25 Temmuz 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kültür-Sanat

Ateşte açan çiçekler mekânı:

TARİH ve kültür hazineleri bakımından adeta bir açıkhava müzesidir İznik.

Tarihî ve kültürel değerlerinin yanı sıra aynı zamanda ateşle açan çiçekler mekânıdır.

Tarihi çok eskilere dayanan Bursa’ya bağlı bir ilçe olan İznik, bu gün de halen bir çok medeniyetin izlerini barındırır bağrında. Şirin bir ilçedir İznik. Marmara bölgesinin en büyük gölü olan İznik Gölü’nün kıyısında bulunan bu mekân Yunan, Roma ve Osmanlı tarihlerini yâd ettiren eserler mevcuttur. Özellikle yaz aylarında oldukça kalabalık yerli ve yabancı ziyaretçilerin akınına uğrar.

Tarihî ve kültürel zenginliklerinin yanı sıra çinisiyle de meşhurdur İznik. İznik’te çinicilik oldukça geniş yelpazede seyreder. Çeşitli yazılı kaynaklar da İznik çiniciliğini anlatır. Ateşte açan çiçekler mekânı olarak adlandırılan İznik çinilerinin serüveni, Kültür ve Turizm Bakanlığı kaynaklarında şu ifadelerle şekillenir:

İZNİK ÇİNİLERİ

“14. yüzyılın ortasından 17. yüzyılın sonuna dek İznik’te üretilmiş olan çinilere ‘İznik Çinis’ denmektedir. 1963-64 yıllarında İznik’te Oktay Aslanapa başkanlığında yapılan kazılardan çıkarılan buluntular İznik çinileri konusunda pek çok noktaya ışık tutmuştur.

İznik’te çini üretimi başlamadan önce Bursa, Edirne, İstanbul gibi kentlerdedinî yapılarda kullanılan çiniler, bu yapıların yakınlarına kurulmuş imalathanelerde üretiliyordu. Bunları üretenler ise yabancı gezgin ustalardı. Bunların yaptığı ürünler için gelişmiş bir teknik uygulanıyordu. Bu seramikler beyaz, sert hamurluydu ve son derece zengin motifler içeriyordu. Oysa bu dönemde İznik’te geniş halk kitlelerinin günlük kullanımları için hala yumuşak, kırmızı hamurlu, sırlı kaplar üretiliyordu.

Bunlar ilkin pişirilip slip tekniğiyle bezeniyor, sonra da renkli sıra batırılıp, yeniden fırınlanıyordu. Bu çini eşyalara egemen olan renkler mavi, yeşil ve kahverengiydi.

14. yüzyılda Ortadoğu’da çokça görülen Çin porselenlerine özgü desenler İznik’te 1400 yıllarında kullanılmaya başlandı. Kırımızı hamurlu çiniler İznik çinisinin ikinci döneminde (14. yüzyılın ikinci yarısı ve 15. yüzyılın başları) üretildi.

Sıraltı tekniğiyle yapılan bu çinilerin astarı beyazdı ve süsleri renkliydi. Saydam kurşun sırlarla kaplıydı. Bunlara egemen renk kobalt mavisiydi. Ayrıca açık mavi, firuze, mor ve yeşil renklere de yer verilmişti.

Sert hamurlu porseleni andıran mavi-beyaz İznik çinilerinin geçmişi 15. yüzyılın ortalarına dek uzanmaktadır. İznik çinilerinin üçüncü dönemi ise 16. yüzyılın ortalarına kadar sürmüştür. Bu çinilerin beyaz zemini çok temiz ve sert, sırları renksiz ve saydamdır. Bezemeye önceleri koyu mavi renk egemenken, zamanla bu renk açılmış daha tatlı bir tona dönüşmüştür.

İznik çinilerinde görülen bu üslup gelişmesi, değişik yörelerden gelen ustaların şehre yerleşmelerine bağlanabilir. Bu gelişmede ustalarla II. Mehmet’in Topkapı sarayında açtığı nakkaşhane arasında kurulan ilişkilerin de payı olsa gerektir.

Geç tarihli seramik parçalarında maviden başka soluk turkuvaza da rastlanmıştır. Çini desenlerinde Rumiler, hatayiler ve stilize bulut öğeleri yer almaktadır. Göze çarpan bir başka öğe ise hayvan figürleridir.

Aynı döneme tarihlenen bir başka çini grubuna ise “Haliç işi” denmiştir. Bu guruptaki çinilerin en belirgin özelliği, küçük yaprak ve çiçeklerden oluşan sarmal dallardır. Bunların üretim yeri tam olarak bilinmemektedir. Bu tür çinilere İznik kazılarında da rastlanmıştır.

16. yüzyılın ortalarında İznik çinilerinin dördüncü dönem ürünlerine, “Şam işi” denen örneklerine rastlanmaktadır. Bunlar geçiş dönemi ürünleridir.

16. yüzyılın ikinci yarısında yapılarda düz levha çinilerin çok kullanılmış olmasından dolayı gerek İznik’te gerekse Kütahya’daki imalathanelerde levha çini üretimine ağırlık verilmiş kase, tabak, ibrik, vazo vb. eşya yapımı giderek azalmıştır. Levha çinilerde mimari bezemeyle daha çok uyuşan canlı ve parlak renklere yer verilmiştir. Bu da İznik çiniciliğinde yeni bir üslubun gelişmesine ve yeni dönemin başlamasına yol açmıştır. Bu dönemin gözde renkleri kobalt mavisi, turkuvaz ve domates kırmızısıdır. Siyah renkse figürlerin dış çizgilerinde boyaların akmasını önlemek için kullanılmıştır. Bezemede kullanılan örgeler, gül, lale, karanfil, zambak, papatya, sümbül, bahar çiçeği, asma ve servidir. Bunların dışında hançer biçimli yapraklara, Çin bulutlarına çintemanilere ve madalyonlara da yer verilmiştir.” ZEYTİN VE İZNİK

İznik Gölü’nün güneyine düşen İznik ilçesinin önemli özelliklerinden birisi de zeytinciliğin gelişmişliğidir. Sebze ve meyve bakımından üretimin çok olduğu ilçeyi güzelleştiren unsurlardan birisi de tabi güzelliğinin dillere destan oluşudur. Göl kenarına kurulan İznik, bağ ve bahçelerle süslenmiş, gölün verdiği güzelliğe etrafındaki dağların da katkısı İznik’i tabi yönden güzelleştiren hususiyetler arasında sayılır.

Bursa-Yalova arasına düşen İznik’e ulaşım kolaylıkla sağlanmaktadır. Merhum Evliya Çelebi’nin İznik bağları için “Cennetten bağlar” demesi de İznik’le özdeşleşen bir gerçek halini almıştır.

Bir turizm cenneti olan İznik’in ateşte açan çiçeklerini, cennet bağlarını, güzel zeytinini, tarihî eserlerini ve bir de tabiî güzelliğin doyumsuzluğunu yaşamak isteyen için, harikalar diyarı da denilebilir. Ama en önemli özelliğinin ateşte açan çiçekler mekânı olduğunu söylemiş olalım.

MUSTAFA ÖZTÜRKÇÜ

25.07.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Başlıklar

  Ateşte açan çiçekler mekânı:

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.