"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Her şeyden evvel bize lâzım olan doğruluktur

Ahmet DEMİRDÖĞMEZ
11 Kasım 2015, Çarşamba 11:00
Kâinatın efendisi “Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmiş ki: Sûre-i Hud’daki ‘Emrolunduğun gibi dosdoğru ol’ âyeti beni ihtiyarlattırdı. Çünkü ehemmiyeti azimdir, istikamet-i tammeyi emrediyor.”1

İstikamet-i tamme ise, tam bir istikamet, istikrar, söz, fiil ve yaşayışta tam bir doğruluk demektir. Sıdk ise, bu doğruluğa sonuna kadar bağlı kalmaktır.

Doğruluk, kâinatın en cami, medenî ve şerefli varlığı olan insana yakışan en güzel ve mühim hasletlerdendir. Doğruluğun zıddı ise kizb denilen yalancılıktır. Doğruluğun kaynağı imandır, yalancılığın ise küfür denilen Allah’ı inkârcılıktır. Çünkü “Yalan bir lâfz-ı kâfirdir”2 Bu meseleye dikkat çeken Üstad Bediüzzaman Hazretleri, bütün insanlığa hitab ettiği Hutbe-i Şamiye’sinde şöyle söylemektedir: “Sıdk ve doğruluk, İslâmiyetin hayat-ı içtimaiyesinde ukde-i hayatiyesidir. Riyakârlık, fiilî bir nevî yalancılıktır. Dalkavukluk, tasannu, alçakça bir yalancılıktır. Nifak ve münafıklık, muzır bir yalancılıktır. Yalancılık ise, Sâni’-i Zülcelâl’in kudretine iftira etmektir. Küfür, bütün envaıyla kizbdir, yalancılıktır. İman sıdktır, doğruluktur. Bu sırra binaen kizb ve sıdkın ortasında hadsiz bir mesafe var; şark ve garb kadar birbirinden uzak olmak lâzım geliyor. Hâlbuki gaddar siyaset ve zalim propaganda birbirine karıştırmış, beşerin kemalâtını da karıştırmış. Necat yalnız sıdkla, doğrulukla olur. ‘Urvet-ül vüska’ sıdktır. Yani, en muhkem ve onunla bağlanacak zincir doğruluktur.”3 “Öyle ise, hayat-ı içtimaiyemizin esası olan sıdkı, doğruluğu içimizde ihya edip onunla manevî hastalıklarımızı tedavi etmeliyiz.”4

Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin, kendisine sorulan “Her şeyden evvel bize lâzım olan nedir?” sualine verdiği cevab da, doğruluktur. Devamında ise, “Yalan söylememek. Sonra? Sıdk, sadâkat, ihlâs, sebat, tesanüd. Neden? Küfrün mahiyeti yalandır, imanın mahiyeti sıdktır.”5 “Hülâsa: Yol ikidir: Ya sükût etmektir. Çünkü söylenilen her sözün doğru olması lâzımdır. Veya sıdktır. Çünkü İslâmiyetin esası, sıdktır. İmanın hâssası, sıdktır. Bütün kemalâta îsal edici, sıdktır. Ahlâk-ı âliyenin hayatı, sıdktır. Terakkiyatın mihveri sıdktır. Âlem-i İslâm’ın nizamı, sıdktır. Nev’-i beşeri kâ’be-i kemalâta îsal eden, sıdktır. Ashab-ı Kiram’ı bütün insanlara tefevvuk ettiren sıdktır. Muhammed-i Hâşimî Aleyhissalâtü Vesselâm’ı meratib-i beşeriyenin en yükseğine çıkaran, sıdktır.”6 Bu manalar gösteriyor ki, hayatımızın selâmetli, fikrimizin istikametli olması doğruluğa bağlıdır. Doğruluğu esas yapmak lâzım ve elzemdir. Mü’minliğin olmazsa olmaz bir hasleti olan doğruluk, bilhassa bu zamanda ehl-i imanın nokta-i istinadı hükmündeki Risale-i Nur’a mensup Nur Talebelerinin en mühim vasıflarından olmalıdır. Çünkü doğruluğu esas almak, “Kâinatta daima güzelliği izhar, iyiliği ve doğruluğu himaye ve sahtekârları ve müfterileri imha ve izale etmek âdetini bir düstur-u faaliyet ittihaz eden bu kâinatın mutasarrıfı”7 olan Allah’a en güzel şekilde ve en yüksek nisbette kul olmaktır. “Evet, Müseylime’yi esfel-i safilîne düşüren kizb olduğu gibi, Muhammedü’l-Emin Aleyhissalâtü Vesselâm’ı ala-ı illiyine çıkaran sıdktır ve doğruluktur.”8

Bütün gayeleri Allah’ın rızasını kazanmak olan ve “Bu asırda iyilik ve doğrulukla ve sarsılmaz iman ve itikatlarıyla İslâmiyet şerefini ve Kur’ân’ın hakaikını koruyan ve yükselten Risale-i Nur Talebeleri”9 her hâl-u şartta “Doğru İslâmiyet’i ve İslâmiyet’e lâyık doğruluğu ve istikameti göstermekle”10 mükelleftirler. Seksen küsur senelik hayatı tam bir istikamet ve doğrulukla geçen Üstad Bediüzzaman Hazretleri, “Bütün hayatımda ‘En menfaatli ve en iyi hile, hilesizlik olduğu’ düstur olduğundan, bütün müdafaatımda hak ve hakikat ve sıdk ve doğruluk esasını takip ettim.”11 ve “En büyük ders, doğruluk yolunda ölümünü istihkar dersi vermektir.”12 demektedir. Bu yüzdendir ki telif ettiği altı bin küsur sayfalık “Risale-i Nur, tahkikî iman dersleri verir, şakirtlerini her türlü fenalıktan alıkoyar, kalplere doğruluk aşılar. Onu hakkıyla anlayan artık fenalık yapamaz.”13

Her şeyden evvel herkese lâzım olan doğruluk, yalan söylememek, sıdk, sadâkat, ihlâs, sebat, tesanüd, birinci derecede, “Sahil-i selâmet olan Dâr-üs Selâm’a ümmet-i Muhammediyeyi (asm) çıkaran bir sefine-i Rabbaniyede çalışan hademeler”14 ve “gayet ağır ve büyük ve umumî ve kudsî bir vazife-i imaniye ve hizmet-i Kur’âniye omuzuna ihsan-ı İlâhî tarafından konulmuş”15 olan Nur Talebelerine elbette herkesten ziyade lâzım ve elzemdir. Doğru İslâmiyet’i ve İslâmiyet’e layık doğruluğu yaşamak temennisiyle…

Dipnotlar:

1- Sikke-i Tasdik-ı Gaybî 237.
2-Sözler, 1156.
3- Tarihçe-i Hayat 153.
4- age.153.
5- age,139.
6- İşaratü’l-İ’câz, s. 153.
7- Sözler, s. 726.
8- age, 785.
9- Şuâlar, s. 864.
10- Tarihçe-i Hayat, s. 134.
11- age, s. 382.
12- Divan-ı Harb-i Örfî, 15.
13- Konferans, s. 141.
14- Lem’alar 392.
15- Age, s. 390. 

İslam Dünyasının Problemleri ve Hutbe-i Şamiye

Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kazım Güleçyüz, Irmak TV’ nin konuğu oldu. Programda; Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’ nin İslam Dünyasının Problemlerine Karşı Çözümleri-Hutbe-i Şamiye isimli eseri üzerine konuşuldu.

Okunma Sayısı: 4135
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı