenden daha önce dünyanın en büyük atom çarpıştırıcısında yol aldığı belirtildi. Saat yönünde yol alan bir proton demetinin TSİ 23.00’da gönderildiği kaydedilen açıklamada, bunun 2010’da ilk sonuçları beklenen deneyin önemli bir aşaması olduğu bildirildi. Merkezi Cenevre’de bulunan CERN yetkilileri, ilk parçacık yüklemelerinin tatmin edici olmasının ardından, ışın demetlerinin birkaç dakika dolaşmasına karar verdiler. CERN Genel Müdürü Rolf Heuer, ışın demetlerinin BHÇ’de dolaştığını görmenin harika olduğunu belirterek, “Fizik yapmaya başlayabilmek için daha çok yolumuz var, ama çalıştırmak büyük bir adım” dedi. Bir hafta içinde yapılması beklenen bir sonraki aşamanın düşük enerjili çarpıştırma olacağını ifade eden CERN, daha sonra ışın demetlerinin, gelecek yıl 7 teraelektronvolt (TeV-her bir ışın demeti 3,5 TeV, BHÇ’nin en büyük rakibi ABD’nin Chicago kentindeki Fermilab’dakinin 3,5 katı) şiddetinde çarpışmalarına hazırlık için enerjilerinin arttırılacağını bildirdi. Deney sırasında tünel boyunca ayrı yönlerde iki proton hüzmesi verilecek. İlk kez gözlenecek bu deneyde ışın demetleri ayrı istikametlerde, ışık hızına yakın bir süratle halka şeklindeki tünelde yol alacak. Proton ışınlarının birbiriyle büyük bir enerjiyle çarpışmasının ardından bilim adamları, kâinatın yapısını kavramaya yarayacak yeni parçacıklar görmeyi umuyor. Bir mikrosaniye sürecek çarpışmada, temel element parçacıkları, atom çekirdeklerini oluşturmak için birleşmeye başlamadan önceki Büyük Patlama anındaki şartların oluşturulması öngörülüyor. Bilim adamları çarpışma sırasında özellikle teorik fizikteki kütle mantığının temelini oluşturan veya kara maddenin neden yapıldığını anlamaya yarayacak Higgs parçacığı diye adlandırılan parçacıkların varlığının ispatlarını görmeyi umuyorlar. Bu ay başında da bir kuşun düşürdüğü ekmek parçası veya kırıntılarının BHÇ’de “küçük” bir ısınmaya yol açan kısa devreye sebep olduğu belirtilerek, bunun üzerine sistemin kendini kapattığı açıklanmıştı.

22.11.2009


 

Astronomi tarihinde Müslümanların yeri tartışılacak

TÜRK Astronomi Derneği, İstanbul’da ‘’Astronomi Tarihinde Müslümanların Yeri’’ konulu konferans düzenleyecek.

Konuyla ilgili yapılan açıklamaya göre, konferansta, Türkiye Bilimler Akademisi Şeref Üyesi ve Frankfurt Johann Wolfgang Goethe Üniversitesi Arap-İslam Bilim Tarihi Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Fuat Sezgin bir konuşma yapacak. Konferans, 12 Aralık’ta İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesinde gerçekleştirilecek.

22.11.2009


 

İDO’dan duraksız Boğaz keyfi

İSTANBUL Deniz Otobüsleri A.Ş. (İDO), Kurban Bayramı tatili boyunca her gün ‘’Duraksız Boğaz Keyfi Turları’’ düzenleyecek.

İDO’dan yapılan yazılı açıklamada, İDO’nun, boğaz tutkunlarına bayrama özel bir tarife sunacağı belirtilerek, pazar günleri iki saat gerçekleştirilen ‘’Duraksız Boğaz Keyfi Turları’’nın, bayram tatili boyunca her gün yapılacağı bildirildi. Açıklamada, turların, 27-30 Kasımda her gün saat 14.00’te Eminönü İskelesi’nden başlayarak İstinye ve Çubuklu güzergâhı üzerindeki iskelelere uğramadan gerçekleştirileceği ifade edildi.

22.11.2009


 

Faşist beyni Ebay’de pazara çıktı

FAŞİST İtalyan diktatörü Benito Mussolini’nin bir İtalyan hastanesinde muhafaza edilen beyninin kalıntıları ve kanı açık artırma sitesi Ebay’de satışa konuldu. Ebay, organ satışının yasak olduğu gerekçesiyle satışı iptal etti.

Ebay’in açıklamasında adı açıklanmayan bir Ebay üyesinin, 15 bin avro açılış fiyatıyla Mussolini’nin beynini ve kanını açık artırmaya sunduğu belirtildi. Açıklamada, “Açık artırma, site üzerinden organ satışının yasak olması sebebiyle, henüz bir teklif gelmeden kısa sürede iptal edildi” denildi. Mussolini’nin torunu Alessandro Mussolini, Sty Tg24 televizyonuna yaptığı açıklamada, dedesinin kalıntılarının satılmaya çalışılmasını “utanç verici” olarak yorumladı. Mussolini, faşist partisini kurduktan sonra 1922’de başbakan olmuş ve 1943 yılına kadar iktidarda kalmıştı. Diktatör, 1945 Nisan’ında kaçmaya çalışırken komünist direnişçiler tarafından yakalanıp öldürüldü ve cesedi, Roma’da ayağından asılarak teşhir edildi. Mussolini’nin beyninin bir bölümü ölümünden bir süre sonra Amerikan Merkezi İstihbarat teşkilatına (CIA) gönderilmiş, daha sonra eşi Rachele’e iade edilmişti.

22.11.2009


 

Depresyon sigara içmek kadar zararlı

NORVEÇ’TE 61 binden fazla kişi ile yapılan bir araştırma, depresyonun sigara içmek kadar zararlı olduğunu ortaya koydu.

Sonuçları Alman “Die Welt” gazetesinin internet sayfasında yayımlanan, yaklaşık 4 yıl süren araştırmada, depresif kişiler arasındaki ölüm oranının sigara içenlerle aynı olduğu belirlendi. Araştırmayı yürüten bilim adamı Robert Stewart, “British Journal of Psychiatry” adlı tıp dergisine yaptığı açıklamada, insanların biraz korkak olmalarının da faydalı olabildiğini ve ölüm riskini azalttığını belirterek, çok korkak olan insanların ise strese karşı dayanıksız olduğunu ifade etti. Stewart, hiçbir şeyden korku duymayan insanların da büyük olasılıkla sağlık sorunları olduğunda çok geç doktora gideceğini, bunun da yararlı olmayacağını kaydetti. Psikolojik rahatsızlıkları ihtimallerin risk faktörlerine özellikle dikkat etmeleri gerektiğini belirten Stewart, bu faktörlerin sigara içmek, yüksek tansiyon, kolesterol, yetersiz hareket ve kötü beslenme olduğunu söyledi.

22.11.2009


 

Uzaydayken baba olacak

ULUSLARARASI Uzay İstasyonu (UUİ) ile çarşambadan bu yana kenetli Amerikan uzay mekiği Atlantis’in astronotlarından biri, uzayda baba olmaya hazırlanıyor.

Texas eyaletinin Houston şehrindeki Johnson uzay merkezinin sözcüsü, eşinin doğum yapması beklenen Randy Bresnik’in uzayda görevli iken baba olarak, uzay programı tarihinin ikinci uzayda baba olan astronotu olacağını belirtti. Babalık heyecanına karşın görevlerini normal şekilde yerine getiren Bresnik, meslektaşı Michael Foreman ile birlikte uzay yürüyüşü yaptı.

22.11.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl
Reklam Linkleri: yemek tarifleri- Risale Çocuk- yemek tarifleri - Risale-i Nur- Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yemek Tarifleri - Makdis